IP Quarterly Newsletter (Turkish)

EA
Esin Attorney Partnership
Contributor
Esin Attorney Partnership, a member firm of Baker & McKenzie International, has long been a leading provider of legal services in the Turkish market. We have a total of nearly 140 staff, including over 90 lawyers, serving some of the largest Turkish and multinational corporations. Our clients benefit from on-the-ground assistance that reflects a deep understanding of the country's legal, regulatory and commercial practices, while also having access to the full-service, international and foreign law advice of the world's leading global law firm. We help our clients capture and optimize opportunities in Turkey's dynamic market, including the key growth areas of mergers and acquisitions, infrastructure development, private equity and real estate. In addition, we are one of the few firms that can offer services in areas such as compliance, tax, employment, and competition law — vital for companies doing business in Turkey.
Hızla gelişen inovasyon ve yaratıcılık dünyasında, fikri mülkiyet hakları çeşitli sektörlerdeki ilerlemelerin korunması ve teşvik edilmesi için mihenk taşları olarak öne çıkmaktadır.
Turkey Intellectual Property
To print this article, all you need is to be registered or login on Mondaq.com.

01 Küresel Fikri Mülkiyet Faaliyeti: WIPO'nun 2023 Raporuna Bakış

Hızla gelişen inovasyon ve yaratıcılık dünyasında, fikri mülkiyet hakları çeşitli sektörlerdeki ilerlemelerin korunması ve teşvik edilmesi için mihenk taşları olarak öne çıkmaktadır. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü ("WIPO"), her yıl yayınlanan ve fikri mülkiyet hakları ile ilgili küresel faaliyetlerin ve gelişmelerin kapsamlı bir analizini sunan 2023 Dünya Fikri Mülkiyet Göstergeleri Raporu'nu ("Rapor") yayınlamıştır.

Rapor patentler, faydalı modeller, markalar, endüstriyel tasarımlar, mikroorganizmalar, bitki çeşitlerinin korunması ve coğrafi işaretleri kapsamaktadır. Rapor, ulusal ve bölgesel fikri mülkiyet ofislerinden, anket verilerinden ve sektör kaynaklarından elde edilen 2022 verilerinin detaylı analizi üzerine inşa edilmiştir. Bu makale, Rapor'da özetlenen temel bulguları ve çıkarımları değerlendirmektedir.

1. Küresel Patent Başvurularında Yeni Rekor

Rapor, 2022 yılında kaydedilen 3,46 milyon başvuru ile küresel patent başvurularında bir önceki yıla göre %1,7'lik bir artış olduğunu ortaya koymaktadır. Bu rakam şimdiye kadar kaydedilen en yüksek patent başvurusu sayısıdır. Küresel patent başvurularında uzun vadede istikrarlı bir artış eğilimi söz konusudur. Patent başvurularının sayısı 1995 yılında 1 milyon iken, 2010 yılında bu sayı iki katına çıkmış ve 2022 yılında 3,5 milyona yükselmiştir. Küresel patent başvuru sayısındaki bu artış, çeşitli sektörlerde yenilik ve teknolojik atılım arayışının güçlü bir göstergesidir.

Çin Fikri Mülkiyet Ofisi, 1,6 milyon başvuru ile tüm küresel patent başvurularının hemen hemen yarısını (%46,8) alan fikri mülkiyet ofisi olmuştur. Onu yaklaşık 600.000 başvuru ile Amerika Birleşik Devletleri Patent ve Marka Ofisi ("USPTO") takip etmiştir. Japonya Fikri Mülkiyet Ofisi, Kore Fikri Mülkiyet Ofisi ve Avrupa Patent Ofisi ("EPO") ile birlikte, anılan be dünya çapındaki tüm patent başvurularının neredeyse %85'ini alan ilk beş fikri mülkiyet ofisini oluşturmaktadır. 2022'de küresel patent başvurularının konusunu oluşturan ilk beş teknoloji bilgisayar teknolojileri, elektrikli makineler, ölçüm, tıbbi teknoloji ve dijital iletişim olmuştur. Kural olarak patent hakkı, başvuru tarihinden itibaren 20 yıl süreyle verilmektedir ve 2022 itibariyle, Rapor kapsamında ele alınan 137 yargı alanında yaklaşık 17,3 milyon patent hakkı tescilli olarak korunmaktadır.

Faydalı model başvuruları da 2022 yılında %2,9 oranında artarak dünya çapında 3 milyon başvuruya ulaşmıştır. Bunların 2,95 milyonu Çin Fikri Mülkiyet Ofisi'ne yapılmıştır.

1460270a.jpg

Türkiye Patent İstatistikleri

2022 yılında Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde ("TÜRKPATENT") 9.119 patent başvurusu yapılmıştır ve TÜRKPATENT, 2022 yılında incelediği tüm patent başvurularının yarısından azı hakkında tescil kararı vermiştir. Türkiye, Patent İşbirliği Anlaşması kapsamında yayınlanan başvurular kapsamında 2022 yılında Çin ile birlikte en fazla kadın buluşçu oranına sahip ülke olmuştur. Türkiye, 2022 yılında yapılan 5.558 başvuru ile faydalı model başvurularında bir önceki yıla kıyasla çift haneli bir büyüme (%23,8) göstererek dünya genelinde dördüncü sırada yer almıştır.

2. Küresel Marka Başvurularında Düşüş

2022 yılında toplam marka başvurusu sayısı bir önceki yıla göre %16 oranında azalmıştır. 2022 yılında dünya genelinde yaklaşık 11,8 milyon marka başvurusu yapılmıştır. Marka başvuru sayısına ek olarak, başvurularda belirtilen toplam sınıf sayısı 2021 yılında 18,2 milyon iken 2022'de 15,5 milyona gerilemiştir. 2009 yılından bu yana devam eden 12 yıllık büyüme eğilimi sona ermiş olsa da, marka başvurularındaki uzun vadeli eğilim halen olumlu görüntüsünü sürdürmektedir.

