ARTICLE
16 May 2025

Akıllı Sözleşmelerin Sözleşmeler Hukuku Perspektifinden İncelenmesi

K
Kesikli Law Firm

Contributor

Kesikli is an internationally recognized law firm that is regularly rated as one of the leading law firms in Turkey by the independent legal guide Legal500. Kesikli has made a name for itself as an international boutique law firm that exceeds its clients’ various needs with a personalized touch. Kesikli serves a diverse client base, from global corporations to small, entrepreneurial companies and individuals in a range of transactional, litigious, and regulatory matters. Through its involvement as counsel to investors, contractors, project developers, trading companies, and private individuals, Kesikli established a trustworthy reputation as the provider of tailored legal solutions in the areas of Corporate and Commercial Law, Energy Law, Real Estate and Construction Law, Intellectual Property, Employment Law, Litigation, Arbitration and Private Client Solutions on contentious and non-contentious matters.
Akıllı sözleşme kavramı ilk olarak hukukçu ve yazılımcı Nick Szabo tarafından 1990 yılında kullanılmış olup "dijital formda düzenlenen ve tarafların hangi edimleri ifa edeceğinin...
Turkey Technology

A. Akıllı Sözleşmelerin Tanımı Ve Özellikleri

1. Akıllı Sözleşme Nedir?

Akıllı sözleşme kavramı ilk olarak hukukçu ve yazılımcı Nick Szabo tarafından 1990 yılında kullanılmış olup “dijital formda düzenlenen ve tarafların hangi edimleri ifa edeceğinin belirlendiği bir dizi taahhüt olarak tanımlamıştır. (Nick Szabo: “Building Blocks for Digital Markets”, 1996, s. 1). Esasen çok da yeni bir kavram olmayan akıllı sözleşmeler ile ilgili olarak akla ilk gelen örnek atılan para karşılığında ürün veren ütün otomatlarıdır. Ürün otomatlarında makine para atılınca parayı alıp ürünü alıcıya sunarak birtakım otomatik geri dönülmez sonuçlar sağlar ve satım sözleşmesinin kuruluşu ve ifası otomatik bir hal alır (Çağlayan Aksoy, Pınar: Akıllı Sözleşmelerin Kuruluşu ve Geçerlilik Şartları, İstanbul 2021, s. 16). Aynı düşünce ile POS terminalleri, kredi kartları ve elektronik veri değişimi gibi kullanımlar da akıllı sözleşmelerin kullanımı olarak görülebilir.

Özellikle 2008 yılında maddi değerlerin transferine imkân sağlayan blokzincir teknolojilerinin gelişmesi ile akıllı sözleşmelerin elverişliliğin arttığı ve uygulaması uygulamasının yaygınlaştığı görülmektedir. Her ne kadar akıllı sözleşmeler blokzincir teknolojisinden önce düşünülmüş ve ortaya atılmış bir kavram olsa da blokzincirindeki gelişmeler akıllı sözleşmeleri kripto para sistemlerinin merkezine almıştır (Çağlayan Aksoy, s. 38-39). Kriptopara birimlerinin alım-satım ve transferi için kullanılan blokzincir teknolojisinin başka malvarlığı değerleri için de kullanılması amacıyla geliştirilen Ethereum isimli blokzincir yazılımının gelişmesi ile Ethereum'un kodlama altyapısı ile çeşitli akıllı sözleşmeler üretilmeye başlanmıştır [Kayalı, Didem: Uluslararası Özel Hukuk Perspektifinden Akıllı Sözleşmeler, TBB Dergisi, 2022(162), s. 253]. Blokzincir teknolojisi üzerinde geliştirilen akıllı sözleşmeler, günümüzde sözleşme koşullarının ve tarafların yükümlülüklerinin, kod olarak blokzincir veri tabanına kaydedilmesinin ardından, herhangi bir kişi veya kurumun müdahalesi olmadan, yalnızca kodlarda yer alan koşullar yerine geldiğinde sözleşme hükümlerinin otomatik olarak yerine getirilmesini sağlayan programlar olarak tanımlanmaktadır (Çağlayan Aksoy, s. 13, Blokzincir teknolojisi ve akıllı sözleşmelerle ilişkisi hakkında ayrıca bkz. Doğancı, Ekrem: Blokzincirine Dayalı Akıllı Sözleşmelerin Hukuki Nitelikleri, Kuruluşu Yorumu İfası ve Bazı Örnek Hukuki Uygulamalar, İstanbul, 2021, s. 32 vd.).

