ÖZET

Yargılamaların uzun ve masraflı sürmesi, uyuşmazlığın taraflarını alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden olan arabuluculuğa yönlendirmekte, arabuluculuk süreci neticesinde taraflarca anlaşmaya varılması hâlinde uyuşmazlığın dava sürecine gitmeden kesin olarak çözümlenmesi, anlaşma hükümlerini ihtiva eden arabuluculuk tutanağına çeşitli şartlar dahilinde ilam niteliği tanınarak infazının kolaylaştırılması gibi nedenler uyuşmazlıkların arabulucu eli ile çözüme erdirilmesi yönündeki eğilimi arttırmaktadır. İş mahkemelerinin iş yükünün azaltılması, işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıkların barışçıl yöntemlerle çözülmesi gayesiyle iş akdinden kaynaklanan işçilik alacakları ve işe iade talepli uyuşmazlıklar, dava şartı zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmış, buna karşılık işçinin işveren karşısındaki güçsüz konumunun yarattığı sonuçlar ile arabulucunun süreci sevk ve idaresinde karşılaşılan çeşitli durumlar nedeniyle arabuluculuk tutanağının iptali gündeme gelebilmekte, bu suretle uyuşmazlığın kesin olarak çözümlenmesi amacıyla başvurulan arabuluculuk süreci, yeni uyuşmazlıklara mahâl verebilmektedir. Bu çalışmada arabuluculuk süreci ve anlaşma tutanaklarının niteliğine değinilecek, akabinde arabuluculuk tutanağının iptali sebepleriyle ibraname hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi üzerinde durulacaktır.

Anahtar Kelimeler: İş Uyuşmazlığı, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk, Zorunlu Arabuluculuk, Arabuluculuk Tutanağı, İrade Sakatlığı, Bilgilendirme Yükümlülüğü.

GİRİŞ

Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden olan arabuluculuk müessesesi, artan nüfusun ve bireyler arasındaki etkileşimin etkisiyle iş yükü giderek artan yargı mercilerinin iş yükünü azaltmak, ötesinde uyuşmazlıkların barışçıl yöntemlerle çözümünü desteklemek amacıyla mevzuatımıza alınmış, gelişen süreç içerisinde yapılan düzenlemelerle dava şartı arabuluculuğun kapsamı genişletilerek uyuşmazlıkların arabulucu eli ile çözülmesi devlet eliyle teşvik edilmiştir. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nda 2018 yılında yapılan değişiklikler neticesinde kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda arabulucuya başvuru, dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmış, geçtiğimiz aylarda 7445 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun üçüncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen hükümle birlikte anılan kalemlerle ilgili itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davaları da kapsama alınarak uygulamadaki tereddütler giderilmiştir. Öte yandan günümüzde meydana gelen ekonomik ve teknolojik gelişmeler nedeniyle iş gücüne olan ihtiyacın azalmasının bir sonucu olarak işverenler, toplu işten çıkarma süreçlerine yönelmekte, işveren açısından aleyhe yönelebilecek dava riskinin en aza indirilmesi, işçi açısından ise alacaklara masrafsız ve kısa sürede ulaşılabilmesi ile birlikte, karşılıklı menfaat dengesi çerçevesinde arabuluculuğun işçi–işveren ilişkisindeki yeri ve önemi gün geçtikçe artmaktadır.

Arabuluculuk anlaşma tutanakları, özü itibarıyla bir sözleşme niteliğinde olduğundan işverenin işçi karşısındaki güçlü konumunu kullanmak suretiyle işçinin iradesinin sürece tam anlamıyla yansıyamaması, öte yandan arabuluculuk sürecinde yaşanılabilecek tarafsızlığa zeval getirecek durumlar arabuluculuk anlaşma belgelerinin iptali sürecini gündeme getirebilmektedir.

1. ARABULUCULUK SÜRECİ VE ANLAŞMA BELGESİ

Doktrinde arabuluculuğun kabul görmüş tek bir tanımı bulunmamakla birlikte geniş anlamda arabuluculuğu; uzman ve tarafsız üçüncü bir kişinin gözetiminde, hukuki uyuşmazlıklara çözüm bulabilme arayışına dair bir süreç olarak tanımlamak mümkündür1 İhtilaf yaşayan tarafların kendi tayin ettikleri bir arabulucu eliyle talepleri doğrultusunda imkân ve ihtiyaçlarını tartışarak anlaşma zeminini aradığı arabuluculuk süreci neticesinde tarafların anlaşması hâlinde arabulucu ve tarafların imzası ile birlikte düzenlenen anlaşma belgesi neticesinde uyuşmazlık çözüme kavuşturulmakta, öyle ki arabuluculukta anlaşılan hususlar hakkında dava açılamayacağından uyuşmazlık, tarafların iradeleriyle kesin olarak çözümlenmektedir.