1460270b.jpg

Patent ve faydalı modellere benzer şekilde, Çin Fikri Mülkiyet Ofisi 2022 yılında en çok marka başvurusu alan ofis olmuştur. Çin Fikri Mülkiyet Ofisi'ni USPTO, Hindistan, Brezilya ve Kore Fikri Mülkiyet Ofisleri takip etmiştir.

Nice sınıflandırma istatistiklerine göre, 2022 yılında dünya genelinde yapılan marka başvuruları kapsamında belirtilen ilk beş sınıf; bilimsel kullanım amaçlı aletleri, kayıt ekipmanlarını, bilgisayarları ve yazılımları kapsayan 09. sınıf; reklamcılık, iş yönetimi, iş idaresi ve büro hizmetlerini kapsayan 35. sınıf; bilimsel ve teknolojik hizmetler, bilgisayar donanım ve yazılımlarının tasarlanması ve geliştirilmesi hizmetlerini içeren 42. sınıf; eğitim, eğlence ve spor faaliyetlerine ilişkin hizmetleri kapsayan 41. sınıf ve ilaç ve besin takviyelerini içeren 05. sınıf olmuştur.

Ticari Markalar Sahnesinde Önemli Bir Aktör Olarak Türkiye

2022 yılında Türkiye, küresel marka başvuru faaliyetlerinde kayda değer bir büyüme göstererekdünya çapında önemli bir aktör olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye, 485.000'den fazla marka başvurusu ile bir önceki yıla göre %11,8'lik bir büyüme göstererek Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi'ni ("EUIPO") geride bırakmış ve dünya çapında dördüncü sıraya yerleşmiştir.

Yerleşik olmayanların başvuruları Türkiye'deki tüm marka başvurularının yaklaşık %8'ini oluştururken, yerleşikler tarafından yapılan marka başvuruları sayısında Türkiye dünya çapında yedinci sıradan dördüncü sıraya yükselmiştir. Türkiye aynı zamanda yerleşikler tarafından yapılan başvurularda milyon başına en yüksek sınıf sayısı oranını kaydetmiştir. 2022'de TÜRKPATENT'e yapılan marka başvuruları kapsamında yer alan ilk üç sektör hizmet, tarım ve ticaret olmuştur.

3. Küresel Endüstriyel Tasarım Başvurularında Düşüş

2022 yılında dünya genelinde tasarım başvuruları %3'lük küçük bir düşüşle 1,1 milyona gerilemiştir. Çin, 798.112 tasarım başvurusuyla fikri mülkiyet ofisleri arasında ilk sırada yer alırken, onu EUIPO ve Türkiye takip etmiştir. Küresel tasarım başvurularının %70,3'ü Asya'dan gelirken, Avrupa ve Kuzey Amerika sırasıyla %22,4 ve %4,4'ünü oluşturmuştur.

Markalarda olduğu gibi, küresel tasarım başvurularında da uzun vadeli pozitif bir eğilim söz konusudur.

1460270c.jpg

Markalar için Nice sınıflandırma sistemindeki 45 sınıfa karşılık, tasarımlar için 32 Locarno sınıfı bulunmaktadır. 2022'deki küresel tasarım başvuru faaliyeti, sırasıyla mobilya ve ev eşyaları, tekstil ve aksesuarlar, alet ve makineler ile elektrik ve aydınlatma olmak üzere dört sektörde yoğunlaşmıştır.

Türkiye'de Keskin Bir Büyüme

Türkiye, 2022 yılında küresel tasarım başvuru faaliyetlerinde önemli bir aktör olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye, 84.111 tasarım başvurusuyla küresel ölçekte üçüncü sıraya yerleşerek bir önceki yıla kıyasla iki sıra ilerlemiştir. Türkiye, tasarım başvurusu faaliyetlerinde %27,6'lık bir artış kaydederek güçlü bir büyüme oranı sergilemiştir. TÜRKPATENT nezdinde yapılan tasarım başvurularında ilk sıralarda yer alan sektörler reklamcılık, mobilya ve ev eşyaları ile tekstil ve aksesuarlar olmuştur.

4. Yayıncılık Endüstrisi: Telif Hakları

Rapor ayrıca 2023 küresel yayıncılık sektörü anketine katılan 30 ülkenin yayıncılık sektörü verilerini de sunmaktadır. Buna ek olarak, 28 ulusal yayıncı kuruluşu ve telif hakkı otoritesi de 2022 verilerini açıklamıştır. Satış gelirleri açısından ilk beş sıradaki ülkeler ABD (26,2 milyar ABD doları), Almanya (9,9 milyar ABD doları), İngiltere (5 milyar ABD doları), İtalya (3,6 milyar ABD doları) ve Fransa (2,9 milyar ABD doları) olmuştur.

Hem ticaret hem de eğitim sektörlerini kapsayan 2022 yılında yayınlanan toplam kitap sayısına ilişkin veriler 20 ülke tarafından sağlanmıştır. Bunlar arasında Türkiye, 2022 yılında toplam 206.674 kitabın yayınlandığını bildirmiştir. Dijital/ses formatındaki yayınların payı toplan yayın içerisinde %12,5'tir. Çocuk kitaplarına ilişkin veriler açısından 2022 yılında 17.238 çocuk kitabı yayınlanan Türkiye, 18.535 çocuk kitabı yayınlanan Fransa'nın hemen ardından ikinci sırada yer almıştır.

