ÖZET

İnsanın düşünsel çabası sonucu ortaya çıkan eserler genel anlamda "fikri ürün" olarak anılmaktadır. Bu fikri ürünler üzerindeki maddî ve manevî haklarının bütünü ise "telif hakkı" olarak adlandırılır. Düşünsel çaba sonucu meydana gelen fikri ürünlerin korunmaması, eser sahiplerindeki yaratıcılığın azalmasına ve toplumun entelektüel seviyesinin giderek yok olmasına yol açar. Ancak eser sahiplerinin telif haklarının aşırı derecede korunması; söz konusu fikir üzerinden yeni geliştirmelerin yapılamaması ve dolaylı olarak kamusal kullanımın sınırlanması, toplumun gelişmemesine neden olacaktır. Bu nedenle, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda eser sahibinin bazı haklarının, kanunun çizdiği sınırlar çerçevesinde izin alınmadan kullanılmasının hukuka uygunluğu düzenlenmiştir. Kanun tarafından getirilen bu sınırlamalar hukuka aykırılığı ortadan kaldırır, dolayısıyla eylem tecavüz oluşturmaz. Bu çalışmamızda, kanunda düzenlenen uygunluk halleri detaylı bir biçimde incelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Fikri Ürün, Telif Hakkı, Hukuka Uygunluk, Sınırlamalar, Telif Serbestisi.

A. GENEL OLARAK HUKUKA UYGUNLUK SEBEPLERİ

Telif hakkı korumasının gündeme gelebilmesi için öncelikle bu hakka bir ihlâlin olması gerekmektedir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda ("FSEK") eser sahipliğinden kaynaklanan yetkilerin eser sahibinin izni olmaksızın, başkaları tarafından kullanabileceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler ile hak sahibinin rızası dışında, eser sahipliğinden kaynaklanan yetkilerin başkaları tarafından kullanılması hukuka aykırılık teşkil etmeyecek bir diğer ifade ile herhangi bir ihlâl oluşturmayacaktır.

FSEK m.30 kamu düzeni gereğince sınırlama; FSEK m. 31-37; genel çıkar (kamu yararı) nedeniyle sınırlama; FSEK m. 38-41 (özel çıkar nedeniyle sınırlama; FSEK m. 42-43) hükümete verilen yetkiler nedeniyle sınırlama; FSEK m. 46 devletin faydalanma yetkisi nedeniyle sınırlama ve FSEK m. 47 kamuya mal etme nedeniyle sınırlama, kanunda sınırlı sayıda sayılan hukuka uygunluk nedenleridir. Kanun tarafından getirilen bu sınırlamalar aşıldığında ya da şartlar yerine getirilmediğinde, eser sahibinin hakkının ihlâli meydana gelecektir.

B. KAMU YARARI VE KAMU DÜZENİ

1. Mevzuat ve İçtihat Serbestliği

FSEK'in 31 maddesinde yer alan, "Resmen yayımlanan veya ilan olunan kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, yönetmelik, tebliğ, genelge ve kazai kararların çoğaltılması, yayılması, işlenmesi veya herhangi bir suretle bunlardan faydalanma serbesttir." hükmüyle resmi olarak mevzuat ve yargı kararından yararlanmak serbest kılınmıştır. Kaldı ki mevzuat ve içtihatlar, genellikle sahibinin hususiyetini taşımadığından telif eser niteliği taşımamakta olup bazı hallerde eser niteliğini haizdir.1 Eser niteliği taşıyan mevzuat ve içtihatlar FSEK kapsamında korunduğundan, kullanılmalarının eser sahibinin iznine bağlı olacağı aşikardır. Ancak toplumsal yararı göz önüne alan kanun koyucu bu konuda tam bir serbesti tanımıştır.2

Bu maddenin kapsamı mevzuat ve içtihatlar ile sınırlıdır. Ancak doktrinde, kanun çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen müzakereler, tasarılar ve kanun tekliflerinin de söz konusu serbestinin kapsamına girmesi gerektiği belirtilmektedir.3 Resmi makamlarca hazırlanan benzer nitelikteki karar ve belgelerin de serbesti kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği de öğretide tartışmalı bir diğer meseledir. Yargıtay bir kararında resmi organlarca yapılan kurum içi faaliyetlerin yayınlanmasının anılan istisna hükmünün dışında tutulması gerektiğini, mevzuat ve içtihat serbestliği kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtmiştir.4 Kanunda sayılmayanlar dışında bir şirkete ait sözleşme, teknik şartname, bir avukata ait dilekçe gibi özel hukuka ait metinler de bu madde kapsamında değerlendirilemez. Zira bunlar mevzuat veya içtihat metni değildirler.5 B u n oktada e ser o larak d eğerlendirilen bu metinler üzerinde telif hakkı ihlâli gündeme gelebilecektir.

