ÖZET

Limited şirketlerde, şirketin devamı ve salahiyetinin sağlanabilmesi açısından kanun koyucu kimi tedbirler almayı uygun görmüştür. Özellikle şirket içerisinde yetkili olan ortak ve müdürlerin şirkete bağlılık yükümlülüğü içerisinde olduğunu ve şirket ile rekabet eden tasarruflarda bulunamayacaklarını önemle vurgulamıştır. Zira, şirketin kuruluş amacına aykırı hareket edilmesi, şirketin çıkarlarının korunmaması ve şirket yönetimini elinde bulunduran kişilerce şirket aleyhine rekabet edilmesi ortaklığın çok ciddi zarar etmesine ve hatta sona ermesine sebep olabilecektir. Yine de kanunla getirilmiş olan yasakların gerekli onay ve izinlerin alınması koşuluyla kaldırılabileceği veya sınırlandırılabileceği yönünde bir serbesti tanınmıştır.

Çalışmamızda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ("TTK")'nun 613 ve 626. maddelerinde, limited şirket ortakları ve müdürleri açısından öngörülen sorumluluklar üzerinde durularak ikili bir karşılaştırma yapılacaktır. Kanun koyucunun amacı ve Ticaret Hukukunun kendine has yapısının sentezlenmesi sonucunda düzenlenmiş olan yükümlülükler irdelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Limited Şirket Ortaklıkları, Limited Şirket Ortaklarının Hak ve Yükümlülükleri, Limited Şirket Müdürlerinin Hak ve Yükümlülükleri, Rekabet Yasağı, Bağlılık Yükümlülüğü, Ticari Sırların Korunması

GİRİŞ

Limited şirketler, nispeten daha az sermaye ile kurulabilmeleri, yapı olarak daha basit ve yönetilebilir olmaları ve kuruluş işlemlerinin anonim şirketlere göre daha kolay olması sebebi ile ülkemizde en çok tercih edilen ortaklık türüdür. Bu sebeple, ülke ekonomisi ve toplum refahı için bu şirketlerin türlü hukuksuz işlemlere karşı korunması ve bu konuda önlemler alınması gereği hasıl olmuştur. Limited şirket ortaklarına ve müdürlerine getiren yükümlülük ve sorumluklar ile şirket aleyhinde işlemlerde bulunmaları engellenmeye çalışılmıştır.

Limited şirket, ortakların belli bir amaç doğrultusunda bir araya gelerek aynı amaç uğrunda hareket etmek için uzlaşmaları neticesinde kurulur. Bütün ortakların söz konusu amacı benimsemesi ve bu yönde birbirleri ile koordineli şekilde çalışmaları, şirketin ticari açıdan başarılı olması için son derece önemlidir. Ülke ekonomisinin gelişmesi ve gerekli atılımların yapılabilmesi adına kanun koyucu şirketlerin menfaatlerini her daim ön planda tutmakta ve hatta kimi zaman şirketi, ortakların veya müdürlerinin tasarruflarından dahi korumayı amaçlamaktadır. Bu sebeple, bağlılık yükümü ve rekabet yasağına ilişkin kanun hükümleri düzenlenmiş olmakla birlikte, söz konusu yükümlerin ortaklar ve müdürler açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.

1. ORTAKLARIN BAĞLILIK YÜKÜMLÜLÜĞÜ VE REKABET YASAĞI

1.1. Ortakların Bağlılık Yükümlülüğü

Birinci bölümde bahsedilen önlemler, TTK'nın 613. maddesi hükmünde düzenlenmektedir. Söz konusu kanun maddesinin ilk fıkrasında, "Ortakların şirket sırlarını korumakla yükümlü olduğu ve bu yükümlülüğün şirket sözleşmesi veya genel kurul kararı ile kaldırılamayacağı" hükme bağlanmıştır. Madde metninden anlaşıldığı üzere, söz konusu hüküm, emredici niteliktedir ve madde metninde "şirket sırrı" kavramının herhangi bir tanımı yapılmamıştır. Şirketlerin sırlarının sürekli değişmesi ve farklı iş kollarına göre "sır" kavramının değişkenlik arz etmesi herhangi bir tanım yapılmamasının sebebi olarak kabul edilebilir. Bu doğrultuda, şirket sırrı kavramının her somut olay için ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulması, uzman ve teknik kişilerce yapılacak değerlendirme sonucunda yorum yoluyla belirlenmesi gerektiği bariz şekilde ortadadır.