Akıllı sözleşmeler blokzincir üzerinde şu şekilde çalışır: Akıllı sözleşme, kendi açık (genel) ve özel anahtarını kullanır. Uygun açık anahtar seçilerek bu sözleşmeye ulaşılabilir. Örneğin, bir blokzincir kullanıcısı Ethereum blokzincirinde bir akıllı sözleşme oluşturduğunda, bu işlem önce geçici olarak işlem havuzuna aktarılır. Bu aşamada madenciler devreye girer ve ilk çözüme ulaşan madenci, işlem havuzunda bekleyen akıllı sözleşmeyi onaylar. Böylece, akıllı sözleşme işlemi yeni eklenen blokta kaydedilir. Blokzincire dahil edildikten sonra, başlatılan ve açılan akıllı sözleşme, yalnızca sözleşmeyi çalıştıran kişi tarafından değil, sözleşmenin açık anahtarına sahip olan üçüncü kişiler tarafından da icra edilebilir.  Blokzincirde kurulan akıllı sözleşmeler sözleşme maddelerini machine readable program dilinde (bir makine tarafından otomatik olarak okunabilen ifade ve işaretler) oluşturur; sözleşme taraflarının hak ve borçlarını düzenlemenin yanında tarafların edimlerinin kendiliğinden, otomatik olarak ifa edilmesine imkan sağlar (Çağlayan Aksoy, s. 39,40).

Günümüzde akıllı sözleşmeler özel yazılım kodları ile oluşturulmakta olup bu yazılımlar, genellikle "if-then" mantığına dayalı olarak kodlanır. Bu yazılımlar, belirli koşullara ve olasılıklara göre nasıl davranacaklarına dair talimatlar içerir ve bu talimatlar blockchain ağına yerleştirilir. Yazılım, blockchain ağına yerleştirildikten sonra, karşısına çıkan kodlanmış bir olasılık ile ne yapması gerektiğini bilir ve gereken işlemi gerçekleştirerek akıllı sözleşmenin işleyişini sağlar. Bu koşullar gerçekleştiğinde, yazılım akıllı sözleşmeyi otonom bir şekilde başlatıp yerine getirebilir. Ayrıca, dışsal olayların izlenmesiyle, kodda belirtilen bir durumun gerçekleştiği tespit edilirse, kodlanmış yükümlülükler de yerine getirilir (Çubukçu, Damla Beril: Teknik ve Hukuki Yönleriyle Akıllı Sözleşmeler, Ankara, 2021, s. 38; Erek, Gülce: Akıllı Sözleşmelerin Kuruluşu ve Hukuki Niteliği, Yapay Zeka ve Hukuk, ed. Prof. Mustafa Aksu, İstanbul, 2024, s. 398-399; Çekin, Mesut Serdar: Borçlar Hukuku ile Veri Koruma Hukuku Açısından Blockchain Teknolojisi ve Akıllı Sözleşmeler: Hukuk Düzenimizde Bir Paradigma Değişikliğine Gerek Var mı?” İstanbul Hukuk Mecmuası, C. 77, S. 1, 2019, s. 323).

Akıllı sözleşmelerin off-chain ve on-chain olarak iki farklı türde üretilebileceği belirtilmektedir. Birinci tür akıllı sözleşmeler, geleneksel bir sözleşme aracılığıyla yapılan edimlerin, kısmen veya tamamen blokzincir üzerinde otomatik olarak gerçekleştirilmesini sağlar. Bu durumda, blokzincir dışında kurulan geleneksel sözleşme ile blokzincir üzerinde yapılan akıllı sözleşme arasında iki farklı sözleşme yapısı oluşur. Bu tür akıllı sözleşmelere "off-chain(blokzincir dışında) akıllı sözleşmeler denir. Bu akıllı sözleşmeler, geleneksel sözleşmenin şartlarını yansıtsa da, eğer aralarında farklılıklar ortaya çıkarsa, asıl sözleşmenin hükümleri geçerli kabul edilir

İkinci tür akıllı sözleşmeler ise "on-chain(blokzincir üzerinde) akıllı sözleşmeler olarak bilinir. Bu tür sözleşmeler, herhangi bir geleneksel sözleşmeye gerek duyulmadan, tarafların birbirlerini tanımadan, tamamen blokzincir üzerinde ve yazılım dili kullanılarak kurulur. On-chain akıllı sözleşmelerde, teklif ve kabul işlemleri doğrudan blokzincir üzerinde gerçekleşir ve dolayısıyla, geleneksel bir sözleşme bulunmaz. Bu durumda, akıllı sözleşme yalnızca bir ifa aracı değil, başlı başına bir sözleşme olarak kabul edilir. Bu tür sözleşmelerin doğru bir şekilde yazılabilmesi için hem hukuk hem de yazılım bilgisi olan kişilerin doğru kodlama yapması kritik bir öneme sahiptir.

 Akıllı sözleşmelerin yeknesak bir tanımı olmamakta birlikte “bir veya daha çok kişi arasında önceden belirlenmiş şartlara uygun bir şekilde ifa edileceği blokzincir prensipleri tarafından garanti edilecek şekilde kodlanmış bir anlaşma” (Çağlayan Aksoy, s. 40); “belirli şartların gerçekleşmesiyle sözleşmenin otomatik olarak icra edilmesini sağlayan, merkezi olmayan ve kriptografi ile güvenliği sağlanmış, blokzincir teknolojisine dayalı bilgisayar programı” (Müller, Les Smart Contracts, Nr. 6.) “iki veya daha çok taraf arasında koşulları önceden tanımlanmış ve blokzincirde saklanan ve üçüncü bir kişiye gerek olmaksızın otomatik olarak icra edilen bilgisayar programı” (Carron/Botteron, smart, s. 106.) gibi tanımlar kullanıldığı görülmektedir.

