Sınai Mülkiyet Kanununun 26. Maddesinde yer alan İptal hallerinden birinin olduğu düşünülen durumlarda markanın iptali taleplerinin ileri sürüleceği makam Türk Patent ve Marka kurumu olan TürkPatent'dir. SMK 192. Madde hükmüne göre 26. Madde SMK'nun yayımı tarihinden itibaren 7 yıl sonra yürürlüğe girecektir. SMK Geçiçi madde 4'de ise iptal yetkisinin mahkemeler tarafından kullanılmasını düzenlemektedir ve 26. madde hükmü devreye girene kadar iptal yetkisinin maddede belirtilen usul ve esaslarda mahkemeler tarafından yürütüleceğinden söz etmektedir. Bu 7 yıllık süreç içerisinde iptal talepleri Kuruma değil, mahkemelere yapılacaktır. Markanın iptaline ilişkin talebin sunulacağı yetkili makam 10.01.2024 tarihine kadar mahkemeler, bu tarihten sonra ise TürkPatent'tir.

SMK kapsamında açılan iptal davalarına bakmakla görevli mahkeme Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mahkemesidir. (İhtisas Mahkemesi) İhtisas Mahkemesinin kurulmamış olduğu yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. 10.01.2024 tarihine kadar mahkemelerde değerlendirilip karara bağlanacak marka iptal taleplerine ilişkin davaları görmeye yetkili mahkemeler ise iptali istenen markanın sahibinin yerleşim yeri mahkemesidir. Davalı marka sahibinin Türkiye'de yerleşim yerinin bulunmaması durumunda bu davaya bakmakla yetkili mahkeme, davalının sicilde kayıtlı marka vekilinin işyerinin bulunduğu yer mahkemesidir.

2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi'nin 45'inci maddesi gereğince "iptal ve hükümsüzlük prosedürü" kapsamında tescil ofisleri bünyesinde idari iptal ve hükümsüzlük mekanizmalarının işletilmesi konusunda bir mecburiyet benimsenmiştir. Söz konusu mecburiyet, Direktif'in ülkemizdeki karşılığı SMK'nın 26. Maddelerinde düzenlenmiş olan iptal halleri bakımından idari iptal yetkisinin tescil ofisi tarafından kullanılması zorunluluğunu içermektedir.

Direktif'in getirdiği zorunluluk ile ilgili son tarih olan 14.01.2023 tarihinin sonrasına denk gelecek şekilde idari iptal yetkisi ülkemizde 10.01.2024 tarihinden sonra işlemeye başlamış olacaktır.

Kimler Markanın İptalini Talep Edebilecektir?

SMK 26/2'de markanın iptalini talep edebilecek kişilerin "ilgili kişiler" olduğu ifade edilmiştir. İlgili kişiler ibaresinde herhangi belirleme ve örnekleme yapılmadığından dolayı markanın iptalinde hukuki menfaati bulunan kişilerin iptal talebinde bulunabileceğinden bahsedilebilir. İptali istenen markaya konu işareti kullanabilme imkânı kısıtlanan ya da kısıtlanma tehlikesi olan herhangi bir gerçek ya da tüzel kişi iptal talebinde bulunabilecektir. Kapsamlarındaki mal veya hizmetler için jenerik bir ad haline gelmiş olan markalar nedeniyle pazardaki rekabeti dengelemek isteyen kurum ve kuruluşlar, jenerik ad haline gelmiş markalar nedeniyle tüketicilerin yanılgıya düşmesini engellemeye çalışan kurum ve kuruluşlar (örneğin tüketici hakları dernekleri gibi) da markanın iptalini talep edebilecek kişiler arasında yer alabilecektir. Aynı doğrultuda tüketicilerin dahi markanın iptalini talep edebilecek kişiler arasında yer alması söz konusu olabilecektir.

İdari iptal yetkisinin TürkPatent'e geçeceği yedi yıllık erteleme süresinde mahkemelerde dava olarak görülecek "iptal talebi" yukarıda belirtilen kişiler tarafından ileri sürüleceği için iptal yetkisinin mahkemelerde olduğu geçiş döneminde bu kişiler "davacı" olarak anılacaktır. Yetkinin TürkPatent'e geçmesiyle birlikte "iptal talebinde bulunan"/"iptal talep eden" olarak anılacaktır.

İptal Talebinde Süre Ne Kadardır?