2. Nutuk ve Sözlerin Serbestliği

FSEK'in 32. maddesiyle "Büyük Millet Meclisinde ve diğer resmi meclis ve kongrelerde, mahkemelerde, umumi toplantılarda söylenen söz ve nutukların, haber ve malumat verme maksadıyla çoğaltılması, umumi mahallerde okunması veya radyo vasıtasıyla ve başka suretle yayımı serbesttir." yalnızca sözlü olarak dile getirilen söylemlerin serbestliği de belirlenmiştir. Söz konusu serbesti; yer, amaç ve araç bakımından çeşitli şekillerde sınırlandırılmıştır. Kanun ifadesinde söz ve nutukların "umumi yerlerde okunmasını, radyo ve başka suretlerle yayımlanmasını" hukuka uygunluk sebebi olarak kabul etmiştir. Bu kapsamda maddenin kitle iletişim araçlarını da kapsayacak şekilde geniş yorumlanması gerekmektedir.6

3. Temsil Serbestliği

FSEK'in 33. maddesinde yer alan, "Yayımlanmış bir eserin; tüm eğitim ve öğretim kurumlarında, yüz yüze eğitim ve öğretim maksadıyla doğrudan veya dolaylı kâr amacı gütmeksizin temsili, eser sahibinin ve eserin adının mutat şekilde açıklanması şartıyla serbesttir." hükmü uyarınca eğitim ve öğretim kurumlarında, yayımlanmış bir eserin yüz yüze eğitim amacıyla kâr amacı gütmeksizin temsili, eser sahibinin ve adının açıklanması şartıyla temsili serbest kılınmıştır.

4. Eğitim ve Öğretim Amacıyla Seçme ve Toplama Eser Serbestisi

FSEK'in 34. maddesiyle "Yayımlanmış musiki, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde iktibaslar yapılmak suretiyle, hal ve vaziyetinden eğitim ve öğretim gayesine tahsis edildiği anlaşılan seçme ve toplama eserler vücuda getirilmesi serbesttir." eser sahibinin izni olmaksızın eğitim ve öğretim amacıyla farklı eserlerin bir araya getirilmesiyle faydalanılmasını hüküm altına almıştır. Söz konusu yararlanmada önemli olan, temsilin hitap ettiği kitleden, "kâr amacıyla" ücret alınmamasıdır.

Doktrinde, kâr amacı güdülmese dahi oluşturduğu seçme ve toplama eserle verdiği eğitimin kalitesini artırarak kendisini ve eğitimini daha değerli bir hale getiren eğitim kurumlarının durumlarının belirsiz olduğuna dikkat çekilmiştir. Fakat böyle bir durumda eğitim faaliyetinin düzenlendiği ve bu şekilde faydalanmanın gerçekleştirildiği kurum/kuruluştan, dolaylı kâr elde edildiği gerekçesiyle bedel istemek yerinde olmayacaktır. Kaldı ki bu oluşturulan bu eserle eğitimin kaliteli hale gelip gelmediği ve yahut elde edilen kârın tespiti oldukça zordur. Kanunun tanıdığı sınırlar içerisinde gösterdiği faaliyetlerle işletmesini daha değerli bir hale getirmek her kurum ve kuruluşun kanuni hakkı olduğu yönünde görüşler de mevcuttur.7 Bu kurum ve kuruluşlara seçme ve toplama eser serbesti tanınmaması veya elde ettiği kâr bakımından kuruma uygulamalarda bulunulması eğitim kalitesini kötü etkileyecektir.