5. Bölgesel Dinamikler ve Sektörel Eğilimler

Asya, Çin Fikri Mülkiyet Ofisi'nin dünya çapında en çok patent, faydalı model, marka ve endüstriyel tasarım başvurusu alan ülke olmasıyla küresel fikri mülkiyet faaliyetlerinde öne çıkmaya devam etmektedir. Güney Kore ve Japonya da önemli katkılarda bulunarak Asya'nın konumunu daha da sağlamlaştırmaktadır. Avrupa ve Kuzey Amerika'da, ABD, Almanya ve Fransa, patent ve marka başvurularında önemli rol oynamış ve birlikte küresel fikri mülkiyet faaliyetlerinin önemli bir bölümünü yaratmıştır. Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika, teknolojik gelişmeleri yönlendirmek için işbirliğini ve sınır ötesi ortaklıkları teşvik ederek inovasyon ekosistemine önemli katkılarda bulunmaya devam etmektedir.

Rapor, yapay zeka, blok zinciri ve nesnelerin interneti gibi dijital teknolojilerin dünya çapında fikri mülkiyet başvurularını yönlendirmedeki artan etkisini vurgulamaktadır. Bu eğilim, fikri mülkiyet haklarının, teknoloji odaklı çözümlerin karmaşık zorlukların üstesinden gelinmesinde ve dijital çağda ekonomik büyümenin desteklenmesindeki kritik rolünü ortaya koymaktadır. Biyoteknoloji ve ilaç sektörleri de araştırma ve geliştirmeye yönelik devam eden yatırımları yansıtan güçlü patent faaliyetlerine tanıklık etmeye devam etmiştir.

6. Sonuç

WIPO, fikri mülkiyet haklarına ilişkin güçlü yasal koruma ve etkili uygulama mekanizmaları yoluyla inovasyon için elverişli bir ortamın teşvik edilmesinin öneminin altını çizmektedir. Bu bağlamda Rapor, gelişen fikri mülkiyet ortamına ilişkin değerli bilgiler sunmaktadır. Dijital çağın karmaşıklığı içinde yol alırken ve gelişmekte olan teknolojileri kucaklarken, küresel ölçekte ekonomik refah, sosyal ilerleme ve sürdürülebilir kalkınma için bir katalizör olarak fikri mülkiyet haklarından yararlanmak önem arz etmektedir.

Bir fikri mülkiyet hakkının resmi kurumlar nezdinde başvurusuna ilişkin karar alımı sırasında, kapsamlı bir risk değerlendirmesi yapılması tavsiye edilmektedir. Örneğin, Türkiye yayıma itirazda dünya genelinde dördüncü sırada, TÜRKPATENT kararlarına itirazda ise dünya genelinde üçüncü sırada yer almaktadır. Ülkemizde yürürlükte olan mevzuat kapsamında fikri mülkiyet haklarının, önceki hak sahipleri tarafından açılan ihlal davalarında savunma olarak ileri sürülemediğinin bilincinde olarak, bir fikri mülkiyet hakkının tescili için başvurmadan önce kapsamlı bir tescil ve kullanım risk değerlendirmesi yapılması tavsiye edilmektedir

02 Yapay Zeka ve Deepfakes Alanındaki Mevzuatlara İlişkin Son Küresel Gelişmeler

1. Giriş

Deepfake, multimedya eserlerini manipülasyon yoluyla değiştirmek veya yenilerini yaratmak için derin öğrenme tekniklerini kullanan yapay zekaya ("YZ") dayalı bir teknoloji olarak tanımlanabilir1. Deepfake'in eğitim ve eğlence gibi çeşitli sektörlerde çok sayıda uygulama alanı bulunmaktadır2. Son yıllarda, kullanımındaki artış, farklı yasalara ve bu yasaların uygulanmasına ilişkin engel teşkil etmiştir.. Örneğin, film yapımında aktörlerin gençleştirilmesi veya önceki performanslarının simüle edilmesi için yapay zekanın kullanılması yaygın bir fenomen haline gelmiş ve bu da kişinin dijital benzerliğinin korunmasına ilişkin endişelere yol açmıştır3. Geçen yılki Hollywood grevleri4 YZ, fikri mülkiyet hakları ("FMH"), kişisel haklar ve mahremiyetin kesişme noktasındaki zorlayıcı sorunlara ışık tutmuştur. Deepfake'ler, özellikle mahrem görüntü ve videolarla ilgili olarak kamuoyunda da tartışma konusu olmuştur. Bu durum, YZ'nin etiğe ilişkin sonuçlarına dair daha geniş bir tartışma başlatmıştır.

Yapay zeka, gelişmiş sağlık hizmetleri, daha temiz ve daha güvenli ulaşım, daha verimli üretim ve daha uygun fiyatlı ve sürdürülebilir enerji dahil olmak üzere birçok potansiyel uygulama alanına sahiptir. Bununla birlikte, farklı sektörlerde YZ kullanımındaki katlanarak artış, karmaşık etik hususları da beraberinde getirmekte, geleneksel yasal ilkelere meydan okumakta ve dünya çapındaki politika yapıcıları yasal statükoyu yeniden değerlendirmeye sevk etmektedir. Bu çerçevede, bu makalede genel olarak YZ ve özel olarak da çeşitli yargı alanlarında deepfakes konusundaki son gelişmeler ele alınmaktadır.