İptal halleri ve iptal talebi ile ilgili düzenlemelerin yapıldığı SMK'nın 26'ncı maddesinde iptal talebinin belirli bir süre dâhilinde ileri sürülebileceği yönünde bir sınırlama bulunmamaktadır. Çok genel olarak markanın korumasının devam ettiği süre içinde iptal talebinin ileri sürülebileceğini söylemek iptal müessesesi bakımından son derece yerinde olacaktır.

Markanın İptali Kararının Nasıl Bir Etkisi Vardır?

Markanın iptaline ilişkin karar, iptal talebinin sunulduğu tarihten itibaren etkilidir (SMK m. 27(2)). Söz konusu tarih, yetkinin mahkemeler tarafından kullanıldığı süreçte davanın açıldığı tarihten itibaren ileriye ilişkindir. İptal kararı, iptal talebinin TürkPatent'e sunulduğu tarihten itibaren etkili olacaktır.

Hangi Durumlarda Marka İptal Edilebilmektedir?

SMK m. 26/1-b'ye göre; Marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad hâline gelmesi durumunda marka iptal edilir.

Bir markanın toplum nezdinde marka olmaktan çıkıp yaygın ad haline gelmesi için halkın artık o markayı bir ürün veya hizmetin adı olarak algılaması gerekir. Bir mal ve hizmet artık o markayla ifade edilmeye başlanmışsa o ad artık jenerik hale gelmiştir.

Bu iptal sebebinin gerçekleşmesi için sadece markanın yaygın hale gelmesi yeterli olmamakta, bu yaygın hale gelme marka sahibinin markasına sahip çıkmaması nedeniyle meydana gelmelidir.

Sınai Mülkiyet Kanunu, 556 Sayılı KHK'da açık bir ifadeyle tanımlanmamış olan marka sahibinin "davranışları"nı, bu davranışların hem fiiller şeklindeki aktif davranışlar hem de gerekli önlemleri almama şeklindeki pasif davranışlar olabileceğini belirterek açıklığa kavuşturmuştur.

Marka, bir işletmenin ürettiği ya da ticaretini yaptığı mal veya sunduğu hizmetleri diğer işletmelerin ürettiği veya ticaretini yaptığı mal veya hizmetlerden ayırt etmeye yarayan işaretlere denir. Markanın en temel işlevi mal veya hizmetlerin benzerlerinden ayırt edilmesini sağlamaktır. Kullandıkları mal veya hizmetler yönünden tekel konumunda olan ve piyasaya hakim bazı markalar ayırt edicilik niteliklerinde zamanla oluşan azalma nedeniyle jenerik hale gelebilmektedirler. Genel olarak bakıldığında, yeni bir ürün yaratan markaların, piyasaya ilk giren markaların ve günlük hayatta çok tüketilen markaların yaygın ad haline geldiği gözlemlenmektedir.

Piyasaya ilk giren ve günlük hayatta çok tüketilen markalar ürünün adı haline gelebilmekte, tekel konumunda olan bu markanın ürünü veya hizmeti satın alınmak istendiğinde ürünün adının söylenmesi yerine doğrudan marka adı söylenerek ürün ya da hizmet satın alınabilmektedir. Marka tam olarak ürün ile özdeşleşmeye başlamaktadır. Jilette ve Selpak örneklerinde olduğu gibi.

Tescilli bir marka zamanla ayırt edicilik özelliğini kaybedebilmekte ve marka olmaktan çok bir ürünün cins adı şeklinde kullanılmaya başlanabilmektedir. Bu da markanın ayırt edicilik ve kaynak gösterme fonksiyonlarının kaybederek farklı işletmeler tarafından sunulan aynı tür mal veya hizmetler için jenerik ad haline dönüşebilmektedir.

Yaygın ad haline gelme sebebiyle iptalin uygulanabilmesi için markanın tescilli olduğu mal veya hizmetler yönünden piyasada yaygın ad haline gelmesi ve bu duruma marka sahibinin davranışları veya hareketsizliğinin neden olması gerekmektedir.

İstanbul 4. FSHHM.'nin 14.02.2013 T., 2011/280 E., 2013/10 K. Sayılı

kararında da açıkça ifade edildiği üzere motorlu taşıtlar bakımında JİP ve CİP ibareleri yaygın ad haline geldiği kabul olunmakla birlikte, bu ibarelerin JEEP tescilli markasından farklı olduğu ve ilgili sektördeki alıcıların JEEP markasını hala bir marka olarak gördüğünden bahisle hükümsüzlük davası reddedilmiştir.

