Anayasa Mahkemesi, vergi yargilamasinda mevcut olan içtihat farkliliklarinin makul süre içerisinde giderilememis olmasi sebebiyle basvurucunun adil yargilanma hakkinin ihlal edildigine hükmetmistir.

Mevcut olayda,

  • Vergi idaresi, basvurucudan hakkinda belirli mal ve hizmet alimlarina iliskin inceleme yapilmak üzere 2008, 2009, 2010 takvim yillarina ait kanuni defter ve belgelerini ibraz etmesini talep etmistir. Basvurucunun geçerli bir mazeret sunmaksizin kanuni defter ve belgelerini ibraz etmemesi sebebiyle ilgili yillarda yaptigi alislara iliskin KDV indirimlerinin reddi suretiyle ortaya çikan fark, üç kat vergi ziyai cezali olarak tarh edilmistir.
  • Basvurucu, cezali tarhiyatlara karsi Adana 1. Vergi Mahkemesi'nde ("Mahkeme") birden fazla dava açmis ve indirilen KDV'nin gerçekten ilgili defter ve belgelere kaydedilip kaydedilmedigi incelenmeden davanin dogrudan reddedilmesinin hukuka aykiri oldugunu ileri sürmüstür. Basvurucu elektronik ortamda tutulan muhasebe kayitlarindan bu hususun incelenmesini ve kendisine yeterli bir süre verildigi takdirde kanuni defter ve belgelerini ibraz edebilecegini ifade etmistir.
  • Mahkeme, zamanasimi süresi içinde defter ve belgelerin basvurucu tarafindan herhangi bir mücbir sebebe dayanilmaksizin ibraz edilmedigini ve indirim konusu edilmis olunan KDV tutarlarinin dayanagini olusturan alis belgelerinin yasal defterlerine kaydedildiginin ispat edilemedigi gerekçesiyle davalari reddetmistir.
  • Basvurucunun temyiz basvurularini inceleyen Danistay 3. Dairesi, Mahkeme'nin kararlarini onamis ve ardindan basvurucunun karar düzeltme taleplerini reddetmistir.
  • Nihai kararlar basvurucuya 10 Subat 2015 tarihinde teblig edilmis olup, basvurucu 9 Mart 2015 tarihinde bireysel basvuruda bulunmustur.

Anayasa Mahkemesi, yapilan degerlendirmeler sonucunda Danistay Vergi Dava Daireleri Kurulu'nun kararlari arasinda, vergi yargisinda, kanuni defter ve belgelerin mücbir sebep olmaksizin inceleme elemanina ibraz edilmemesi sebebiyle KDV indirimlerinin reddi suretiyle yapilan cezali KDV'ye yönelik mükellef tarafindan açilan davalarda;

  1. Kanuni defter ve belgelerin vergi inceleme elemanina ibraz edilmemesi durumunda re'sen tarh sebebi olusacagi ve vergi mahkemesine ibraz edilen defter ve belgelerin incelenmeksizin hüküm verilecegi yönünde
  2. KDV'nin gerçekten yüklendigini iddia eden bir mükellefe bu iddiasini ispatlamasi yönünde firsat taninmasi amaciyla mahkemenin kendisine ibraz edilen defter ve belgeleri re'sen inceleme yükümlülügü altinda oldugu yönünde

iki farkli görüsün mevcut oldugunu ifade etmistir.

Bu dogrultuda, Içtihat Birlestirme Kurulu'nun 8 Subat 2019 tarihli karari ile ikinci görüs dogrultusunda içtihadi birlestirme yoluna gidildigi belirtilmistir.

Buna karsin, 3065 sayili Katma Deger Vergisi Kanunu'nun 30 yili askin bir süredir yürürlükte oldugu ve söz konusu görüs ayriliginin içtihat farkliliginin derinlesmesini önleyecek makul bir sürede giderilemedigine hükmedilmistir.

Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, içtihadin birlestigi dönemde kisilerin bu denli uzun bir süre belirsiz bir hukuka maruz birakilmalarinin yargilamanin hakkaniyetini zedeledigi sonucuna ulasmis ve basvurucunun Anayasa'nin 36. maddesi uyarinca güvence altina alinan adil yargilanma hakkinin ihlal edildigine hükmetmistir.

15 Eylül 2020 tarihli 31245 sayili Resmî Gazete'de yayimlanan 9 Haziran 2020 tarih, 2015/4255 basvuru numarali Anayasa Mahkemesi kararinin tam metnine bu baglantidan ulasabilirsiniz.

Yazi ilk olarak, Moroglu Arseven'in iki haftada bir yayimlanan bülteni MA | Gazette'de yer almistir.

Bu dogrultuda, Içtihat Birlestirme Kurulu'nun 8 Subat 2019 tarihli karari ile ikinci görüs dogrultusunda içtihadi birlestirme yoluna gidildigi belirtilmistir.

Buna karsin, 3065 sayili Katma Deger Vergisi Kanunu'nun 30 yili askin bir süredir yürürlükte oldugu ve söz konusu görüs ayriliginin içtihat farkliliginin derinlesmesini önleyecek makul bir sürede giderilemedigine hükmedilmistir.

Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, içtihadin birlestigi dönemde kisilerin bu denli uzun bir süre belirsiz bir hukuka maruz birakilmalarinin yargilamanin hakkaniyetini zedeledigi sonucuna ulasmis ve basvurucunun Anayasa'nin 36. maddesi uyarinca güvence altina alinan adil yargilanma hakkinin ihlal edildigine hükmetmistir.

15 Eylül 2020 tarihli 31245 sayili Resmî Gazete'de yayimlanan 9 Haziran 2020 tarih, 2015/4255 basvuru numarali Anayasa Mahkemesi kararinin tam metnine bu baglantidan ulasabilirsiniz.

 

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.