2. Deepfakes, Telif Hakları ve Kişisel Haklar

Prensip olarak telif hakları, yazarlarının özelliklerini/ karakteristiklerini taşıyan orijinal eserleri korur. Bir yandan, deepfake'ler orijinal eserlerin izinsiz olarak değiştirilmesini, çoğaltılmasını ve çevrimiçi olarak paylaşılmasını kolaylaştırarak telif haklarının uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Öte yandan, derin öğrenme algoritmalarını eğitmek için telif hakkıyla korunan eserlerin izinsiz olarak toplu halde kullanılması, yapay zeka sistemlerinin yaratıcıları ile hak sahipleri arasında anlaşmazlıklara yol açmaktadır.

YZ, telif hakkı ile korunan mevcut eserlerden yeni eserler yaratmak için de kullanılabilir ve tipik telif hakkı ihlalinin sınırlarını bulanıklaştırır. Ünlü müzisyenlerin tarzını taklit eden YZ tarafından üretilen müzik, karmaşık anlaşmazlıklara yol açma potansiyelini vurgulamaktadır. Örneğin, ABD'de adil kullanım doktrini5 deepfake yaratımların telif hakkı yasası perspektifinden yasallığının belirlenmesinde dikkate alınmaktadır. Gerçekten de, deepfake'ler, parodilere benzer şekilde, dönüştürücü kullanım kavramı altında potansiyel olarak korunmaya hak kazanabilir. Bununla birlikte, adil kullanımın geniş olarak uygulanması, kötü niyetli amaçlarla oluşturulan deepfake'lerle ilgili sorunları da gündeme getirmekte ve telif hakkının korunması ile ifade özgürlüğü arasında bir denge bulunmasu ihtiyacını vurgulamaktadır.

Deepfake, kişinin sesi ve kişisel özellikleri de dahil olmak üzere kişisel haklar ve mahremiyete yönelik benzeri görülmemiş tehditler teşkil etmektedir. Bireylerin görüntülerini ve videolarını manipüle etmek ve yaymak için yapay zekanın yetkisiz kullanımı, mevcut yasal korumaları ve yargı yetkisi sınırlarını zorlamaktadır. Kişisel kimliklerin izinsiz manipülasyonuna karşı yeterli güvenceler sağlamak için kapsamlı yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır. Deepfake'ler ayrıca yanlış anlatılar ve yanlış ve yanıltıcı temsiller üreterek önemli iftira riskleri yaratmaktadır.

3. Yasal Zorlukların Ele Alınması

Deepfake'ler küresel olarak hukuk sistemlerini zorlamakta, bazı yargı merciileri bu sorunları ele almak için özel mevzuat hazırlamaktadır. ABD'de Başkan Biden'ın Yapay Zeka Başkanlık Emri6, Avrupa Birliği'nde ("AB") Yapay Zeka Yasası7 ve Birleşik Krallık'ta Çevrimiçi Güvenlik Yasası8, yapay zekanın yarattığı zorlukların ve düzenleyici önlemler yoluyla olumsuz etkileri azaltma ihtiyacının giderek daha fazla kabul gördüğünü yansıtmaktadır.

3.1 ABD: Başkan Biden'ın Yapay Zekanın Güvenli, Emniyetli ve Güvenilir Bir Şekilde Geliştirilmesi ve Kullanılmasına İlişkin Başkanlık Emri

Başkanlık Emri, YZ geliştirme, dağıtım ve düzenlemenin çeşitli yönlerini ele almaktadır. Başkanlık Emri, gizlilik, güvenlik ve etik de dahil olmak üzere YZ ile ilgili çok çeşitli konuları kapsarken, fikri mülkiyet hakları ve deepfake'lere ilişkin etkileri dikkat çekicidir.

Fikri Mülkiyet Hakları açısından, Başkanlık Emri, YZ ekosisteminde inovasyonu beslemenin ve fikri mülkiyet haklarını korumanın önemini vurgulamakta ve fikri mülkiyet haklarını korurken sorumlu YZ gelişimini teşvik etmek için devlet kurumları, endüstri paydaşları ve akademik kurumlar arasında işbirliğini teşvik etmektedir. Başkanlık Emri, YZ araştırma, geliştirme ve ticarileştirmeyi desteklemek için girişimleri içerirken, fikri mülkiyet yasalarının YZ alanındaki hızlı gelişmenin bir sonucu olarak ortaya çıkan benzersiz engelleri yeterince ele almasını sağlamaktadır.

Deepfake'lerle ilgili olarak, Başkanlık Emri, YZ tarafından üretilen yanlış bilgi ve dezenformasyonun yayılmasıyla mücadele etmek için gelişmiş tespit ve etkilerini azaltma stratejilerine duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır. Deepfake teknolojisinin kötüye kullanımını ele almak için YZ şeffaflığını, hesap verebilirliğini ve güvenliğini teşvik etmeye odaklanmaktadır. Dijital içeriği tespit etmek ve doğrulamak için YZ araçlarının ve tekniklerinin geliştirilmesini teşvik ederek, Başkanlık Emri deepfake'lerin bireyler, işletmeler ve genel olarak toplum üzerindeki zararlı etkilerini azaltmayı amaçlamaktadır9.

3.2 AB'nin Yapay Zeka Yasası

AB'nin YZ Yasası, büyük bir kanun koyucu tarafından YZ konusunda yapılan ilk kapsamlı düzenlemedir. AB, bu son teknolojinin ilerlemesi ve uygulanması için ortamı iyileştirmek amacıyla dijital stratejisinin bir parçası olarak YZ'yi düzenlemeyi amaçlamıştır. YZ Yasası, 13 Mart 2024 tarihinde Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanmıştır. Mevzuat süreci tamamlandığında, Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde yayınlanacaktır.