Davacı vekili, davalı Adına tescilli JEEP markasını 1986 yılındaki tescilinden sonra marka değerinin korunamadığını, davalının bu konuda gerekli yatırımları yapmadığını, bu nedenle bir cins adı olarak yaygın ad haline gelmesine engel olamadığını, önleyici tedbirler almayarak markanın marka olma özelliğini yitirdiğini ve jenerik isim haline geldiğini, Türkçe' de bu markanın artık her türlü arazide kullanılabilen motorlu taşıt olarak tarif edildiğini, Türk Dil Kurumu Sözlüğü'nde de bu şekilde tanımlandığını, Emniyet Müdürlüğü'nün araç ruhsatlarında dahi araç türü olarak JEEP ibaresine yer verildiğini, davalının bu gibi durumlara sessiz kaldığını bu nedenle hükümsüzlük koşullarının oluştuğunu ileri sürerek davalı adına tescilli 90467 ve 206817 sayılı markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkeme ise; iptal sebebi için markanın tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad haline gelmesi yeterli olmayıp, bunun marka sahibinin davranışları sonucunda ortaya çıkmış olmasının da gerektiği, bu kullanımların davalının tutum ve davranışları neticesi ortaya çıktığının da sabit olmadığı, ayrıca dava dilekçesinde yer alan açıklama ve yargılama sırasındaki beyan ve taleplere göre, davacının yaygın ad hale gelme iddiasının sadece motorlu taşıt araçları, arazi araçlarını kapsadığı ve bu emtia dışındaki diğer emtia yönünden yaygın ad haline gelme iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle her iki marka yönünden de ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.

Marka sahibi, markasını korumak adına; kendisine kanunen tanınan hakları kullanmalı ve ihlali öğrendiğinde gerekli önlemleri almalıdır. Marka sahibi sessiz kalma şeklindeki pasif davranış neticesinde markanın iptaline yol açabilmektedir. Markanın sözlük, ansiklopedi gibi eserlerde cins adı izlenimini yaratacak şekilde yer verilmesine göz yumulması, ilgili piyasadaki rakip firmalarca jenerik ad olarak kullanılmasına karşı çıkılmaması pasif davranış örnekleri olarak zikredilebilmektedir.

Marka sahibi toplumda yaygın ad izlenimi yaratan yanılgıyı düzenleyeceği reklam kampanyaları, duyuru ve açıklamaları ile düzeltmeli, markanın tescilli olduğunu cins adı olmadığını açıklayıp markasını savunmalıdır.

İptal davasında marka sahipleri, davacının iddialarının yersiz olduğunu, markanın yaygın ad haline dönüşmediğini ya da yaygın ad haline dönüşmemesi için gerekli tedbirleri aldığını, SMK 'nın kendisine verdiği koruma mekanizmalarından yararlandığını ispat etmekle yükümlüdür. Markanın yaygın ad haline gelmesi sebebiyle açılan iptal davası hukuka uygun her türlü delil ile ispat edilebilecektir.

Marka sahibi, iptal davasında kendisini savunmak amacıyla markanın yaygın ad haline gelmediğini gösteren tüketici anketlerini, markanın yaygın ad haline gelmesini önleyici gerekli tedbirleri aldığını gösteren markayı jenerik olarak kullanan kişilere gönderdiği ihtarları, marka farkındalığını yaratmak amacıyla hazırladığı broşür, dergi vb. bilgilendirici belgeleri delil olarak gösterebilir.

Mahkeme tarafından iptal davaları incelenirken ilk olarak markanın ilgili kesimde nasıl algılandığı, hangi oranda yaygın ad olarak kullanıldığı, marka jenerik ad olarak kullanılmaya başlanmış olsa bile ilgili tüketici kitlesinin söz konusu ibareyi hala marka olarak görüp görmediği gibi konuların tespiti akabinde markanın iptaline karar verilmektedir. Hal böyle olunca marka sahibi markasının jenerikleşerek iptalden kurtulması için bir takım hareketlerde bulunması markasına karşı ihlalleri engellemesi markanın jenerik olma nedeniyle iptalinin önünü kesebilmektedir.

Originally published Aralık 2020

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.