ÖZET
Münhasır distribütörlük sözleşmeleri, hukukumuzda özel olarak düzenlenmemiş olmakla birlikte, ticari hayatın gelişmesi ve değişmesi ile uygulamada duyulan ihtiyaç sonucunda ortaya çıkmıştır. Distribütöre belirli bir bölgeye veya müşteri kitlesine yönelik faaliyetlerini münhasıran sürdürme tekeli sağlayan bu tür sözleşmeler, doktrin görüşleri ve yargı kararları çerçevesinde, "tek satıcılık" olarak nitelendirilmektedir. Çalışmamızın konusunu, uygulamada sıklıkla akdedilen bu sözleşmelerin sona ermesi halinde, münhasır distribütörün, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 122. maddesi uyarınca acentelere tanınan denkleştirme tazminatı, bir diğer deyişle "portföy tazminatı" talep etme hakkından yararlanmasına dair koşulların incelemesi oluşturmaktadır. Bu kapsamda, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra, sağlayıcının, münhasır distribütörün bulduğu yeni müşteriler sayesinde önemli bir menfaat elde etmesi, münhasır distribütörün kendisi tarafından sağlayıcıya kazandırılmış müşteri çevresiyle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla, sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyor olması ve somut olayın özelliklerine göre hakkaniyetin de gerektirmesi halinde, münhasır distribütör lehine portföy tazminatına hükmedilebilecektir.
Anahtar Kelimeler: Münhasır, Distribütör, Tek Satıcı, Acente, Portföy Tazminatı, Denkleştirme Tazminatı.
GİRİŞ
Küresel ticaretin sürekli gelişen ve değişen dinamiğinin, ülkemiz ticari hayatına da temas etmesi sayesinde günümüzde çeşitli sözleşmeler akdedilebilmektedir. Bayilik, dağıtıcılık gibi farklı şekillerde ifade edilen distribütörlük sözleşmeleri de ticari uygulamalardan doğmuş sözleşme tipini oluşturmaktadır. Bu tür sözleşmeler, bir tarafta, üreticilerin/sağlayıcıların ürünlerini geniş çevrelerde pazarlamak için bir dağıtım ya da satış ağı oluşturarak, kendisinden bağımsız bir distribütör aracılığıyla, ürününün belirli bir pazara girişini, o pazarda tanıtımı ve satışını temin etmeyi amaçladığı; diğer tarafta ise distribütörün söz konusu ürünlerin pazarda tanıtımı, satışı, satışın arttırılması için gerekli çalışmaları ve yatırımı yapmayı üstlendiği bir sözleşme türüdür.
Distribütörlük sözleşmeleri, münhasır olan ve olmayan distribütörlük sözleşmeleri şeklinde yapılabilir. Bu çalışma kapsamında öncelikle, inceleme alanımızı oluşturan münhasır distribütörlük sözleşmesinin tanımı ve hukuki niteliği ele alınacaktır. Akabinde, bu sözleşmelerin sona ermesi halinde, münhasır distribütörün sağlayıcıya karşı portföy tazminatı ileri sürüp süremeyeceğine ilişkin koşullar ve söz konusu talebin sınırları, ilgili mevzuat, yargı kararları ve doktrin görüşleri dahilinde değerlendirilecektir.
- MÜNHASIR DİSTRİBÜTÖRLÜĞÜN TANIMI VE HUKUKİ NİTELİĞİ
Distribütörlük sözleşmesinde, distribütöre münhasır yetki tanınmayan, münhasır bölge ve müşteri kısıtlamaları içermeyen hallerde, münhasır olmayan distribütörlük sözleşmesi söz konusu olur. Münhasır distribütörlük sözleşmelerini, olağan distribütörlük sözleşmelerinden ayıran temel nokta, sağlayıcı tarafından distribütöre bir bölge tahsis edilmesi ve bu bölgede münhasır satış hakkı tanınmasıdır.1 Buradaki "münhasır" kavramı, Türk Dil Kurumu tarafından yapılan tanıma uygun şekilde, "bir kimse veya bir şey için ayrılmış, mahsus, sınırlanmış" anlamına gelmektedir. Münhasır distribütörlük sözleşmelerindeki münhasırlık da bir kişi ya da teşebbüse, sınırları tanımlanmış bir bölgede ya da belirli bir müşteri grubuna yönelik olarak ticari faaliyette bulunma imkânını ifade etmektedir. Bu sayede, distribütörün, kendisine tanınan münhasır satış hakkı ile belirli bir bölgede, belli malların veya ürünlerin satışını gerçekleştirme ve bu yolla söz konusu bölgede, kendisine sağlanan malların, aktif satış anlamında "tek satıcısı" haline gelmesi sağlanmaktadır.
Türk hukukunda, distribütörlük sözleşmeleri ve bu sözleşmelerin bir alt türü olan münhasır distribütörlüğe ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak münhasır distribütörlük sözleşmesinin unsurları, distribütöre tanınan hak ve yükümlülüklerin tanımı ve kapsamı gereği, bu sözleşmelerin hukukumuzda "tek satıcılık" olarak nitelendirilen sözleşmelerin kapsamına girdiği kabul edilmektedir. Doktrinde tek satıcılık sözleşmesinin yerleşik tanımı, "Yetkili tek satıcılık sözleşmesi, yapımcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen, çerçeve niteliğinde sürekli öyle bir sözleşmedir ki bununla yapımcı, mamullerin tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede tekele sahip olarak satmak üzere tek satıcıya bedeli karşılığında göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da, sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmayı yükümlenir.'' şeklinde ifade edilmektedir.2 Bu tanıma göre, tek satıcılık niteliğine sahip münhasır distribütör, sözleşme ile i) önceden belirlenmiş veya belirlenebilir malları yapımcıdan satın almayı, ii) satın aldığı bu malların sürümünü artırmak için gereken faaliyetlerde bulunmayı, iii) daha yüksek miktarlarda mal satışı sağlamak için gerekli tüm reklam ve tanıtım faaliyetlerini yapmayı, iv) müşteri çevresini büyütmeyi ve yapımcının markasının bilinirliğini sağlamayı taahhüt etmektedir. Yapımcı ise, münhasır distribütöre mal teslim etmeyi üstlenmekte ve sözleşme bölgesinde ona bir tekel hakkı sağlama yükümlülüğü altına girmektedir. Tam iki tarafa borç yükleyen bu tür sözleşmelerde münhasır distribütör, sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satan bağımsız bir tacir statüsüne sahiptir. Yapımcıdan malı kendi adına alan ve bedelini ödeyen münhasır distribütör, bu malı tekrar üçüncü kişilere satmakta, sözleşme konusu malı yapımcıdan alış fiyatı ile tekrar üçüncü kişilere satışı arasındaki bedel farkı da münhasır distribütörün kazancını meydana getirmektedir.
Münhasır distribütörlüğün tabi olduğu tek satıcılık sözleşmesi, kanunlarda düzenlenmeyen, sözleşme serbestliği ilkesi gereği taraflarca kararlaştırılan sui generis (kendisine özgü yapısı olan) nitelikteki bir sözleşmedir. Hukukumuzda tek satıcılığa ilişkin özel bir düzenleme bulunmayıp, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ("TTK") kapsamında, acente ile müvekkili arasındaki iç ilişkiyi düzenleyen hükümlerin, uygun düştüğü ölçüde tek satıcı ve dolayısıyla münhasır distribütörlük ile sağlayıcı arasındaki hukuki ilişkiye de kıyas yolu ile uygulanması mümkündür.
Münhasir Distribütörlük Sözleşmesinin Sona Ermesi Halinde Portföy Tazminati Talebi
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.