YZ Yasası, vatandaşların emniyet ve güvenliğini YZ sistemlerinin potansiyel zararlarından korumak ve bireysel mahremiyet ve insan haklarını korumak için ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır. YZ Yasası, YZ uygulamalarını risk seviyelerine göre sınıflandırmayı ve düzenlemeyi amaçlamaktadır. Bu sınıflandırma dört risk kategorisi ("kabul edilemez", "yüksek", "sınırlı" ve "minimum") ve genel amaçlı YZ için ek bir kategori içermektedir10:

  • Kabul edilemez riskleri temsil ettiği düşünülen YZ uygulamaları yasaklanmıştır. Bu, insan davranışını manipüle eden YZ uygulamalarını, kamusal alanlarda yüz tanıma dahil olmak üzere gerçek zamanlı uzaktan biyometrik tanımlama kullananları ve bireyleri öncelikle spesifik özelliklerine, sosyoekonomik itibarlarına veya davranışlarına göre sosyal puanlama ve sıralama için kullanılanları içerir.
  • Yüksek risk, bireylerin sağlığı, güvenliği veya temel hakları için önemli tehditler oluşturan YZ uygulamalarını ifade eder. Özellikle, sağlık, eğitim, işe alım, kritik altyapı yönetimi, kolluk kuvvetleri ve adalet alanlarında kullanılan YZ sistemlerinden oluşurlar. Uygunluk değerlendirmelerine tabidirler ve güvenlik, şeffaflık ve kalite gerekliliklerine uyarlar. Yüksek riskli YZ uygulamalarının listesi genişletilebilir.
  • Sınırlı riskli YZ uygulamaları, kullanıcıları bir YZ sistemi ile etkileşime girdikleri konusunda bilgilendirmeyi ve seçimlerini kullanmalarına izin vermeyi amaçlayan şeffaflık yükümlülüklerine tabidir. Bu kategori, örneğin, görüntü, ses veya video (deepfakes gibi) oluşturmayı veya manipüle etmeyi mümkün kılan YZ uygulamalarını içerir. Birkaç durum dışında, kamuya açık parametrelere sahip ücretsiz ve açık kaynaklı modeller bu kategoriye girer ve özel gereksinimlere tabi değildir.
  • Minimal riskli YZ uygulamaları, örneğin video oyunları veya spam filtreleri için kullanılmaktadır. Bu YZ tipi düzenleme alanı bulmamıştır ve Üye Devletlerin azami uyumlaştırma yoluyla bunları daha fazla düzenlemeleri engellenmiştir.
  • Genel amaçlı YZ için, özellikle yüksek risklere ilişkin olduklarında ek ve kapsamlı değerlendirmelerle birlikte şeffaflık gereksinimleri uygulanır.

3.3 Birleşik Krallık'taki gelişmeler

Aralık 2022'de Birleşik Krallık hükümeti, Çevrimiçi Güvenlik Yasa Tasarısı'nda değişiklik yaparak rıza dışı tüm müstehcen görüntüleri yasakladı. Yasa, çevrimiçi platformlar için zararlı içeriğe karşı harekete geçmelerini gerektiren yeni bir özen yükümlülüğü getirmiştir. Bu görevi yerine getirmeyen platformlar, 18 milyon sterline veya yıllık cirolarının %10'una (hangisi daha yüksekse) kadar para cezasına çarptırılabilir. Ayrıca OFCOM'a (İletişim Ofisi) belirli web sitelerine erişimi engelleme yetkisi veriyor. Yasa ayrıca platformları, siyasi partiler ve konularla ilgili kullanıcı yorumları gibi gazetecilikle ilgili ya da "demokratik açıdan önemli" içeriklere erişimi korumak ve bunları kaldırmamakla da yükümlü kılıyor11.

Çevrimiçi Güvenlik Yasası 31 Ocak 2024 tarihinde değiştirilmiş ve deepfakes artık yasa kapsamına alınarak tanımlanmıştır. Zarar verme, aşağılama ve kişiye sıkıntı yaratma niyetiyle müstehcen görüntülerin paylaşılması durumunda artık daha da ciddi suçlar öngörülmekte.

4. Sonuç: Dengeyi Bulmak

Teknolojik gelişmeler katlanarak arttıkça, yasalar inovasyonu engellemeden bireylerin haklarını korumak için hızla duruma adapte olmalıdır. Toplumlar, kapsamlı bir yasal, teknolojik ve etik stratejiyi benimseyerek, kişisel haklar ve mahremiyet, fikri mülkiyet hakları ve ifade özgürlüğü arasındaki dengeyi korurken, yapay zeka odaklı bir dünyanın karmaşıklıklarının üstesinden gelebilir. Bu nedenle, deepfake'ler zorlu bir mücadeleyi temsil etmektedir, ancak proaktif önlemler ve işbirliğine dayalı çabalarla, dijital çağda dengeyi koruyan bir yol çizmek mümkün olabilecektir. Yapay zeka ve deepfake'lerin ortaya çıkardığı benzersiz zorlukların ele alınması çok yönlü bir yaklaşım gerektirmektedir. Stratejiler arasında mevcut yasal korumaların genişletilmesi, YZ'ye özel yeni yasal doktrinlerin geliştirilmesi, sorumlu ve ölçülü inovasyonun teşvik edilmesi, kamu bilincinin artırılması ve etkili raporlama mekanizmalarının oluşturulması yer alabilir.