Bunun yanı sıra, hükmün emredici özelliği söz konusu ticari sır saklama yükümlülüğünün kaldırılamayacağına yöneliktir ve bu bağlamda bağımlılık yükümlülüğü ortaklar açısından sınırlandırılabilir. Kanun koyucunun ortaklara bu serbestiyi tanımasının sebebi, karşılıklı güven ilişkisi içerisinde bir araya gelen ortakların kendi iç anlaşmaları doğrultusunda şirket yönetimini sürdürmelerine olanak verilmesinin gerekliliğidir. Kaldı ki, ortakların bağlılık yükümlülükleri hepsi açısından eşit derecede önemli olmayıp değişkenlik gösterebilir. Zira birebir şirket işleri ile ilgilenen, şirket ile ilişkisi güçlü bir ortak ile uzakta yaşayan ve ancak zorunlu hallerde şirket işleri ile ilgilenen bir ortağın aynı bağlılık yükümlülüğüne tabi tutulması rasyonel olmayacaktır.

1.2. Ortakların Rekabet Yasağı

TTK'nın 613/f.2 hükmü ile "Ortakların şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek nitelikte davranışlarda bulunamayacakları" önemle belirtilmektedir. Kanun koyucu madde hükmünü son derece geniş bir ifade ile oluşturmuş ve bu şekilde söz konusu yasağın en ufak bir zarar tehlikesi bulunması durumunda dahi geçerli olacağını belirtmiştir. Her ne kadar kanun hükmünde, "Özellikle, kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamazlar" denilmişse de bu hususlar örnek olarak sayılmıştır ve yasak bunlarla sınırlandırılmamıştır. Bunlara ek olarak şirketin büyümesine engel olan, karlılığını azaltan, imajını bozan, güvenilirliğini zedeleyen, kısacası zarar ihtimali içeren her davranış bu madde hükmüne girmektedir.

TTK'nın 613. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ifadelerden, ortakların kanun gereği rekabet yasağına tabi oldukları çıkartılmamalıdır. Zira limited şirketler sermaye şirketleri olmakla birlikte, ortaklar sınırlı sorumluluk ilkesine tabidir ve ortaklık hakları sermayeye bağlanmıştır. Bu halde, ortakların limited şirkete olan bağlılık yükümlülüklerinin sınırını "rekabet yasağı" kavramı oluşturmaktadır. Şirket sözleşmesinde açık ve somut bir şekilde "ortakların rekabet yasağına tabi olduklarına" ilişkin bir ifade yer almadığı sürece, ortaklar rekabet yasağına tabi değildir. Bağlılık yükümünden yola çıkarak, her ortağın kanun gereği rekabet yasağına tabi olduğu şeklinde bir yorum yapmak son derece yanlış olacaktır.

1.3. Ortakların Onayı

Kanun'un son fıkrasında, limited şirket'in tüm ortakları yazılı onay verdiği taktirde, ortakların bağlılık yükümü ve rekabet yasağına aykırı faaliyetlerde bulunabilecekleri belirtilmiştir. Oysa ilk fıkrada, ortakların şirket sırlarını koruma yükümlülüklerinin, şirket sözleşmesi veya genel kurul kararı ile ortadan kaldırılamayacağı belirtilmiş idi. Bu noktada bir çelişki var gibi görünmekte olup, ticari sırrın bağlılık yükümlülüğünü aşan bir konu olduğunu ve bağlılık yükümlülüğünün kaldırılmasının ticari sırları koruma zorunluluğunu ortadan kaldırmadığı iddiasıyla çelişki giderilebilir.

Öte yandan, ortakların rekabet yasağına tabi olmalarının ancak şirket sözleşmesinde açık hüküm bulunduğu taktirde mümkün olduğu 2. fıkrada açıkça belirtilmektedir. Aynı maddenin 4. fıkrasında ise, ortakların yazılı onayı bulunduğu taktirde rekabet yasağına aykırı fiillere izin verilebileceği belirtilmiş ve bu konunun da ortakların iradesi ile değiştirilebileceği öngörülmüştür.

2. MÜDÜRLERİN ÖZEN VE BAĞLILIK YÜKÜMLÜLÜĞÜ, REKABET YASAĞI

TTK'nın 613. maddesinin 3. fıkrasında, limited şirket müdürlerinin şirket aleyhinde

rekabet etmeme yükümlülüklerinin 626. madde uyarınca değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Müdürlerin yönetimle mükellef olmaları sebebiyle, ortaklardan farklı bir düzenleme getirilmesi gereği hasıl olmuştur. Söz konusu hükümde ortaklardan farklı olarak özen yükümlülüğü de öngörülmüş olup, ilgili hükmün yorumlanması hususunda çok da kesin olmayan noktalar bulunmaktadır.

2.1. Müdürlerin Özen Yükümlülüğü

Kanun'un 626/f.1 hükmünde, müdürlerin ve yönetimle görevli diğer kişilerin görevlerini özenle yerine getirme ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetme borcu altında olduğu düzenlenmiştir. Kanun müdürlerin bağlılık yükümlülüğü konusunda ikili bir ayrıma gitmiş, "özen yükümlülüğü" ile "şirket menfaatlerinin gözetilmesi" kavramlarını kullanmıştır. Kanun metninde geçen özen yükümlülüğü, iş ve tasarrufların ciddi bir dikkat, araştırma ve gözlem sonucunda yapılması ile karar alırken sorumlu davranılması şeklinde açıklanabilir. Öte yandan, şirket menfaatlerinin gözetilmesi ise, şirket çıkarlarının kişilerin ya da başka şirketlerin menfaatlerine feda edilmemesi, müdürü bulundukları şirkete herhangi bir sebeple zarar verilmesini engellemek görevine işaret etmektedir.