Mevzuatın öngördüğü uyuşmazlık tipleri yönünden dava şartı olarak sayılan arabuluculuk süreci yerine getirilmeden davanın esasının incelenememesi, arabuluculuk sürecinin ilk toplantısına katılmayan tarafın lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilememesi şeklinde vücut bulan vasıtalarla tarafların adeta devlet eliyle etkin bir arabuluculuk süreci yürütmeye yönlendirilmeleri, her ne kadar tarafların iradesinin esas alındığı arabuluculuğun sistemine ters düşmekte ise de yasa koyucunun bu yöndeki tercihi esasında taraflara dava öncesi anlaşma zemini sağlamakta, tarafların yine iradi tercihlerine bağlı şekilde yürüttükleri süreç neticesinde uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesine katkı sağlayarak usul ekonomisine hizmet etmektedir.

İhtiyari yahut dava şartı olarak öngörülen arabuluculuğa ilişkin bir ayrıma tabi tutulmadan arabuluculuk süreci neticesinde tarafların mutabakatı ile düzenlenecek, taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzalayacağı anlaşma belgesine ise 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun ("HUAK") 18. maddesinin 4. fıkrası uyarınca ilam niteliği tanınmış, bu yolla varılan mutabakatın icrayı kabil olduğu gibi, anılan fıkranın devamı hükmünde arabuluculuk neticesinde varılan anlaşmanın uyuşmazlığı kesin olarak sona erdirdiği belirtilmiştir.

2. ARABULUCULUK ANLAŞMA BELGESİNİN İPTAL SEBEPLERİ

Arabuluculuk neticesinde düzenlenen "Arabuluculuk Anlaşma Belgesi", niteliği itibarıyla bir sözleşme olup geçerliliğinin arabuluculuğun esasından kaynaklanan şekli yahut maddi hususların yerine getirilip getirilmemesinin yanı sıra, uyuşmazlığın taraflarının iradesinde bir bozukluk ya da aşırı yararlanma hâlleriyle birlikte değerlendirilmesi gerekecektir.

ş uyuşmazlıkları özelinde işveren ile işçi arasındaki güç dengesi nazara alındığında uygulamada işçinin, taleplerini ifade etme ve müzakere etme kapasitesinin tam olarak sürece yansımaması nedeniyle irade fesadı yahut gabin (aşırı yararlanma) hükümleri çerçevesinde arabuluculuk tutanağının taraflardan kaynaklı sebeplerle yahut arabulucunun açılış konuşmasını yapmaması, taraflar arasındaki güç dengesini gözetmemesi, tarafsızlığına gölge düşürecek hususlarda aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmemesi gibi arabulucudan kaynaklanan sebeplerle arabuluculuk anlaşma belgeleri, yargı yoluna başvurularak iptal edilebilmektedir. Bu suretle taraflarca esasında uyuşmazlığı kısa sürede kesin olarak çözümleme gayesiyle başvurulan arabuluculuk süreci, yeni uyuşmazlıkları ortaya çıkarabilmektedir.

a. Arabulucudan Kaynaklanan İptal Sebepleri

Arabulucunun, arabuluculuk faaliyeti sırasındaki tutum ve davranışları nedeniyle kanundan veya arabuluculuk sözleşmesinden doğan bazı yükümlülükleri söz konusudur. Bu yükümlülükler, taraflar arasındaki görüşmeleri yönetme ve idare etme, dürüst ve tarafsız olma, bilgilendirme ve aydınlatma, sır saklama gibi yükümlülüklerdir.2

Arabulucunun kanundan yahut sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle doğabilecek cezai, idari ve hukuki sorumluluğu ayrı bir araştırmanın konusuna girmekle birlikte, arabulucunun sürecin yönetilmesi ve idare edilmesi esnasında tarafsızlığına gölge düşürebilecek hâller, arabuluculuk tutanağının iptal edilmesi sonucunu doğurabilecektir.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun m. 9/2 hükmüne göre, "Arabulucu olarak görevlendirilen kimse, tarafsızlığında şüphe edilmesini gerektirecek önemli hâl ve şartların varlığı hâlinde, bu hususta tarafları bilgilendirmekle yükümlüdür". Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan Arabulucular Etik Kuralları'nın 4. maddesinde ise arabulucu ile taraflar arasında herhangi bir menfaat ilişkisi veya çatışmasının bulunmaması gerektiği belirtilmiştir. Bu kapsamda arabulucu kendisi tarafından makul koşullarda bilinebilecek ve tarafsızlığı hakkında şüphe uyandırabilecek doğmuş veya doğabilecek menfaat ilişkisi veya çatışmasının varlığı hâlinde mümkün olan en kısa süre içinde tarafları bilgilendirmelidir.