03 Avrupa Komisyonu Yeni Yapay Zeka Kılavuzunu Yayımladı ve Fikri Mülkiyet Hakları Bu Kılavuzun Büyük Bir Parçasını Oluşturuyor

Yapay zeka uzunca bir süredir tartışılan bir konu haline geldi. Yapay zekanın varlığı geçmişte efsane ve bilim kurgu arasında bir yer bulmuş olsa da, günümüzde gerçekliğimizin bir parçası haline gelmiştir. Yapay zeka sürücüsüz arabalardan saniyeler içinde akademik makaleler yazmaya kadar birçok konuda hayatımızda ve zihnimizde yer edinmeyi başardı. Öyle ki dünyanın dört bir yanındaki otoriteler yapay zeka ile nasıl başa çıkılacağı konusunda harekete geçme ihtiyacı duymaktadır. Son gelişmelerden biri de "Araştırmalarda Üretken Yapay Zekanın Sorumlu Kullanımına İlişkin Canlı Kılavuz İlkeler" ("Kılavuz") başlıklı belge ile Avrupa Komisyonu'ndan gelmiştir ve fikri mülkiyet hakları da bu belgede önemli bir yer tutmaktadır. Kılavuzun tam metnine bu link üzerinden erişebilirsiniz.

Kılavuz'da Avrupa Komisyonu, Araştırma Bütünlüğüne İlişkin Avrupa Birliği Davranış İlkeleri'nde de yer verilen ve araştırmada üretken yapay zekanın sorumlu kullanımına ilişkin aşağıdaki ilkelere atıfta bulunmaktadır:

  • Güvenilirlik: Bu ilke, yapay zeka tarafından işlenen bilgilerin doğruluğunu teyit ederek araştırmanın genel kalitesini sağlamayı amaçlamaktadır.
  • Dürüstlük: Bu temel olarak yapay zekanın araştırmasının şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiği anlamına gelir.
  • Saygı: Bu ilke diğer birçok konu ve kişiye saygıyı ifade etse de, yapay zekanın araştırmasında başkalarının fikri mülkiyetine saygıyı özellikle belirttiği için fikri mülkiyet için hayati önem taşımaktadır.
  • Hesap verebilirlik: Bu ilke, yapay zeka tarafından yürütülen araştırmanın sonuçlarının başından sonuna kadar sahiplenilmesi anlamına gelmektedir.

Araştırmalarda yapay zekayı ele almak için somut çizgiler çizen ilk belge olmasına rağmen Kılavuz, araştırmacılar için tavsiyelerden araştırma kuruluşları için tavsiyelere kadar çeşitli konulara değinmektedir. Üçüncü tarafların fikri ve sınai mülkiyet haklarının yapay zeka temelli araştırmalara dahil edilmesinin nasıl ele alınacağı henüz belli olmasa da, Avrupa Komisyonu gibi otoritelerin bu konuyu daha ciddiye almaya başlaması gerçekten umut verici.

Yapay zeka tabanlı fikri hak ihlali davalarında sorumluluk konularına ilişkin şüpheleri ortadan kaldırmak için hem ulusal mevzuatta hem de uluslararası anlaşmalarda değişikliklere ihtiyacımız olduğu aşikar. Mesela, belirli yapay zeka araçlarının insanlar, özellikle de öğrenciler tarafından makale veya ödev yazmak için yaygın olarak kullanıldığını biliyoruz. Ancak, yapay zeka tarafından yaratılan bir çalışmadan kaynaklanan intihal sorunlarının sonuçlarının ne olacağı henüz bilinmemektedir. Görüldüğü kadarıyla, Türk mahkemeleri henüz bu tarz sorunlarla karşılaşmış değildir ve karşılaştıklarında ne yönde karar verecekleri kestirmek şu aşamada mümkün değildir.

Kanaatimizce, patent koruması altındaki ürünlerin başka bir bilimsel araştırmanın konusu olması daha olası olduğundan, yapay zeka temelli araştırmalarda patent haklarının ihlal edilmemesi özellikle önemlidir. Peki, yapay zeka patent koruması altındaki ürünleri sıradan ürünlerden ayırt edebilecek midir? Yapay zekanın sınırlarını bilmesi için yapay zekanın sistemine doğru komutları girmek yapay zekayı kullanan kişinin sorumluluğunda mıdır? Yapay zeka, fikri mülkiyet ihlali riskini değerlendirmek için ulusal ve uluslararası fikri mülkiyet veri tabanlarına erişebilecek midir? Tüm bu sorular Avrupa Komisyonu'nun Kılavuz'unda bile cevaplanmayı beklemektedir. Avrupa Komisyonu'nun, yapay zeka teknolojisi ilerledikçe Kılavuz'un güncelleneceği ve kamuoyunun geri bildirimlerine göre yeniden şekillendirileceğini bildirmesi de yine olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilecektir.

Türk otoritelerinin de bu örneği takip ederek önümüzdeki günlerde kendi kılavuzlarını yayınlayıp yayınlamayacakları merak konusudur. Yapay zeka teknolojisi hayatımızın bir parçası haline geldikçe bu tür kılavuzların vazgeçilmez olacağını ve başta Avrupa Birliği olmak üzere bölge genelinde uyumlaştırma gerektireceğini bir kez daha vurgulamak önemli olacaktır.

04 Marka Hakkına Konu İşaretin Ticaret Unvanında Kullanılması Suretiyle Marka Hakkına Tecavüz Hususunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan Emsal Karar

1. Giriş

Marka hakkına konu bir işaretin, üçüncü bir kişi tarafından ticaret unvanının esas unsuru olarak kullanılmasının marka hakkına tecavüz teşkil edip etmeyeceği, gerek 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin ("MarKHK") yürürlükte olduğu dönemde, gerekse 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun ("SMK") yürürlüğe girmesinden itibaren hem doktrinde hem de yargı kararlarında sıklıkla tartışılagelmiştir.

