ŞIRKETLER HUKUKU NEDIR?

Ticaret hukuku bünyesinde yer alan ve ticaret şirketlerinin kurulması, birleşmesi, bölünmesi, devredilmesi, tip değiştirmesi, tasfiyesi gibi konulara dair normları ihtiva eden ve ticaret şirketlerine ilişkin hukuki ilişkileri inceleyen bir hukuk dalıdır.

Şirketler hukuku, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanunu madde 124 hükmüne göre:

Ticaret şirketleri;

  • Kollektif Şirket
  • Komandit Şirket
  • Anonim Şirket
  • Limited Şirkett
  • Kooperatif Şirketlerden ibarettir

Bu Kanunda, Kollektif ve Komandit şirketler Şahıs Şirketi olarak, Anonim Şirket, Limited Şirket ve Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirketler ise Sermaye Şirketi olarak nitelendirilmiştir.

Şirketler gerçek ve tüzel kişiliğine, ortaklarının yükümlülüğüne, sermaye yapısına, sorumluluklarına göre ayrı ayrı sınıflandırılmıştır.

Bu makalemizde Anonim ve Limited Şirketlere sermaye olarak getirilebilen tescilli markalarının muvazaalı işlem tesis etmek suretiyle devredilmelerine ve hukuki yaptırımlarına değineceğiz.

Öncelikle, sermaye şirketlerinden olan Anonim Şirket ve Limited Şirketler en az bir veya birden fazla gerçek ya da tüzel kişi tarafından kurulabilmektedir. Şirketlerin sermaye yapısı, miktarı ve yükümlülüklerine ilişkin özel durumlar saklıdır. Anonim ve Limited Şirketler, şirkete sermaye olarak sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikri mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil malvarlığı unsurları getirebilirler.

Fikri Mülkiyet Hakları, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nda düzenlenen marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adları olarak belirlenmiştir. Sermaye şirketlerine ayni sermaye olarak getirilebilmeleri için tescil edilmiş olmaları şarttır. Aksi takdirde ayni sermayeye konu yapılamazlar.

Makalemizin konusu olan marka ise, sınaî mülkiyet alanında yer alan marka hakkı, ekonomik değerinin artması ve işletmeden bağımsız olması nedeniyle çeşitli hukuki işlemlere konu olabilmektedir. Tescilli bir marka, başkasına devir edilebilir, miras yolu ile intikal edebilir, kullanma hakkı lisans konusu olabilir, rehin edilebilir ve haczedilebilir.

Dolayısıyla marka, Sınai Mülkiyet alanında önemli bir yer edindiği gibi Türk Ticaret Kanunu kapsamında sermaye şirketleri için de son derece önem arz etmekte ve ticari işletmeden bağımsız ekonomik bir değere kavuştuğu görülmektedir.

Ekonomik değer niteliğini haiz tescilli bir marka, ticari işletme ile birlikte devir edilebileceği gibi ticari işletmeden bağımsız olarak ayrıca devir edilmesi de söz konusu olabilir. Marka devir sözleşmesi istisnai durumlar saklı kalmak kaydıyla yazılı olarak yapılır ve taraflarca imzalanarak, tescil ettirilir.

Sermaye şirketlerinin önemli mal varlığı unsurlarından olan markası, şirketin içini boşaltmak, mal varlığını azaltmak veya ortakların birbirlerinden mal kaçırmalarına yol açacak şekilde hileli davranışlar çerçevesinde muvazaalı işlemlere konu yapılmaktadır.

MUVAZAALI İŞLEMDEN KASIT NEDIR?

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenmiştir. Madde 19 "(1) Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.

2) Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz"

Türk Hukuk Sistemimizde muvazaa; mutlak ve nispi muvazaa olmak üzere iki şekilde karşımıza çıkmaktadır. Mutlak Muvazaa bir hukuki ilişkinin taraflarının, gerçek iradelerine uymayan ve tarafları bağlamayacak şekilde yaptıkları gizli anlaşmadır. Nispi Muvazaa ise taraflar arasında akdedilen sözleşmenin saklanması amacıyla başka bir sözleşmenin yapılmasıdır. Şu halde muvazaa, tarafların aralarında anlaşarak, gerçekte yapmak istemedikleri bir hukukî işlemi üçüncü kişileri aldatmak maksadıyla yapıyormuş gibi görünmeleridir.