Akıllı sözleşmeler yalnızca elektronik edim ve dijital varlıklar için kurulabilecek olup dijital olmayan bir hizmet edimi akıllı sözleşmenin konusunu oluşturamayacaktır. Dijital ortamda yer almayan ürünler ise bir jeton/belirteç (token) halinde getirilerek akıllı sözleşmelerde edim olarak yer alabilir (*Çağlayan Aksoy, s. 56).* Ayrıca, önemle belirtmek gerekir ki akıllı sözleşmeler sübjektif ve kişisel takdir veya değer yargıları içeren konularda kurulamaz.

2. Akıllı Sözleşmelerin Özellikleri

a. İşlem Güvenliği, Aracıya Gerek Duyulmaması ve Şeffaflık Sağlanması

Blokzincir mekanizmasının dağıtık veri kayıt sistemi ile kurulan akıllı sözleşmelerde taraflar, birbirlerinin kişisel veya mali bilgilerine erişememekte olup anonim olarak rahatlıkla işlem yapabilmektedir. Bu kapsamda, taraflar akıllı sözleşmeleri kimlik ve kişisel verilerini gizli tutarak kuracağı için karşılıklı bir güven ilişkisi kurulmasına gerek olmadığı gibi herhangi bir aracı veya üçüncü kişiye de güven ve ihtiyaç duyma gereksinimi de duyulmayacaktır.  (Çağlayan Aksoy, s. 43, Erek, s. 405). Nitekim, kriptografik protokoller tamamlanarak işlem doğrulandığında, akıllı sözleşme, tarafların veya güven duyulan üçüncü kişilerin (banka, finans kuruluşu, sigorta şirketi vb.) aracılığına gerek kalmaksızın anlaşmanın mal ve hizmet alımı sağlanır (Çağlayan Aksoy, s. 54). Ancak, doktrinde blokzincir mekanizmasının anonimliğinin ortadan kaldırılmasının zannedildiği kadar zor olmadığına dair görüş ve yöntemler de ileri sürülmektedir. Örneğin öğretide Teomete Yalabık&Yalabık blokzincirin anonimlik özelliğinin aşılamaz olmadığı, bu nedenle dikkatli bir şekilde kullanılması gerektiğini belirtmektedir.  Yazarlar, blokzincirin anonimliğin aşağıdaki teknikler kullanılarak aşılabileceğini açıklamaktadır [Fulya Teomete Yalabık & İsmet Yalabık (2019) Anonymous Bitcoin v enforcement law, International Review of Law, Computers & Technology, 33:1, s. 44-45]

Bitcoin adreslerinin kümelenmesi: Bu teknik, Bitcoin işlemlerini analiz ederek adresler arasındaki bağlantıları takip etmek ve ilişkili adresleri gruplayarak, işlemleri gerçekleştiren varlıkları ortaya çıkarmaya yardımcı olur

İşlem IP adreslerinin takibi: Bitcoin işlemlerine dahil olan IP adreslerini kullanarak, işlemleri belirli coğrafi konumlarla ve dolayısıyla gerçek dünya kimlikleriyle ilişkilendirmek mümkündür

Harcamaların davranışsal analizi: Bitcoin adreslerinin nasıl ve ne zaman kullanıldığını analiz ederek, uzmanlar benzer harcama davranışlarına sahip işlemleri gruplayabilir ve bunları belirli kullanıcılarla ilişkilendirebilir.

Web sitesi takibi ve çapraz referanslama: Bitcoin işlemlerini, çevrimiçi satın alımlarla ilişkilendiren web sitesi analitik çerezlerini kullanarak kullanıcıların kimlikleri ortaya çıkarılabilir.

Sistem üzerindeki işlemlerin sistemin kendisini oluşturan kullanıcılarda bulunan güncel yerel kopyalarda depolanması ile sağlanan blockchain ağının şeffaflığı kullanıcılara güven vermektedir (Ergün, Halit, “Akıllı Sözleşmeler.” Genç Hukukçular Sempozyumu, 2. Cilt 2024, ss. 215; Çubukçu, s. 30).  Şeffaflığın aynı zamanda akıllı sözleşmeler üzerinden dolandırıcılık vb. suçların işlenmesini engelleyeceği ve satış sözleşmelerinde belirlenen bedel de erişilebilir olduğundan 4054 s. Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kapsamında uyumlu eylemlerin tespitine de hizmet de edeceği savunulmaktadır (Erek, s. 406).

b. Sözleşme Kurulduktan Sonra Değişiklik Yapılamaması

Blokzincirde yer alan tüm veriler gibi, bir akıllı sözleşme de madenciler tarafından onaylanıp blokzincire kaydedildikten sonra, sözleşme protokolünde herhangi bir değişiklik yapılabilmesi için tüm ağın bu konuda mutabakata varması gerekir. Bu nedenle, zincire eklenen bir işlem, akıllı sözleşmeyi başlatan kişi, mahkemeler veya başka bir üçüncü kişi tarafından geri alınamaz, iptal edilemez ya da değiştirilemez. Bu durumun değişen piyasa şartlarında taraflar açısından öngörülebilirliği azaltması sebebiyle eleştirildiği görülmektedir.