MarKHK'nın yürürlükte olduğu dönemde, marka hakkına konu işaretin üçüncü bir kişi tarafından ticaret unvanının esas unsuru olarak kullanılması durumunun ancak ihtilaflı ticaret unvanının markasal anlamda kullanılması halinde marka hakkına tecavüze sebebiyet vereceği görüşü yaygın şekilde benimsenmiştir. Nitekim "markasal kullanım" kavramı doktrinde, markanın "işareti taşıyan mal ve/veya hizmetlerin, köken itibarıyla diğer mal ve/veya hizmetlerden ayırt edilmesini sağlamaya yönelik olduğunun alıcılar tarafından anlaşılmasını mümkün kılacak şekilde kullanılması" olarak tanımlanabilir.1

10 Ocak 2017 tarihinde SMK'nın yürürlüğe girmesiyle marka hakkına konu işaretin ticaret unvanında kullanılmasının marka hakkına tecavüz teşkil etmesi için aranacak koşullar tartışılmaya devam etmiş; bu tartışmanın temelinde de marka hakkına tecavüzün ortaya çıkmasının -tıpkı MarKHK'nın yürürlükte olduğu dönemdeki gibi- ihtilaflı ticaret unvanının markasal anlamda kullanılması şartına bağlı olup olmadığı yer almıştır. Süregelen tartışmalar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun ("HGK") 8 Şubat 2023 tarihli, 2021/446 E. ve 2023/61 K. sayılı kararında detaylıca ele alınarak noktalanmıştır. Yargıtay HGK, marka hakkına konu işaretin üçüncü bir kişi tarafından ticaret unvanının esas unsuru olarak kullanılması halinde, ihtilaflı ticaret unvanının markasal anlamda kullanılması koşulu aranmaksızın marka hakkına tecavüzün ortaya çıkabileceğine hükmetmiştir.

2. Yargıtay HGK Kararına Konu Uyuşmazlık

Yargıtay HGK'nın ilgili kararının konusunu, davacılar adına Türk Patent ve Marka Kurumu ("TÜRKPATENT") nezdinde tescilli bir markanın, tescil kapsamında yer alan hizmetler ile aynı veya benzer sektörlerde faaliyet gösteren davalının ticaret unvanında kullanılması sebebiyle davacılar aleyhine marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin söz konusu olup olmayacağı oluşturmaktadır. Yargıtay HGK nezdinde temyiz incelemesine konu Ankara 3. Fikri ve Sınaî Hakları Hukuk Mahkemesi'nin ("FSHHM") 21 Aralık 2017 tarihli, 2017/94 E. ve 2017/603 K. sayılı ilamı uyarınca, davacılara ait markanın davalı tarafından ticaret unvanında kullanılmasının davacılar aleyhine marka hakkına tecavüze sebebiyet vermeyeceği, nitekim davalı tarafından ihtilaflı ticaret unvanının markasal anlamda kullanılmakta olduğunu gösteren herhangi bir delilin sunulmadığı saptanmıştır. Bununla birlikte, davacılar adına tescilli markanın davalının ticaret unvanının esas unsuru olarak kullanılması sebebiyle haksız rekabetin doğacağını tespit eden Ankara 3. FSHHM, davayı kısmen kabul ederek davaya konu ticaret unvanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 52/1 maddesi uyarınca terkin edilmesi yönünde karar vermiştir.

Ankara 3. FSHHM'nin kararına karşı davacılar tarafından Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ("BAM") 20. Hukuk Dairesi nezdinde istinaf başvurusunda bulunulmuş, istinaf incelemesi neticesinde mahkemece Ankara 3. FSHHM'nin kararının kaldırılmasına, marka hakkına konu işaretin üçüncü bir kişinin ticaret unvanının esas unsuru olarak kullanılması halinde, ilgili ticaret unvanı markasal olarak kullanılmasa dahi marka hakkına tecavüzün ortaya çıkabileceğine hükmedilmiştir. Ankara BAM 20. Hukuk Dairesi'nin kararına karşı davalı tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucunda, MarKHK'nın yürürlükte olduğu dönemdeki içtihatlarla paralel olarak marka hakkına konu işaretin üçüncü bir kişinin ticaret unvanının esas unsuru olarak kullanılmasının, ancak ihtilaflı ticaret unvanı markasal olarak kullanılıyorsa marka hakkına tecavüze sebebiyet verebileceği gerekçesiyle istinaf merciinin kararı bozulmuştur. Ankara BAM 20. Hukuk Dairesi direnme kararı vermiştir. İstinaf merciinin direnme kararı, davalı tarafından temyiz edilmiş ve böylelikle ilgili dosya, Yargıtay HGK'nın önüne gelmiştir.

3. Yargıtay HGK Kararı

Yargıtay HGK tarafından yapılan inceleme kapsamında, marka hakkına tecavüz konusunda düzenlemeler içeren SMK'nın 7. ve 29. maddelerinde "markasal kullanım" kavramına hiçbir atıfta bulunulmadığı, esasen SMK'nın 7/3(e) maddesindeki düzenlemenin işaretin, ticaret alanında ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılmasından ibaret olduğu ve bu kullanımın, SMK'nın 29/1(a) maddesi uyarınca marka hakkına tecavüze sebebiyet vereceği vurgulanmıştır. Her ne kadar MarKHK'nın yürürlükte olduğu dönemde marka hakkına konu işaretin üçüncü bir kişi tarafından ticaret unvanının esas unsuru olarak kullanılmasının ancak ihtilaflı ticaret unvanının markasal anlamda kullanılması halinde marka hakkına tecavüze sebebiyet verebileceği kabul edilmekteydiyse de, SMK'nın yürürlüğe girmesiyle birlikte markasal kullanımdan ziyade işaretin "ticaret alanında ticaret unvanı olarak kullanılması" halinde marka hakkına tecavüzün ortaya çıkacağı Yargıtay HGK tarafından kabul edilmiştir. Bu bağlamda Yargıtay HGK, SMK'nın ilgili hükümlerinin yorumlanmasında temel alınması gereken ilkenin, ihtilaflı ticaret unvanının unvansal ya da markasal kullanımından ziyade "ticaret alanında ticaret unvanı olarak kullanılması" olduğunu saptamış ve bu ilkenin de ticaret unvanının ekonomik kazanç elde etmek amacıyla ticari alanda kullanımı anlamına geldiğini belirtmiştir.