Yukarıda bahsedildiği üzere, kendilerine özenli davranma ve şirket çıkarlarını gözetme yükümlülüğü yüklenmiş olan müdürlerin bu husustaki sorumlulukları mutlaka belirlenmelidir. Şirket menfaatlerinin korunması borcunda sınır, kanun maddesinin içinde belirtilmiş ve şirketin menfaatlerinin Medeni Kanun m.2'de düzenlenen "dürüstlük kuralı" çerçevesinde korunması gerektiği belirtilmiştir. Dolayısıyla, kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı yollarla şirkete menfaat sağlanması durumunda bu hüküm ileri sürülerek savunma yapılması ihtimali de ortadan kaldırılmıştır. Zira gerek doktrinde gerekse Yargıtay kararlarında hukuk düzeninin dürüstlük kuralına aykırı bir işlemi korumayacağı hususunda tam bir fikir birliği bulunmaktadır. Şirket menfaatlerinde belirlenen sınır, özen yükümlülüğünden daha belirgin olsa da kimi zaman gri alanların ortaya çıkabileceği unutulmamalı ve bu durumda her olayın kendi içerisinde yorumlanarak çözüme kavuşturulması gerektiği kabul edilmelidir.

Müdürlerin özen yükümlülüğü ise sınırları daha belirsiz bir sorumluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Elbette 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve TTK çerçevesinde ticari işle meşgul olan kimselerin basiretli ve dikkatli davranmak zorunda oldukları konusunda bir şüphe yoktur. Ancak, limited şirket müdürü tarafından gerekli özen gösterildiği halde öngörülemez sebeplerden dolayı zararın ortaya çıkması durumunda ya da insani hata olarak değerlendirilebilecek sebeplerle meydana gelen zararlarda özen yükümünün yerine getirilmediğini iddia etmek hakkaniyete aykırı olabilecektir. Bu anlamda, Yargıtay kararları ve doktrin görüşleri ışığında değerlendirme yapılması ve her somut olayın kendi içerisinde değerlendirilmesi kaçınılmaz bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.

2.2. Müdürlerin Rekabet Yasağı

TTK'nın 626/f.2 hükmünde, "Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş ya da diğer tüm ortaklar yazılı şekilde izin vermemiş ise, müdürlerin şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamayacağı" belirtilmiştir. İlgili hüküm uyarınca, rekabet yasağı emredici nitelikte olmamakla birlikte, kanuni bir yasak olarak belirlenmiş ancak aksinin öngörülebileceği de ifade edilmiştir.

SONUÇ

Sonuç olarak, TTK'nın limited şirket ortakları ve müdürleri için farklı kıstaslar getirerek bağlılık yükümlülüğü ile şirket aleyhinde tasarrufta bulunma yasağı getirdiğini söylemek mümkündür. Yukarıda bahsedildiği üzere, müdürlerin haiz olduğu yetki ve sorumluluklar neticesinde daha kapsamlı bir düzenlemeye gidildiği, özen borcu altında bulundukları önemle vurgulanmıştır. Her ne kadar şirketin ticari hayatına devam edebilmesi için söz konusu yükümlülük ve yasaklar düzenlenmiş ise de, karşılıklı güven ilişkisinin sağlam olmadığı ortaklık ve işbirliklerinin kanunla ayakta tutulamayacağı da barizdir. Tam da bu sebeple kanun koyucu ortakların kural olarak rekabet yasağına tabi olmadıklarını ve müdürlerin de rekabet yasağına tabi olmakla birlikte, ortakların onayı halinde aksi düzenleme yapılabileceğini belirtmiş, bu konuda sınırlı bir serbesti sağlamıştır.

Kanun koyucu bir adım daha ileri giderek, ortakların bağlılık yükümlülüklerinin de kalan ortaklardan yazılı onay alınması şartı ile kaldırılabileceğini belirlemiş ve müdürlerin de bağlılık yükümlülüğü kapsamında 613. madde hükmüne tabi olduklarını belirtmiştir. Ticaret hukukunun temelini oluşturan prensiplerden, tacirin basiretli ve kendisinden beklenen şekilde davranma zorunluluğu bu serbestiye zemin hazırlamaktadır. Kanun koyucu, ortakların gerekli değerlendirmeleri yapıp önlemleri aldıktan sonra söz konusu izinleri vereceğini öngörerek kanunen yasak olan hususlarda aksine düzenleme yetkisi tanımaktadır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.