ARTICLE
23 December 2021

ANONİM ŞİRKETLERDE YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN ŞİRKETLE REKABET YAPMAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

ML
Miran Legal

Contributor

Miran Legal established by Attorney Mustafa Aksaraylı in Istanbul, 2017. Since the day Miran Legal founded it showed steady growth so became one of prestigious law firms of Turkey. Our firm, provides fast, effective and solution-oriented attorneyship and legal consultancy services to its local and foreign, real and legal personality clients which in our portfolio with our consultancy staff consisting of experienced lawyers and academicians.
Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 396'ncı maddesinde anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin tabii olduğu rekabet yasağı düzenlenir.
Turkey Corporate/Commercial Law

Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 396'ncı maddesinde anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin tabii olduğu rekabet yasağı düzenlenir. Rekabet yasağı düzenlemesiyle, şirket yöneticiliği veya ortaklığı gibi sıfatlara sahip kimselerin, görevleri dolayısıyla edindikleri bilgileri kullanarak şirketi veya işletmeyi zarara uğratmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Mevzuatımızda rekabet yasağı ile ilgili çeşitli düzenlemeler mevcuttur (TTK m. 123, 230, 231, 311, 396, 613 (3), 626; TBK m. 553, 626 vs.) . Ancak bu makalenin konusu esas olarak anonim şirket yönetim kurulu üyeleri için getirilmiş bulunan ve bu kişilerin şirketle rekabet etmesini yasaklayan TTK'nın 396. Maddesi oluşturmaktadır.

TTK 396'ncı maddeye göre; "Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez." Ticari iş kavramı Türk Ticaret Kanunu'nda doğrudan tanımı yapılmış bir kavramdır. TTK madde 3'e göre ticari iş, "Bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir." şeklinde tanımlanmıştır. Ticari iş tanımını yapan 3'üncü madde uyarınca ticari iş, şirketin faaliyet konusuna giren işlemlerin yanında, ticari işletmeyi ilgilendiren tüm maddi fiilleri de kapsayacaktır. Anonim şirketlere has rekabet yasağını düzenleyen TTK 396'ncı madde ışığında, yönetim kurulu üyeleri, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi, genel kurulun iznini almadan kendi ya da başkasına hesabına yapamayacaktır. Yönetim kurulu üyelerinin, ticari işletme ile aynı konuda faaliyet gösteren başka bir ortaklıkta YK üyesi, ticari vekili, yöneticisi, müdür sıfatı ile işlem yapması başkası için işlem yapmak kabul edileceğinden, TTK madde 396 uyarınca rekabet yasağı kapsamına girmektedir. Aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremeyeceği deyimindeki kastedilen ortak, şahıs şirketlerinden olan komandit şirketlerdeki komandite ortaklardır.

İlgili ifadenin mefhum-u muhalifinden, YK üyelerinin, şirket ile aynı ticari işlerde uğraşan anonim ve limited şirketlerde ortaklığı bulunması halinde rekabet yasağını ihlal etmeyeceği anlamı çıkmamalıdır. Keza maddenin ilk cümlesinde, YK üyelerinin, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi, kendi veya başkası adına, ancak genel kurulun izni ile yapabileceği belirtilmiştir. Genel kurulun izni ile yapılabileceği gibi, esas sözleşmeyle de bu türden işlemlerin yapılabilmesine baştan izin verilebilmesi mümkündür.

Görüldüğü üzere, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu üyelerinin tabii olduğu rekabet yasağının uygulanmasını gerektiren iki durum vardır:

  1. Genel Kurulun izni olmaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden işlem yapılması.
  2. Genel Kurulun izni olmaksızın, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla girmesi.

Rekabet yasağının ihlal edilmesi halinde; kanun, yasağın ihlali niteliğindeki iş veya eylemin yapıldığının öğrenilmesinden itibaren üç ay ve her halde işlemin üzerinden bir yıl geçmemek kaydıyla, anonim ortaklığa üç adet seçimlik hak tanır:

  1. Tazminat istemek
  2. Yapılan işlemi şirket adına yapılmış sayılmasını istemek
  3. Üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmek

Rekabet yasağının en temel dayanağı, sadakat yükümlülüğüdür. Genel anlamıyla sadakat yükümlülüğü, hukuki ilişkilerde taraflardan beklenen davranış kuralları bütünüdür. Bu yükümlülüğün gücü esas itibariyle hukuki ilişkinin niteliğine göre belirlenecektir. Ortakların sadakat yükümlülüğünün bir tamamlayıcısı olarak, rekabet yasağına ilişkin hükümlerinin "affectio societatis" kavramına dayandığı da söylenebilir. "Affectio Societatis", ortakların müşterek amaçlarını gerçekleştirmek uğruna gösterdikleri çaba anlamına gelmektedir. Yine şahıs şirketlerin açısından çok daha elzem bir kavram olmasının yanında rekabet yasağının dayanaklarından birini teşkil etmesi dolayısıyla sermaye şirketleri perspektifinden de önemli bir kavramdır.