Yukarıda yer verilen tespitler doğrultusunda Yargıtay HGK, marka hakkına konu işaretin üçüncü bir kişi tarafından ticaret unvanının esas unsuru olarak kullanılmasının marka hakkına tecavüz teşkil etmesi için SMK'nın 7/2(a) maddesi uyarınca ilgili ticaret unvanının, markanın tescil kapsamındaki mal veya hizmetlere ilişkin ve ekonomik kazanç elde etme amacına yönelik olarak ticari alanda kullanılması gerektiği çıkarımına varmıştır. İhtilaflı ticaret unvanının ticaret alanında kullanımı, markasal kullanım kavramını da kapsayan ve fakat bu kavramdan çok daha geniş bir anlam içermektedir. İhtilaflı ticaret unvanının markasal kullanımının yanı sıra, markanın diğer işlevlerine zarar verebilecek her türlü kullanımı, SMK'nın 7/3(e) ve 29/1(a) maddeleri uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil edebilecektir. Özellikle ihtilaflı ticaret unvanının ticari alandaki hizmet sunumları üzerinde kullanılması halinde söz konusu kullanımlar, "markasal kullanım" niteliğini haiz olmasa dahi, sunulan hizmetin kökeninin gösterilmesi ve/veya söz konusu hizmetlerin diğer teşebbüslerin hizmetlerinden ayırt edilmesi işlevlerini yerine getirebileceğinden, ilgili kullanımların aynı ibareden oluşan, önceki tarihli ve aynı veya benzer hizmetleri kapsayan marka hakkına tecavüz edilmesine sebebiyet verebileceği saptanmıştır. Bu doğrultuda Yargıtay HGK, Ankara BAM 20. Hukuk Dairesi'nin direnme kararını onamıştır.

4. Sonuç

Yargıtay HGK'nın 8 Şubat 2023 tarihli, 2021/446 E. ve 2023/61 K. sayılı kararı kapsamında, MarKHK'nın yürürlükte olduğu dönemdeki içtihatlardan farklı olarak, ihtilaflı ticaret unvanının marka hakkına tecavüze sebebiyet verebilmesi için markasal anlamda kullanılmasının gerekli olmadığı çıkarımına varmıştır. Bu itibarla, MarKHK'nın yürürlük döneminde uygulama alanı bulan "markasal kullanım" koşulunun, SMK'nın 7/3(e) ve 29/1(a) maddeleri yönünden aranmayacağı hususu, Yargıtay HGK'nın emsal kararı uyarınca açıkça saptanmıştır.

Footnotes

1. İbrahimli, K. (2023), (sayfa 11-12) Deepfake Teknolojisi ile Üretilen Ses ve Görüntülerin Kullanımından Doğan Sorumluluk. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, yüksek lisans tezi.

2. Thorne, C. D. (10 Kasım 2022), Deepfakes ve fikri mülkiyet hakları. Trademark Lawyer Magazine. https://trademarklawyermagazine.com/deepfakes-and-intellectual-property-rights/.

3. Stasa, B. (2023), Deepfake muamması: Dijital çağda inovasyon, mahremiyet ve fikri mülkiyetin dengelenmesi. JD Supra. https://www.jdsupra.com/legalnews/the-deepfake-conundrum-balancing-2505505/.

4. https://en.wikipedia.org/wiki/2023_Hollywood_labor_disputes

5. ABD Telif Hakkı Kanunu Başlık 17 §107.

6. https://www.whitehouse.gov/briefing-room/presidential-actions/2023/10/30/executive-order-on-the-safe-secure-and-trustworthy-development-and-use-of-artificial-intelligence/

7. https://artificialintelligenceact.eu/

8. https://www.legislation.gov.uk/ukpga/2023/50/enacted

9. FACT SHEET: President Biden Issues Executive Order on Safe, Secure, and Trustworthy Artificial Intelligence | The White House

10. EU AI Act: first regulation on artificial intelligence | Topics | European Parliament (europa.eu)

11. New laws to better protect victims from abuse of intimate images - GOV.UK (www.gov.uk)

1. Prof. Dr. Sabih ARKAN, Marka Hakkına Tecavüz - İşaretin Markasal Olarak Kullanılması Zorunluluğu,BATİDER, Yıl 2000, C XX, sayı 3, s. 459.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

We operate a free-to-view policy, asking only that you register in order to read all of our content. Please login or register to view the rest of this article.

IP Quarterly Newsletter (Turkish)

Turkey Intellectual Property
Contributor
Esin Attorney Partnership, a member firm of Baker & McKenzie International, has long been a leading provider of legal services in the Turkish market. We have a total of nearly 140 staff, including over 90 lawyers, serving some of the largest Turkish and multinational corporations. Our clients benefit from on-the-ground assistance that reflects a deep understanding of the country's legal, regulatory and commercial practices, while also having access to the full-service, international and foreign law advice of the world's leading global law firm. We help our clients capture and optimize opportunities in Turkey's dynamic market, including the key growth areas of mergers and acquisitions, infrastructure development, private equity and real estate. In addition, we are one of the few firms that can offer services in areas such as compliance, tax, employment, and competition law — vital for companies doing business in Turkey.
See More Popular Content From

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More