Arabulucunun tarafsızlığına gölge düşürecek hâllere ilişkin olarak arabuluculuk toplantısının öncesinde tarafların açıkça bilgilendirilmemesi neticesinde arabuluculuk tutanağının iptaline karar verilebilecektir. Öyle ki Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi, önüne gelen uyuşmazlıkta arabulucunun davalı şirketin yönetim kurulu üyesinin eşi olmasına karşılık görüşmeler öncesinde davacının bu hususta bilgilendirilmemesini ilgili mevzuat çerçevesinde arabulucunun tarafsızlığından şüphe duyulmasını gerektiren önemli hâl ve şartların oluştuğu sonucuna varmış ve arabuluculuk anlaşma belgesinin iptaline yönelik ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunu kesin olarak reddetmiştir.3 Bu bağlamda arabulucunun taraflardan biriyle olan akrabalık yahut vekalet ilişkisi gibi nedenlerin varlığı hâlinde taraflar öncelikle bu konuda bilgilendirilmeli, alınacak yazılı onayları dahilinde sürece devam edilmelidir.

Öte yandan arabulucunun süreci sevk ve idaresinde taraflara uygun anlaşma zemininin sağlanması, bu kapsamda tarafların bilgilendirilmesi ve onaylarının alınması hariç tutulmak üzere, mekân seçiminde tarafsızlığa kuşku düşürecek yerlerden imtina edilmesi, tekliflerin sağlıklı şekilde değerlendirilerek iradenin sıhhatli şekilde beyan edilmesi için taraflara uygun sürenin verilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda işverenliğin bulunduğu ofis, plaza, merkez gibi yerlerde işçinin bilgilendirilmesi ve onayı alınmaksızın yürütülecek arabuluculuk faaliyetinin tutanağı geçersiz hâle getirmeyeceği yargı uygulamasında4 kabul edilse dahi, uygulamada özellikle toplu işçi çıkartılması süreçlerinde görüldüğü üzere esasında teklifin değerlendirilmesi için işçiye yeterli düşünsel alan ve sürenin sağlanmaması arabuluculuk tutanağının iptali sonucunu doğurabilmektedir5

b. Taraflardan Kaynaklanan İptal Sebepleri

Tarafların tasarrufunda, arabulucunun yönetim ve gözetiminde gerçekleşen arabuluculuk sürecinde iradilik ilkesi başat unsurdur, nitekim bu noktada arabulucunun görevi kontrol tarafların elinde kalacak şekilde, taraflara doğru, yasal ve çıkarlarını koruyan bakış açılarını göstermek ve iki taraf için de adilane bir çözüme ulaşılmasını sağlamaktır.

Arabulucu uyuşmazlık çözümlenmesi sürecinde eğer taraflar herhangi bir çözüm üretemez ise ancak o zaman taraflara bir çözüm önerebilmektedir bu durumda da arabulucunun söyledikleri öneriden ileriye gitmemektedir.6

Görüldüğü üzere, süreçte hakem olarak seçilen arabulucu dahi tarafların yönlendirilmesi hususunda sınırlandırılmış iken işverenin işçiye nazaran daha fazla kaynak ve hukuki destekle donanmış olması, bu bağlamda işçinin iradesinin sürece yansımasının önüne geçebilecek, dolayısıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'ndaki ("Borçlar Kanunu") genel hükümler çerçevesinde arabuluculuk tutanağına ilişkin iptal edilebilirlik yaptırımı gündeme gelebilecektir.