Doktrinde bu sorunu bertaraf etmek için akıllı sözleşmelerin program kodunun yazılması sırasında sözleşmenin kendiliğinde duracağına ilişkin halleri belirleyen bir bağlantı kesme özelliği tanımlanması önerilmektedir (Çağlayan Aksoy, s. 45). Bu şekilde taraflar, kendileri için önemli olan bazı durum ve hallerin değişmesi durumunda, örneğin bir döviz kurunun belli bir birimin üzerine çıkması gibi belirlenen hallerde akıllı sözleşmenin durmasını sağlayabilecektir.

c. Akıllı Sözleşmelerin Otomatik Niteliği

Akıllı sözleşmeler, önceden belirlenmiş ve akıllı sözleşmeye kodlanan şartların gerçekleşmesi ile otomatik olarak icra edilir. Sözleşme kurulduktan sonra taraflar fikrini değiştirmiş ve artık akıllı sözleşmede kodlanmış işlemin gerçekleştirilmesini istemiyor olsalar dahi, kurulan sistem, akıllı sözleşmede belirlenen koşulların yerine gelip gelmediğini kontrol eder ve eğer şartlar sağlanmışsa, malvarlığı değerlerinin taraflar arasında kendiliğinden değiş tokuşunu gerçekleştirir ("self-execution"). Ayrıca, taraflardan birinin iflas etmesi veya blokzinciri yaratan işleten ve denetleyen operatör veya herhangi bir üçüncü kişimin müdahalesi, idari ve yargısal makamların müdahaleleri akıllı sözleşmenin yerine getirilmesi sürecini etkilemez (Çağlayan Aksoy, s. 47).

Akıllı sözleşmelerin otomatik olarak icra edilmesi aynı zamanda bu tip sözleşmelerde geleneksel sözleşmelerde sıklıkla meydana gelebilen insan hatalarının minimum seviyede tutulmasına imkan tanımaktadır. (Ergün, s. 216)

d. İşlem Maliyeti ve Yargılama Masraflarını Azaltması

Akıllı sözleşmeler bilgisayar tarafından sağlanan otomasyon sayesinde otomatik olarak uygulandığı için irade unsuru sözleşmenin uygulanmasında bir rol oynamaz ve bu sayede hem müzakere süreçlerinden kaynaklanan masraflar hem de sözleşmenin yerine getirilmesi için gereken avukat ve dava masrafları ortadan kalkar. Ayrıca, sözleşmelere bir banka veya diğer kurumların sözleşme ifasına aracılık etmesine gerek kalmadığı için işlem maliyetleri de düşer.

Akıllı sözleşmeler, yapılan işlemlerin izlenebilirliğini artırarak, bilgi edinme maliyetlerini ve süreci otomasyona bağlayarak iş gücü maliyetlerini de azalır. Bunun yanında dijitalleşen sözleşme süreci ile, sürecin tamamen dijitalleşmesi sayesinde belgelere duyulan ihtiyaç ortadan kalkar ve bununla bağlantılı maliyetler de ortadan kaybolur. (Çağlayan Aksoy, s. 52, Ergün, s. 217) Ancak, akıllı sözleşmelerin müzakeresi ve hazırlanması aşamasında yapılan maliyetler azalsa da sözleşmenin kurulması için gerekli altyapının hazırlanmasının birtakım maliyetleri gerektireceği (Çağlayan Aksoy, s. 52) ve blokzincir üzerinde işlem sürelerinin uzunluğu gibi dezavantajları da bulunduğu (Ergün, s. 217) göz önünde tutulmalıdır.

3. Akıllı Sözleşmelerin Uygulama Alanları

Prensip olarak dijital bir şekilde kurulabilen sözleşmelerin hepsi akıllı sözleşme kodları ile hazırlanarak kurulabilir. Bu kapsamda düşünüldüğünde, genel işlem koşulları, satım sözleşmeleri, sigorta sözleşmeler, kira sözleşmeleri gibi pek çok sözleşme türü akıllı sözleşme olarak kurulabilir. Akıllı sözleşmelerin uygulaması blokzincir üzerinden kayıt ve kontrolleri yapılabilen malvarlığı değerleri ile sınırlıdır. Bu kapsamda, gerekli hukuki ve dijital altyapının kurulması ile akıllı sözleşmelerin merkezi sicillerin kayıt ve işlemleri bakımından kullanımının artacağı öngörülmektedir. Örneğin marka siciline kayıtlı bir markanın, tapu siciline kayıtlı bir taşınmazın devrine ilişkin olarak sözleşmelerin kurulması ve ifası mümkün olabilir (Çağlayan Aksoy, s. 61; Doğancı, s. 531-533).