5. İktibas Serbestisi

FSEK'in 35. maddesiyle" i) Alenileşmiş bir eserin bazı cümle ve fıkralarının müstakil bir ilim ve edebiyat eserine alınması, ii) Yayımlanmış b ir b estenin e n ç ok tema, motif, pasaj ve fikir nevinden parçalarının müstakil bir musiki eserine alınması, iii) Alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ve yayımlanmış diğer eserlerin, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde ve münderacatını aydınlatmak maksadiyle bir ilim eserine konulması, iv) Alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ilmi konferans veya derslerde, konuyu aydınlatmak için projeksiyon ve buna benzer vasıtalarla gösterilmesi" alenileşmiş eserlerden belirli şartlara iktibas (alıntı) yapılabileceği hüküm altına alınmıştır. Kanun koyucunun iktibası eser sahibinin mali yetkilerini sınırlandırmak suretiyle bir hukuka uygunluk sebebi olarak kabul etmesindeki amaç, bilgiye erişimin sağlanmasıdır.8 İktibas gerçekleştirilirken, kaynağının açıkça gösterilmesi gerekmekte ve "maksadın haklı göstereceği nispet" aşılmamalıdır.9

T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin E.2020/1399, K.2021/1927 sayılı kararında,

"5846 sayılı FSEK'in 35. maddesi uyarınca, alenileşmiş bir eserin bazı cümle ve fıkralarının başka bir ilim ve edebiyat eserine iktibas suretiyle alınması caizdir. Hukuka uygun bir iktibasın varlığı için kullanılan eserin ve eser sahibinin adı ile bu kısmın alındığı yerin belirtilmesi gerekir. Ancak davalı tarafça yayınlanan ve senaryonun işlenmesiyle oluşturulan eserin türü gözetildiğinde usulü dairesinde geçerli bir atfın varlığının da kabulü gerekir. Bu durumda eser sahibinin isminin belirtildiği nazara alınarak manevi tazminatın takdir edilmemesi gerekirken bu husus gözetilmeksizin karar verilmesi de doğru görülmemiştir."

gerekçeleri ile eserin adı ve eser sahibinin adı ile kullanılan kısmın bilgisinin verilmesi hukuka uygun bir iktibasın varlığı için yeterli görülmüştür.

6. Yazılı, Sözlü, Görsel Medyada Çıkan Haberler

FSEK 36. ve 37. maddelerinde basın iktibasları düzenlenmiştir. FSEK'in 36. maddesi "Basın Kanunu'nun 15. maddesi hükmü mahfuz kalmak üzere basın veya radyo tarafından umuma yayılmış bulunan günlük havadisler ve haberler serbestçe iktibas olunabilir. Gazete veya dergilerde çıkan içtimai, siyasi veya iktisadi günlük meselelere müteallik makale ve fıkraların iktibas hakkı sarahaten mahfuz tutulmamışsa aynen veya işlenmiş şekilde diğer gazete ve dergiler tarafından alınması ve radyo vasıtasıyla veya diğer bir suretle yayılması serbesttir. İktibas hakkı mahfuz tutulsa bile sözü geçen makale ve fıkraların kısaltılarak basın özetleri şeklinde alınması, radyo vasıtasıyla veya diğer bir suretle yayılması caizdir." şeklindedir.

FSEK'in 37. maddesi ise "Haber mahiyetinde olmak ve bilgilendirme kapsamını aşmamak kaydıyla, günlük hadiselere bağlı olarak fikir ve sanat eserlerinden bazı parçaların işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan vasıtalara alınması mümkündür. Bu şekilde alınmış parçaların çoğaltılması, yayılması, temsil edilmesi veya radyo ve televizyon gibi araçlarla yayınlanması serbesttir. Bu serbestlik, hak sahibinin hukuki menfaatlerine zarar verecek şekilde veya eserden normal yararlanmaya aykırı biçimde kullanılamaz." şeklinde düzenlenmiştir.

Vatandaşlarının ülkede olup biten gelişmelerden haberdar olabilmeleri için, devletin gerekli tedbir ve imkânları sağlaması gerekmektedir. Kaldı ki basında yer alan fikir ürünlerinin çoğu bir durumu ya da olayı aktardığı için eser niteliğini haiz değildir. Zira basın kaynaklı iktibasların amacı ortaya yeni bir eser koymak değil, kamunun haber alma ihtiyacını karşılamaktır.10 Alıntı yapılırken kaynağın yayımlanması ve yapılan alıntının gündelik gelişmeleri aktarma amacını aşmaması gerekmektedir.11 Yine aynı şekilde, bu haberlerin çoğaltılması, yayılması, temsili ve medya araçlarıyla yayınlanması serbest olup bu yayımlama amaca uygun ve makul ölçülerde olmalıdır.