Yüksek Mahkeme, işverenin esasında iş güvencesi hükümlerini bertaraf etmek yahut kıdem tazminatı yükünün artmasının önüne geçmek iradesiyle gerçekte bir fesih işlemi olmadığı hâlde arabuluculukta anlaşarak işçiye kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti ödemesi yapması şeklinde vücut bulan muvazaa neticesinde arabuluculuk tutanağının iptaline karar vermiş, öte yandan yapılan bu ödemelerin ise avans niteliğinde olduğunu belirtmiştir.7 Muvazaa örneğinin yanı sıra işverenin anlaşmama hâlinde işten çıkış kodunu kuruma gerçeğe aykırı bildireceği yönünde işçi nezdinde korku yaratması yahut anlaşma yapılması hâlinde tutanakta belirtilen miktarı aşan şekilde işçiye ödeme yapacağını vaat etmesi şeklinde vücut bulan aldatma hâli ile birlikte, işverenin işçinin içerisinde bulunduğu zor durumdan kaynaklı acil nakit ihtiyacına dayalı olarak hak edişinden oldukça düşük bir anlaşma bedeliyle arabuluculuk sürecinin neticelendirilmesi hâlinde meydana gelecek edimler arasındaki orantısızlık gibi hâller arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali sonucunu doğurabilecektir.

Sayılan hâllerde anlaşma belgesinin iptali, Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde talep edileceğinden dayanılan hükümlerde belirtilen süreler içerisinde anlaşma belgesinin iptal edilebilirliğinin ileri sürülmesi gerekecektir. Nitekim belirlenen süreler, hak düşürücü nitelikte olduğundan yargılamanın her safhasında yargı mercilerince kendiliğinden nazara alınmaktadır.8 Bu bağlamda muvazaa durumunda anlaşma belgesinin geçersiz olduğu zamanaşımı yahut hak düşürücü süreye tabi olmasa da aldatma veya yanılmaya dayalı hâllerde aldatmanın veya ya nılmanın öğrenilmesinden itibaren bir yıl, korkutma hâlinde ise korkutmanın etkisinin kalktığı andan itibaren işleyecek bir yıl içerisinde, aşırı yararlanma hâlinde ise Türk Borçlar Kanunu m.28'de belirtilen süre sınırlaması ile birlikte tutanak iptali talebinin ileri sürülmesi gerekecektir.

nılmanın öğrenilmesinden itibaren bir yıl, korkutma hâlinde ise korkutmanın etkisinin kalktığı andan itibaren işleyecek bir yıl içerisinde, aşırı yararlanma hâlinde ise Türk Borçlar Kanunu m.28'de belirtilen süre sınırlaması ile birlikte tutanak iptali talebinin ileri sürülmesi gerekecektir.

Arabuluculuk tutanağı ile birlikte talep edilebilecek diğer istemler, her ne kadar dava şartı arabuluculuk kapsamına girse dahi uyuşmazlık hakkında iptale konu da olsa bir arabuluculuk süreci yürütüldüğünden anlaşma sağlanan talepler yönünden arabulucuya başvurulamamaktadır.9 Dolayısıyla, hak düşürücü sürenin taraflar nezdinde yaratabileceği mağduriyetlerin önüne geçilebilmesi bakımından arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali ve terditli olarak ileri sürülecek diğer istemler yönünden doğrudan dava yoluna başvurulmasında fayda vardır.

Tespit davası niteliğindeki arabuluculuk tutanağının iptali davalarında özel bir ispat düzenlemesi öngörülmediğinden genel ispat kuralları uyarınca iddia eden ispatıyla yükümlü olup ispat herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Buna göre, tutanağın iptaline konu vakıa ya da olgunun hukuka uygun her türlü vasıtayla ispatı mümkündür.

3. İBRANAMEYE İLİŞKİN ŞARTLARIN ARABULUCULUK TUTANAĞININ GEÇERLİLİĞİNE ETKİSİ

Arabuluculuk tutanağı ile anlaşılan hususlar noktasında işçi ve işveren arasındaki hukuki ilişki tasfiye edildiğinden arabuluculuk tutanağının özü itibarıyla ibraname niteliği taşıdığı kuşkusuzdur. Güçsüz konumda olan işçiyi koruma güdüsünün bir sonucu olarak Türk Borçlar Kanunu'nun 420. maddesinde ibranameye ilişkin sıkı şekli koşullar öngörülmüş, bu kapsamda işçinin mevcut işini kaybetme yahut çıkış kodunun gerçeğe aykırı bildirilmesi gibi çekincelerden azade bir şekilde iradesini ortaya koyabilmesi saikiyle ibra tarihinin sözleşmenin sona ermesinden en erken bir ay sonra yapılabileceği belirtilmiş, öte yandan sözleşmenin yazılı olması, ibra konusu alacakların türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran eksiksiz ve banka kanalıyla yapılması şart koşulmuştur.