Aşağıda şekil bölümünde açıklayacağımız üzere, güncel yasal düzenlemeler resmi şekle bağlı işlemler akıllı sözleşmeler ile gerçekleştirilmesine cevaz vermemektedir (bkz. Bölüm B.5). Taşınmaz satışı için olması gereken hukuk bakımından elektronik tapu sicilinde akıllı sözleşmeler vasıtasıyla taşınmazlara ilişkin sözleşmelerin yapılabilmesi önerilmektedir. Bu kapsamda İsveç, Amerika, Afrika, Hollanda, İngiltere vb. ülkelerde taşınmaz satışı aşamalarının tapu tescil veya ödeme işlemlerinin blokzinciri temelli akıllı işlemler vasıtasıyla yapılabildiği görülmektedir (Doğancı, s. 532). Gerekli hukuki ve teknolojik altyapı kurulduğu takdirde, blokzincir teknolojisi ve akıllı sözleşmeler özellikle dijital kayıtların -tapu sicilinin- tutulmasında pratiklik, saydamlık ve güvenli bir kayıt ortamı sağlayabilecektir.

Bununla birlikte, akıllı sözleşmeler stok kayıtlarının tutulması kurumsal yönetim ve denetim, miras hukukunda ölenin nüfus sicili üzerinden terekenin tespiti ve taksimi gibi işlerde de kullanılabilir. Ayrıca, blokzinciri ve akıllı sözleşmelerin mal satımında sipariş, üretim, nakliye, son kullanıcıya teslim gibi tedarik zincirinde yer alan adımları kayda alarak bu adımların şeffaf bir şekilde açıklanması amacıyla da kullanılabileceği öngörülmektedir (Çağlayan Aksoy, s. 61).

Özellikle bankacılık ve finans sektöründe kredi ve teminat yönetiminde otomatize edilmiş sözleşmeler kullanıldığı için akıllı sözleşmelerin pratik bir uygulaması olacağı düşünülmektedir. Bunun dışında alternatif bir finansman aracı olan kitlesel fonlama vasıtasıyla fon elde edilmesi için de akıllı sözleşmeler uygulama alanı bulabilir.

Fikri mülkiyet hukukunda da lisans sözleşmelerinin kurulması, telif haklarının korunması amacıyla akıllı sözleşmeler kurulabilir. Müzik sektöründe uygulamada Ujo Music tarafından kurulan girişimin Imogen Heap'in şarkısını internet sitesinden indirmek için akıllı sözleşme yaratılması örneği gösterilmektedir. Akıllı sözleşme kapsamında şarkıyı indiren kişi için yapılan ödeme, ödeme alınması için aracı bir şirkete gerek olmaksızın sanatçılar, müzisyenler arasında bölüştürülmektedir (Çağlayan Aksoy, s. 66-67).

B. TÜRK SÖZLEŞMELER HUKUKUNDA AKILLI SÖZLEŞMELER

1. Genel Olarak

Sözleşmeler hukukunda akıllı sözleşmelerin uygulanabilirliğini incelemek açısından Türk Borçlar Kanunu'nda (“TBK”) sözleşmelerin kurulması için öngörülen şartların incelenmesi elzemdir, nitekim Türk hukukuna uygun bir sözleşmenin kurulabilmesi için TBK'da öngörülen şartlara uyulması gerekmektedir.  TBK m.1 uyarınca sözleşme, tarafların birbirine uygun irade beyanlarını açıklamalarıyla kurulan bir hukuki işlemdir. Bir sözleşmenin hukuki sonuç doğurabilmesi için üç temel koşulun bir arada gerçekleşmesi gerekir.

İlk olarak, sözleşmenin borçlar hukukunun temel prensiplerine uygun şekilde kurulmuş olması gerekir. Bu bağlamda, sözleşmenin geçerli sayılabilmesi için iki tarafın da geçerli irade beyanında bulunması gerekir. Günümüzde hem ulusal hem de uluslararası sözleşmelerin büyük çoğunluğu, öneri ve kabul esasına dayanan bir irade beyanı değişimiyle kurulmaktadır. Ayrıca, tarafların sözleşmenin hem objektif hem de sübjektif esaslı unsurları üzerinde uzlaşmış olmaları gerekir. Bu uzlaşının sağlandığının tespiti açısından, tarafların beyanlarının yorumlanması büyük önem taşır.

Son olarak, sözleşmenin geçerlilik şartlarını taşıması gereklidir. Bu kapsamda, tarafların hukuki ehliyete sahip olmaları, varsa şekil şartlarının yerine getirilmiş olması, temsil ilişkilerinde yasal kurallara uyulmuş olması, sözleşmenin konusu açısından hukuka aykırılık teşkil etmemesi (örneğin kesin hükümsüzlük sebebinin bulunmaması) ve irade bozukluklarının söz konusu olmaması gerekir (Sözleşmelerin kuruluşuna ilişkin şartlar hakkında detaylı bilgi için bkz. Eren, Oğuzman/öz).

Çalışmamızda akıllı sözleşmelerin kurulması sözleşmeler hukuku kapsamında ehliyet, dil ve şekil hususları açısından incelenecektir.