Buradaki asıl amaç şirketin içini boşaltmak veya malvarlığı unsurunu azaltmak kastı ile kendisine veya 3. Bir kişiye haksız menfaat sağlamaktır. Şirket ortakları muvazaalı işlemi işbirliği içerisinde şirketin alacaklılarına karşı yapabilecekleri gibi kendi aralarında meydana gelen uyuşmazlığa ilişkin olarak da imza ve temsil yetkilerini kötüye kullanarak şirketin diğer ortağından/ortaklarından mal kaçırabilirler, haksız işlem tesis edebilirler.

TESIS EDILEN MUVAZAALI İŞLEMIN HUKUKI YAPTIRIMI NEDIR?

Devredilen mal varlığı unsuru şirketin tescilli bir markası ise Fikri ve Sınai Haklar çerçevesinde marka devir sözleşmesinin hükümsüzlüğü istenebilir. Ancak bu marka devir sözleşmesinin iptali için başvurucu tarafından markanın tanınmışlık ve ayırt edicilik düzeyi hakkında ispata elverişli somut verilerin, davanın açılmasındaki hukuki yararının, muvazaalı işlemi tesis eden ortağın veya borçlunun niyetinin kötü olduğunun, şirketi veya 3. Kişileri zarara uğratma kastı ile hareket ettiğinin ispat edilmesi gerekmektedir.

Bu şartların varlığı halinde mahkeme marka devrinin muvazaalı olarak yapıldığına kanaat getirir ise bu marka devir sözleşmesinin hükümsüzlüğüne, Türk Patent ve Marka Kurumu'ndan terkinine karar verebilir.

Konuya ilişkin tarafların tazminat ve cezai hakları saklıdır.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2010/9098 Esas – 2010/10255 Karar Sayılı, 14.10.2010 tarihli ilamında;

"... Mahkemece, taraflar arasında birçok uyuşmazlık ve davalar bulunduğunun aşikâr olduğu, İlhan Adiloğlu'nun davaya konu marka devir sözleşmesi tarihinde davacı şirketi münferiden temsil yetkisinin bulunduğu, bu yetkiyi kullanarak oğlu Çan'a verdiği genel vekâletnameyle davaya konu markanın davalı şirkete devredildiği, bu sözleşmede davalı şirketi de İlhan Adiloğlu'nun temsil ettiği, davacı şirketin amacının belirtildiği ana sözleşmenin 3. maddesinin marka alım satımını da içerir şekilde yorumlanamayacağı açıktır. T.T.K.nun 321 ve 443/2. maddeleri uyarınca bu durumda yönetim kurulu adına yetki kullanan İlhan'ın davacı şirketin mal ve hizmetlerini sunarken kullandığı markayı devir yetkisinin olmayıp bu yetkinin genel kurula ait olduğu, zira davaya konu markanın davacı şirketin ticaret unvanını da içerdiği ve şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati öneminin bulunduğu, kaldı ki her iki şirkette de yönetici olan İlhan'ın davacının anılan markasını davalı şirkete devrini sağlanmasının sadakat ve özen yükümlülüğüne uygun sayılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, "Eser İnşaat ve Ticaret A.Ş. + Şekil" ibareli markanın devrine dair işlemin iptaline, TPE' deki devir tescilinin terkinine dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar dairemizce onanmıştır."

Sonuç olarak, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nde yapılan yargılamalar neticesinde uyuşmazlık konuları Yüksek Mahkemelere taşınmış ve ilgili mahkemeler tarafından yapılan incelemelerde şirketin önemli malvarlığının genel kurul kararı olmadan devredilemeyeceği, genel kurulun izni veya onayı olmadan işlem tesis edilemeyeceği, ilgili markanın üçüncü Kişilere devredilemeyeceği, herhangi bir ticari iş ve/veya işlem konusu edilemeyeceği açıkça hüküm altına alınmıştır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.