Türk Borçlar Kanunu'nun iktibas edildiği İsviçre Borçlar Kanunu'nun, anonim ortaklara ilişkin hükümlerinde 1991 yılında köklü değişikliklere gidilmiştir. İsviçre Borçlar Kanunu'nun 717.maddesinin ilk fıkrası Yönetim Kurulu üyeleri ile yönetim yetkisi bulunan diğer kimselerin sadakat yükümü düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre; yönetim kurulu üyeleri ve şirketin işlerini yönetmekle görevlendirilen 3. kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmeli ve şirketin çıkarlarını iyi niyetle gözetmelidir. İsviçre öğretisinde, sadakat yükümlülüğü tıpkı bizim mevzuatımızda olduğu gibi yasal dayanak haline getirilmiştir. Keza İsviçre Borçlar Kanunu 717'nci maddenin başlığı "duty of care and loyalty" yani "özen ve sadakat yükümlülüğü" şeklindedir. Bizim hukukumuzda da, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağını düzenleyen TTK'nın 396'ncı maddesinin temelinde de, YK üyelerinin özen ve sadakat yükümlülüğünün bulunduğu anlamı çıkarılabilmektedir.

Türk hukukunda, Yönetim Kurulu üyelerinin yükümlülüklerinden birisi olan özen ve bağlılık yükümlülüğü hususunda kanun koyucu, TTK'nın 369/1 madde hükmündeki "...dürüstlük kuralına uyarak gözetmek.." ifadesiyle tedbirli iş adamı ölçüsüyle objektif özen yükümlülüğünü benimsemiştir. Özen ve bağlılık yükümlülüğü başlıklı söz konusu madde metni, "Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar." Şeklindedir ve TTK 369/1 madde hükmünde yer alan bu dürüstlük kuralı Türk Medeni Kanunu(TMK)'nun 2. maddesinde öngörülen "objektif iyiniyet ilkesi"ne dayanmaktadır. Dolayısıyla, evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde, YK üyelerinin sorumlulukları ile yetkileri arasında bir oransızlığın olmaması, eşitliğin ve dengenin sağlanması önem arz etmektedir.

Anonim şirket ile yönetim kurulu üyeleri arasındaki ilişki, ister hizmet isterse vekalet ilişkisi olsun; her bakımından anonim şirket ile yönetim kurulu üyeleri arasında güven ilişkisi mevcuttur. Bu güven ilişkisinin doğurduğu güven ilkesinin gerektirdiği ölçüde, yönetim kurulu üyeleri şirkete ve pay sahiplerine karşı bir sadakat borcu ve yükümlülüğü altındadır. Sadakat kavramı özen yükümlülüğü kavramına oranla çok daha geniş kapsamlı bir kavramdır. Şirketin menfaatini ön planda tutup, gözetme anlamına gelen sadakat yükümlülüğü şirketin çıkarıyla, kendisinin veyahut yakınlarının çıkarıyla çatışması durumunda devreye giren bir yükümlülüktür. Bu özelliği ile TTK 396'ncı madde uyarınca yönetim kurulu üyelerine öngörülen rekabet yasağının da ana unsurunu ifade etmektedir.

SONUÇ

Türk Ticaret Kanunu'nun 396'ncı maddesi uyarınca, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerine uygulanacak olan rekabet yasağı hükmü, genel kurulun iznini almaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi, kendi veya başkası hesabına yapamayacakları gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremeyeceklerini düzenler.

Şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemin genel kurulun izni ile yapılabilmesi mümkündür. Dolayısıyla yönetim kurulu üyelerinin tabii olduğu rekabet yasağı emredici nitelikte kabul edilemeyeceğinden genel kurulun izni halinde ilgili yönetim kurulu üyesi rekabet yasağından muaf tutulacaktır. Ancak genel kurulun izni ile yönetim kurulu üyelerinin kanun maddesinde belirtilen türden işlemleri yapabilmesi istisnai bir durumdur. Kural; yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağına tabii olduğu kabul edilmelidir. Bu sebeple; yönetim kurulu üyelerinin şirkete karşı özen ve sadakat yükümlülüklerinin varlığı dikkate alındığında maddenin TTK'nın 396'ncı maddesinde belirtilen rekabet yasağı hükmünün dar yorumlanması hakkaniyetli olacaktır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More