2. Tarafların İradeleri

Akıllı sözleşmelerde tarafların sözleşmenin kurulmasına yönelik irade beyanları geleneksel sözleşmelerden farklı olarak blokzincir ağı üzerinde yazılım ve kodlar üzerinden aktarılmakta ve akıllı sözleşme için geliştirilen kodlar üzerinden kurulmaktadır. Akıllı sözleşmelerin TBK anlamında bir sözleşme sayılması için sözleşme taraflarının birbirine uyuşan iradelerinin saptanması gerekmektedir. Doktrinde genel olarak akıllı sözleşme kodlarının sözleşmenin objektif ve sübjektif esaslı noktalarını içerecek şekilde düzenlenmesi itibariyle blokzincirde sözleşme kurma iradesi ile kod yükleyerek sözleşme sözleşmenin kurulabilmesi hukuken öneri olarak kabul edilmektedir (Erek, s.409; Çağlayan Aksoy, s. 81, 138-139). Tarafların objektif ve sübjektif özellikleri ile akıllı sözleşmeyi düzenleyerek blokzincir ağına kaydetmeleri de sözleşmeye ilişkin bağlanma iradeleri olarak yorumlanmaktadır (Doğancı, s. 117).

Tarafların sözleşmenin kurulmasına yönelik iradelerinin açık veya örtülü olmasının sözleşmenin kurulması yönünden bir fark yaratmadığı göz önünde bulundurulduğunda taraf iradelerinin kodlar ve yazılımlar aracılığıyla beyan edilmesi ve on-chain veya off-chain akıllı sözleşmenin bu şekilde kurulması mümkün gözükmektedir. Ancak, her zaman akıllı sözleşmelerde tarafların hukuki bir ilişki yaratarak sözleşme ile bağlanma iradesi olup olmadığı somut olayın özelliğine ve dürüstlük kuralına göre yorumlanmalıdır (Doğancı, s. 113; Çağlayan Aksoy, s. 138).

Akıllı sözleşmeler vasıtasıyla blokzincir üzerinden aynı anda birçok kişiyle sözleşme yapılabileceği göz önünde bulundurulduğunda her zaman akıllı sözleşme ile bir bağlanma iradesi gündeme gelmeyebilir. TBK m. 8/2 uyarınca “fiyatını göstererek mal sergilenmesi” veya “tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi” öneri olarak sayılmakta olup bunun akıllı sözleşmelere uygulanabilirliğinin değerlendirilmesi gerekir.  Akıllı sözleşmelerde taraflara istediği ürünü doğrudan görme ve alma imkanı olmadığı için bu hükmün uygulanarak akıllı sözleşmelerin öneri olduğuna kanaat getirmek güç gözükmektedir. Bu kapsamda, akıllı sözleşmelerde yer alan teklifin tarife veya fiyat listesi gönderilmesi sayılarak öneri olarak kabul edilip edilmeyeceği de tartışmalıdır. Akıllı sözleşmeyi hazırlayan veya hazırlatan kişinin bağlanma iradesi açıkça gözüküyorsa bu bir öneri sayılabilecektir. Örneğin; bir dijital platformun kullanılması akıllı sözleşme ile anında sağlanıyorsa bağlanma iradesi olduğu söylenebilecektir. Ancak, bir havayolu şirketi belli tarihteki belli bir uçuşu sayısız yolcuya akıllı sözleşme ile teklif ediyorsa bu öneriye davet niteliğinde sayılacaktır (*Çağlayan Aksoy, s. 144-146).*

Kabul iradesi ise sözleşmenin kurulabilmesi için muhatabın öneriye yönelik açık veya örtülü şekilde ortaya koyduğu iradesi olup kural olarak kabul iradesi bir şekle bağlı değildir. Ancak akıllı sözleşmelerde sözleşmenin kabulünün özel bir bilgisayar kodu ile yapılması şart olarak konulmuşsa muhatap da kabul iradesini bu şekilde oluşturmalıdır. Kabul iradesi akıllı sözleşmedeki koşulları yerine getirerek açıklandığında sözleşme kendiliğinden şartlarını icra eder ve sözleşme kodunda belirlenen dijital varlık transferi, dijital varlığa erişim vb. emiri ifa eder (Çağlayan Aksoy, s. 151, 229).