C. KİŞİ YARARINA MENFAAT DÜŞÜNCESİ

1. Şahsen Kullanım ve Çoğaltma Serbestisi

FSEK'in 38. maddesinde yer alan, "Bütün fikir ve sanat eserlerinin, kâr amacı güdülmeksizin şahsen kullanmaya mahsus çoğaltılması mümkündür. Ancak, bu çoğaltma hak sahibinin meşru menfaatlerine haklı bir sebep olmadan zarar veremez ya da eserden normal yararlanmaya aykırı olamaz." ifadesiyle şahsen kullanımın sınırları ifade edilerek bir eserden yararlanacak olan kişinin eseri kendi veya dar çevresinde kullanmak üzere çoğaltabileceği hüküm altına alınmıştır.

Kişisel kullanım serbestisinden yararlanılması için kâr amacı bulunmamalı ve eser sahibinin meşru menfaatlerine zarar vermeyen bir çoğaltma işlemi olmalıdır. Öğretide, kişisel amaçla yapılan çoğaltmaların belli bir sayıyı asamayacağı; kişisel kullanımı aşar nitelikte yapılan çoğaltmaların sınırın aşıldığına karine teşkil ettiği kabul edilmektedir. Bir görüş e göre kural olarak eserin tek bir nüshası ile yapılan çoğaltma bu kapsamda değerlendirilmektedir.12 Diğer bir görüş e göre ise çoğaltmanın tek bir nüsha ile sınırlandırılmaması, kişinin kendi ihtiyacının yanı sıra yakın çevresinin de kullanımına yetecek miktarda sınırlandırılması gerekmektedir.

Maddenin devamında, bilgisayar programları açısından da serbesti sağlanmıştır. Sözleşmede aksi öngörülmediği sürece bir bilgisayar programının yasal kullanıcısının programı yüklemesi, çalıştırması ve hataları düzeltmesi, kullanım için gerekli olduğu sürece yedekleme kopyası yapması gibi eylemlerinin sözleşme ile engellenemeyeceği belirtilmiştir.

T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin E.2019/364, K.2020/3698 sayılı kararında,

"Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına davacının davaya konu bilgisayar programını öbür boyu lisans seçeneği ile satın almış olmasına ve satın aldığı bilgisayar programını 5846 sayılı FSEK'nın 38. maddesi uyarınca bir adet yedekleme yapma hakkı da dahil çalıştırma ve kullanma hakkının sözleşme ile dahi önlenemeyecek olmasına ve davacı birleşen dosya davasına isnat olunan fiillerin şahsi kullanım istisnası kapmasında bulunması göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir."

gerekçeleri ile FSEK'in 38. maddesine atıfta bulunularak bilgisayar programının bir adet yedekleme yapma hakkının sözleşme ile dahi önlenemeyeceği yönünde hüküm kurmuştur.

2. Teşhir ve Yayma Serbestisi

FSEK'in 40. maddesinde yer alan, "Umumi yollar, caddeler ve meydanlara, temelli kalmak üzere konulan güzel sanat eserlerini; resim, grafik, fotoğ- raf ve saire ile çoğaltma, yayma, umumi mahallerde projeksiyonla gösterme, radyo ve benzeri vasıtalarla yayımlama caizdir. Bu salahiyet mimarlık eserlerinde yalnız dış şekle münhasırdır." hükmü ile telif eserlerin çoğaltılması ve teşhir edilmesine ilişkin sınırlandırma düzenlemiştir. Madde uyarınca, halka açık yerlerde kalıcı olarak yer alan güzel sanat eserlerinin; resim, grafik, fotoğraf gibi vasıtalarla çoğaltılması, yayılması, projeksiyonla gösterilmesi, radyo ve benzeri vasıtalarla yayımlamasının hukuka uygun olacağı düzenlenmiştir.13 Ayrıca, eserlerin bu madde kapsamındaki kullanımındaki amaca ilişkin herhangi bir sınırlamada bulunulmamıştır. Öyle ki ticari bir menfaat için dahi bu teşhir ve yayma işlemlerinin gerçekleştirilebileceği anlaşılmaktadır.14

3. Engelliler Lehine Sınırlama Serbestisi

FSEK'in Ek-11. maddesinde yer alan, '"Ders kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa hiçbir ticarî amaç güdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya üçü ncü bir kişi tek nüsha olarak ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu, vakıf veya dernek gibi kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi bu Kanunda öngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir. Bu nüshalar hiçbir şekilde satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında kullanılamaz ve kullandırılamaz. Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulması ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur." hükmüyle çoğaltma ve ödünç verme yetkilerinin engelliler lehine kullanılabileceği haller düzenlenmiştir.