Yargıtay, önceki uygulamalarında arabuluculuk tutanağının ibraname niteliğine ağırlık vererek TBK m.420 hükmünde aranan koşulları sağlamayan arabuluculuk tutanağının iptali gerektiğini belirtmekte iken 9. ve 22. Hukuk Dairelerinin birleşmesi neticesinde bu içtihadından dönmüş, arabulucu önünde yapılan anlaşmada ibraya ilişkin hükümlerin uygulanması hâlinde tarafların arabulucu önünde anlaşmasının imkânsız hâle getireceğini10 belirterek ibranameye ilişkin kuralların arabuluculuk tutanağı bakımından aranmayacağına karar vermiştir.

Sonuç olarak Yargıtay'ın güncel içtihatları çerçevesinde arabuluculuk tutanağının hukuka uyarlılığı değerlendirilirken ibranameye ilişkin hükümler kapsam dışı bırakılmış, bu hâliyle anlaşma belgesinde alacakların türünün ve miktarlarının açıkça belirtilmemesi, ödemenin banka kanalıyla yapılmaması gibi ibranamenin geçerliliğine ilişkin hâllerin arabuluculuk anlaşma belgesinin hukuki sıhhatine etki etmeyeceği kabul edilmiştir.

SONUÇ

Yasal düzenlemelerle dava şartı zorunlu arabuluculuğun kapsamının arttırılması, öte yandan günümüzde yaşanan ekonomik ve teknolojik sebeplerle iş gücüne duyulan ihtiyacın giderek azalması neticesinde arabuluculuğun işçi – işveren ilişkileri nezdindeki uygulanabilirliği ve önemi artmaktadır. Nitekim arabuluculuk süreci işveren yönünden aleyhe ikame edilebilecek dava riskini azalttığı gibi, işçi açısından da alacaklarına kısa sürede ve masrafsız erişmesine vesile olmaktadır. Madalyonun diğer ucunda yargı mercilerinin iş yükünün hafiflemesine ve uyuşmazlıkların mahkeme dışı yollarla çözülmesi sayesinde toplumsal barışa hizmet eden arabuluculuk sürecinden kaynaklanan verimliliğin ve işlevselliğin arttırılabilmesi yönünden tarafların iradelerinin tam olarak yansıtılabileceği ortam, zaman ve koşulda bir anlaşma zemininin sağlanması gerekmekte, aksi durumlarda arabuluculuk anlaşma belgelerinin iptali yargısal süreçlere konu edilerek esasında uyuşmazlıkların etkin ve kısa sürede çözümü için başvurulan arabuluculuk süreçleri, yeni uyuşmazlıkların doğmasına yol açabilmektedir

Footnotes

1. M. Serdar ÖZBEK, Alternatif Uyuşmazlık Çözümü, Yetkin Yayınları, 2016, s. 591.

2. Mahmut Ekrem KIRIŞ, "Dava Şartı Olarak Arabuluculuk ve Arabuluculuk Faaliyetinin Kötüye Kullanılması", İstanbul Aydın Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2022, s.123

3. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi'nin 11.06.2019 tarih ve E. 2019/2990, K. 2020/1173 sayılı kararı, aynı yönde bknz. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 11.06.2019 tarih ve E.2019/3694, K.2019/13040 sayılı kararı

4. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 18.01.2023 tarih E. 2022/15997, K. 2023/874 sayılı kararı

5. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 41. Hukuk Dairesi'nin 09.02.2023 tarih ve E. 2022/2346, K. 2023/107 sayılı kararı

6. Yakup ŞAHİN, Uyuşmazlıkların Çözümünde Üçüncü Taraf Rolü Olarak Arabuluculuk, Güvenlik Çalışmaları Dergisi, C. 23, S. 2, 2021, s. 237

7. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 07.02.2022 tarih ve E. 2021/12911 K. 2022/1387 sayılı kararı

8. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 07.12.2021 tarih ve E. 2021/5860 K. 2021/16271 sayılı kararı

9. Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı, "Arabuluculuk Daire Başkanlığı'nın 05.03.2021 Tarihli Görüşü", Erişim Tarihi: 10.11.2023; https://adb.adalet.gov.tr/Resimler/SayfaDokuman/5320211648292.pdf

10. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 07.02.2022 tarih ve E. 2022/436 K. 2022/1380 sayılı kararı

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.