Akıllı sözleşmelerin otomatikleştirilmiş ve/veya otonom irade beyanı ile kurulması da sözleşmeler hukukunda işlem iradesinin tespiti bakımından değerlendirilmesi gereken bir husustur. Elektronik ticaret siteleri, dijital sistemler gibi örneklerde gördüğümüz otomatikleştirilmiş irade beyanlarında irade beyanı, insanlar tarafından önceden manuel olarak girilen verilerin sonucunda, bir bilgisayar yazılımı tarafından otomatik olarak oluşturulmakta olup akıllı sözleşmelerin de bu kapsamda olduğu kabul edilmektedir. Bu sistemlerin şartları ve yazılımın aksiyonları önceden insanlar tarafından belirlendiği için yazılımlar insan iradesinden bağımsız hareket edemez; bu sebeple otomatikleşmiş irade beyanlarının esasen sözleşmeler hukukunda bildiğimiz geleneksel irade beyanından çok farklı olduğu söylenemez. Esasen, bu anlamda otomatikleştirilmiş irade beyanı kullanılan akıllı sözleşmeler bakımından hukuken çözümlenmesi güç durumlarla daha nadir karşılaşılabilir. Nitekim, akıllı sözleşmenin “eğer…o halde” (if-then) çalışma sistemi kapsamında programın bağımsız davranma serbestisi bulunmadığından bu irade beyanları ve doğurabilecekleri sonuçlar sözleşme tarafları olan gerçek kişilere isnat edilebilecektir.

Ancak, yapay zekanın ilerlemesi ile birlikte daha çok tartışılan ve önem kazanan otonom irade beyanları ise otomatikleştirilmiş irade beyanlarından farklı olarak, tamamen insan tarafından önceden belirlenen veri setlerine, algoritmik kurallara veya sınırları açıkça çizilmiş işlem senaryolarına dayanmaz. Bu sistemlerde, irade beyanının oluşum süreci, yapay zekânın kendi kendine öğrenme ve karar alma yeteneklerine bağlı olarak şekillendiğinden, beyanın dayandığı esaslı unsurlar, sistemin geliştiricisi veya kullanıcısı tarafından tam anlamıyla öngörülebilir ya da kontrol edilebilir nitelikte değildir. Yapay zeka kullanılarak oluşturulan akıllı sözleşmenin otonom kararlar alabildiği durumlarda irade beyanlarının hukukî sorumluluğa yol açabilecek sonuçlar doğurması hâlinde sorumluluğun kime isnat edileceği açısından hukuken çözümlenmesi güç ve tartışmalı hususlar meydana gelebilecektir (Çağlayan Aksoy, s. 116-119, s. 184-186).

3. Tarafların İşlem Ehliyeti

Akıllı sözleşmelerin tarafları anonim olup blokzincir üzerinden kurulan sözleşmelerde kişilerin işlem ehliyetlerine ilişkin olarak da bir inceleme yapılmamaktadır. Bu özellik itibariyle durumda blokzincirde örneğin sınırlı ehliyetsiz bir çocuğun veya kısıtlının, ayırt etme gücü yoksunu kişilerin de akıllı sözleşmelere taraf olması mümkün gözükmektedir. (Çağlayan Aksoy, s. 107; Doğancı, s.106).

Örneğin; sınırlı ehliyetsiz bir çocuk yasal temsilcisinin rızası olmadan sözleşmeye taraf olamayacağından (TMK m. 16.1) akıllı sözleşmeye taraf olurken velisinin açık veya örtülü izin veya icazetinin alınması gerekmektedir. Çocuğun yaptığı hukuki işlem yasal temsilcisi onay verene kadar küçük için bağlayıcı değildir. Ancak, akıllı sözleşmelerde taraflardan birinin işlem ehliyeti eksikliği nedeniyle bir işlemin gerçekleşememesi veya geçersiz olması blokzincirin işleyişine aykırıdır. Nitekim, akıllı sözleşmeye taraf olan bir sınırlı ehliyetsizin veya tam ehliyetsizin gerçekleştireceği işlem akıllı sözleşmedeki kodlanan şartlar meydana geldiğinde kendiliğinden otonom olarak icra edilir (*Çağlayan Aksoy, s. 109).*

İşlem ehliyetinin önündeki engelleri aşmak için ilk yol taraflara blokzincir üzerinden kimliklerini açıklama ve doğrulama yükümlülüğü getirilmesi olabilir. Bunun dışında tarafların kimliği tam olarak bilinmese de IP cüzdan adresleri veya kriptografik anahtarlar ile tarafların kimliğinin sözleşmenin geçerliliğine halel getirmemesi yönünde bir düzenleme yapılması da mümkündür.

Kanaatimizce doktrinde önerilen çözümlerden blokzincir yapısına daha uygun ve uygulanabilir nitelikte olan çözümler blokzincirin özellikleri ve kişilerin anonimliği etkilenmeden blokzincir üzerinde dijital imza teknolojileri ile tarafların yaşlarının -işlem ehliyetlerinin- tespit edilebilir nitelikte olduğu bir sistem kurulmasıdır (Çağlayan Aksoy, s. 109; Doğancı, s. 108-109).  Doktrinde tarafların işlem ehliyetinin belirlenerek bu gibi sorunların önüne geçilmesi için akıllı imza benzeri bir uygulama ile pseudonim kullanarak (takma ad) kişinin kimliğinin saklanması suretiyle e-devlet ve nüfus müdürlüğü ile bağlantı kurulması önerilmektedir. Dijital kimlik mekanizmalarının kurularak uygulanması ile taraflar blokzincirin avantajlarından faydalanmaya devam edilecek olup kişilerin fiil ehliyeti olup olmadığının tespiti de mümkün olacaktır; böylece akıllı sözleşmelerin geçersizliğine yönelik iddialar da bertaraf edilebilecektir.