Hükümden yararlanabilmek için aleni hale gelmiş ya da yayımlanmış bir ilim ve edebiyat eserinin olması ve bu eserin engelli bireyler için hazırlanmış herhangi bir nüshasının bulunmaması birlikte aranması gereken iki şarttır.15 Bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulması ve çoğaltma amacına yer verilmesi zorunlu tutulmuştur. Öğretide, tanınan bu serbestinin yalnızca ilim ve edebiyat eserlerini kapsaması eleştirilmektedir. Nitekim engelli bireyler toplumun her alanında korunması gereken insanlar arasında yer aldıklarından kanunda yer alan düzenlemenin güzel sanat eserleri, musiki eserleri ve sinema eserlerini de kapsayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.16

SONUÇ

Gelmiş olduğumuz son noktada, gelişen ve globalleşen modern dünyada fikri mülkiyet haklarına karşı ihlâllerin teknoloji vasıtası ile de bir hayli kolay hale gelmesinden ötürü kanun koyucu eser sahibinin fikri haklarının sınırlarını çizerek eser sahibinden izin alınmadan fikri hakların kullanılabilmesi açısından ülkemizde çeşitli düzenlemelere gitmiştir. Yapılan bu düzenlemeler neticesinde fikri mülkiyet konusundaki eksiklerin giderilmesi, eser sahibinin haklarının korunmasının yanında herhangi bir izin veya anlaşma gerekmeksizin fikri hakkın kullanımının sağlanması amaçlanmıştır. 5846 sayılı FSEK'in 30, 31-37, 38-41, 42-43, 46, 47 ve Ek-11. maddeleri ile eser sahibinin bazı haklarının, kanunun çizdiği sınırlar çerçevesinde izin alınmadan kullanılmasının hukuka uygunluğu düzenlenmiştir. Yapılan bu düzenlemeler ile eser sahiplerinin telif haklarının aşırı derecede korunmasının sınırları çizilerek; söz konusu fikir üzerinden yeni geliştirmelerin yapılamamasının ve dolaylı olarak kamusal kullanımın sınırlanmasının önüne geçilmiş olup içinde bulunduğumuz toplumun gelişmesine katkı sağlanmıştır. Düşünsel çaba sonucu meydana gelen fikri ürünlerin korunmamasının, eser sahiplerindeki yaratıcılığın azalmasına ve toplumun entelektüel seviyesinin giderek yok olmasına yol açacağının bilinciyle hareket ederek uygunluk halleri kanun ile güvence altına alınmıştır. Bu makalemizde telif eserlerinin ihlâlinde hukuka uygunluk sebepleri, FSEK ve içtihatlar ışığında etraflıca ele alınmış olup bireylerin ve toplumların gelişmesinde bu derece mühim olan bu konu hakkında her geçen gün daha da kapsayıcı hukuki gelişmeler meydana gelmesi umut vericidir.

Footnotes

1. Nuşin Ayiter, Hukukta Fikir ve Sanat Ürünleri, Ankara, 1972, s.157;

2. Ayşe Gökçen Karaisoğlu, Türk Hukukunda Telif Eserlerin Korunması, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2020, s.79

3. Ünal Tekinalp, Fikrî Mülkiyet Hukuku, Beşinci Bası, İstanbul 2012, s.201.

4. Yargıtay 11. HD., 23.11.2017 T., 2016/3747E., 2017/6526K., Kazancı İçtihat ve Bilgi Bankası, Erişim Tarihi: 07.02.2020.

5. Tekinalp s.201

6. Ahmet Kılıçoğlu, Sınai Haklarla Karşılaştırmalı Fikri Haklar, 5. Baskı, Ankara 2019, s.335.

7. Fırat Öztan, Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, Ankara 2008, s.439.

8. Karasioğlu, s.87

9. Öztan, s.462

10. İsmail Cem Soykan, Fikrî Mülkiyet Hukukunda Basın İktibasları, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası 2009, s.191.

11. Emre Gökyayla, Telif Hakkı ve Telif Hakkının Devri Sözleşmesi, Ankara 2001, s.293.

12. Tekinalp, s.177

13. Halil Alperen Evrensel, Sözleşmesel Anlamda Telif Haklarının Devri, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2019, s.115.

14. Gökyayla, s.298.

15. Öztan, s. 503

16. Mustafa Ateş, Bir Engelli İstisnası mı Yoksa İstisnai Bir Engel mi?: FSEK Ek Madde 11 Üzerine Eleştirel Bir İnceleme, FMR, Dergisi, S. 2, Y. 2009, s.38

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.