4. Sözleşmenin Dili

Akıllı sözleşmelerde, sözleşme taraflarının doğal diller kullanılmadan, sadece programlama dilinde anlaştıkları görülmektedir. Bu husus doktrinde irade özerkliği ve sözleşme serbestisi kapsamında sözleşme hükümlerinin program dilinde düzenlenebileceği yönünde yorumlanmaktadır. Bu durumda, tarafların sözleşme dilini seçmede özgür oldukları hallerde akıllı sözleşmeleri ilgili program dilleri ile yapmaları mümkün olacaktır (Doğancı, Doğa Ekrem: Blokzincirine Dayalı Akıllı Sözleşmelerin Hukuki Nitelikleri, Kuruluşu, Yorumu, İfası ve Bazı Örnek Hukuki Uygulamalar, 2021, İstanbul, s. 120-123, Çağlayan Aksoy, s. 99).

805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun'un 1. maddesine göre “Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dâhilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar.” Bu yükümlülüğe aykırı davranılmasının yaptırımı, aynı kanunun dördüncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuna aykırı düzenlenmiş belge ve evrak, bunlara dayalı olarak hak iddia eden taraf lehine yorumlanmayacaktır. Bu nedenle, Türkçe düzenlenmesi zorunlu olan sözleşme tiplerinde akıllı sözleşmelerde sözleşmenin doğal dilde değil yazılım dili ile kaleme alınmış olması birtakım geçersizlik iddialarına sebep olabilecektir. Bu gibi iddiaların önüne geçmek için, akıllı sözleşmelerde metnin Türkçe dilinde tam versiyonuna erişim sağlanabilmesi tavsiye edilmektedir (Çağlayan Aksoy, s. 107).

5. Sözleşmenin Şekli

Türk hukukunda TBK 12 hükmü uyarınca şekil serbestisi kuralı öngörülmüş olup sözleşmelerin geçerliliği aksi öngörülmedikçe herhangi bir şekle tabi değildir. Sözleşmelerin geçerliliği için kanuni bir şekil öngörülebileceği gibi taraflar iradi olarak da bir şekil şartı öngörebilecektir.

Akıllı sözleşmeler bakımından şekil sorunun on-chain sözleşmelerde gündeme geldiğini belirtmek gerekir; nitekim off-chain sözleşme blokzincir dışında kurulduğunda sözleşme sadece akıllı sözleşmenin icrası için araç olarak kullanıldığından zaten geçerlilik şartı sağlanmış olur. Ancak on-chain akıllı sözleşmelerin şekle bağlı sözleşmelerde geçerli bir şekilde kullanılıp kullanılamayacağının değerlendirilmesi gerekir (Çağlayan Aksoy, s. 164)

TBK m. 14 kapsamında bir sözleşmenin yazılılık ve imza şartlarını sağladığı hallerde tarafların hukuki işlem iradesini ortaya koyduğu için adi yazılı şeklin sağladığı kabul edilmektedir. Akıllı sözleşmelerde de belirli kodlar yazılarak sözleşme oluşturulduğu ve irade beyanları kodlar üzerinden iletilerek sözleşmenin kurulduğu göz önünde bulundurulduğunda, blokzincir üzerinde yazılılık şartının sağlandığı söylenebilir. Ancak, imza şartlarının sağlanıp sağlanmadığı değerlendirilmelidir. Elektronik İmza Kanunu (“EİK”) kapsamında adi yazılı şekilde yer alan imza şartının elektronik imza ile sağlanması da mümkün olup bu elektronik imzanın alelade bir elektronik imza değil EİK m. 4'te yer alan şartları sağlayan güvenli elektronik imza olması gerekmektedir. Her ne kadar akıllı sözleşmelerde işlemlerin imzalanması dijital imza vasıtası ile yapılsa da blokzincir ağlarında kullanılan dijital imza sertifikasyonuna sahip kuruluşlar bu sistemlerde kullanılan imza anahtarlarını tanımadığından EİK'da bir değişiklik yapılmadığı takdirde akıllı sözleşmeler adi yazılı şekil şartını sağlamamaktadır (Doğancı, s. 397-398).

Geçerliliği resmi şekle veya özel şekle bağlanmış olan sözleşmelerin elektronik imza ile bile kurulamayacağı kuralı (EİK m. 5/2) göz önünde bulundurulduğunda bu sözleşmelerin akıllı sözleşme ile de kurulması da mümkün değildir. Bu nedenle, tapu memuru huzurunda taşınmaz satışı, noterde düzenleme şeklinde satış vaadi veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış vb. sözleşmeler akıllı sözleşmeler ile gerçekleştirilememelidir.  (Çağlayan Aksoy, s. 174)

Güvenli elektronik imza düzenlemelerinin güncellenmesi ve dijital imza sertifikasyonlarının kullanımının artırılması ve yasal zemine kavuşturulması gibi gelişmeler akıllı sözleşmelerin şekil şartlarını sağlaması için çözüm teşkil edebilir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More