1. GİRİŞ

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye için de suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanı gibi hususlar büyük bir sorunsal oluşturmaktadır. Bu noktada devletler, bu gibi suçların işlenmesine ilişkin aşamalarda muhtemel olarak bu tespiti yapabilecek kişi ve kuruluşlara bazı yükümlülükler getirerek bu fillerin tespit edilebilirliğini sağlamaya çalışmaktadır. Bu tespit edilebilirliğin sağlanabilmesi için belirli önlemlerin alınması gerekmektedir. Devletlerin temel olarak buna ilişkin kişi ve kuruluşlara verdiği temel yükümlülükler, müşterinin tanınması, şüpheli işlemlerin bildirilmesi, eğitim, iç denetim, bilgi ve belge verme şeklinde ana hatları ile özetlenebilir. Çalışmamızın konusunu ise bu yükümlülüklerden müşterinin tanınması prensibi oluşturmaktadır.

  1. MÜŞTERİNİN TANINMASI

Müşterinin Tanı ( KYC -Know Your Customer ) prensibi  bir terim olarak isminden de anlaşılacağı üzere en genel tanımıyla, mal veya hizmet sunan bir kişi ya da kuruluşun müşterisinin kim olduğuna ilişkin asgari bilgiye sahip olmasıdır. Elbette bu asgari bilginin içeriğini kişiyi diğer kişilerden ayıran temel kimlik ya da sicil bilgileri oluşturmaktadır, dolayısıyla aslında "kimlik tespiti" müşterinin tanınmasını içerik bakımından güzel özetleyen bir tabirdir. Gerçek kişiler bakımından kişinin adı, soyadı, T.C. kimlik numarası, doğum yeri ve tarihi gibi bilgiler müşterinin tanınması için temel bilgiler iken, tüzel kişiler bakımından ise unvan, vergi kimlik numarası, tüzel kişinin bulunduğu adres gibi bilgiler müşterinin tanınması adına temel bilgileri oluşturmaktadır.

  1. Uluslararası Düzenlemeler

Uluslararası mevzuatta müşterinin tanınmasına ilişkin temel metinlerden birisi 1999 tarihli Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme'dir. Sözleşme'nin 18. maddesine göre taraf devletlerin yükümlülüklerinden birisi de aynen şöyledir:

"Finansal kurumlar ve finans işleri yapan diğer kuruluşları, devamlı veya arızi müşterilerinin veya lehlerine hesap açılan kişilerin teşhisi için mevcut en etkili yöntemleri kullanmaya, olağandışı veya şüpheli işlemlere özel bir dikkat göstermeye ve suç teşkil eden bir eylemden kaynaklandığından şüphelenilen işlemleri haber vermeye mecbur eden önlemler."

Kişinin teşhisi tam olarak müşterinin tanınmasına ilişkin yükümlülüğü ifade etmektedir. Her ne kadar Sözleşme'de sadece finansal kurumlar ve finans işleri yapan kuruluşlar bakımından taraf devletlere böyle bir yükümlülük getirmesi öngörülmüşse de yerel mevzuatta kişi ve kuruluşlar daha da çeşitlenmektedir. Bu konuya ileride değinilecektir.

Konuya ilişkin Türkiye'nin taraf olduğu diğer bir uluslararası sözleşme ise 16 Mayıs 2005 tarihli Terörizmin Finansmanı ve Suçtan Elde Edilen Gelirlerin Aklanması, Aranması, El konması ve Müsaderesi Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi'dir. Sözleşme'nin 13. maddesinde taraf devletlerin kara para aklamaya ilişkin alması gereken yükümlülükleri sıralanmıştır. Bunlardan birisi de müşterinin kimliğinin tespit edilmesi ve kimliğin teyit edilmesi, gerçek faydalanıcının tanınmasıdır (ultimate benefit owner, yerel mevzuatta gerçek faydalanıcı olarak çevrilmiştir).

  1. Ulusal Düzenlemeler

Uluslararası sözleşmelerde müşterinin tanınması bu şekilde düzenlendiği gibi yerel mevzuatımızda da benzeri şekilde düzenlendiğini görmek mümkündür. Müşterinin tanınmasına ilişkin hukukumuzda bakılası gereken ilk düzenleme 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ("Kanun") ve Kanun'un 3. maddesidir. 2020 yılına kadar ismi kimlik tespiti olan maddenin daha sonra ismi 7262 sayılı Kanun'la "Müşterinin Tanınması" olmuştur. 5549 sayılı Kanun kapsamında müşterinin tanınmasına ilişkin yükümlülük şu şekilde düzenlenmiştir:

"Yükümlüler, müşterinin tanınmasına ilişkin esaslar kapsamında; kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek ve gerekli diğer tedbirleri almak zorundadır.

Kimlik tespitine esas belge nevilerini belirlemeye Bakanlık yetkili olup, kimlik tespitini gerektiren işlem türleri, bunların parasal sınırları ile müşterinin tanınmasına ilişkin ve konuyla ilgili diğer usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir".

Madde kapsamında aslında müşterinin tanınmasına ilişkin kimlik tespitinin yapılması ve diğer tedbirlerin alınması gerektiği belirtilmiştir. Kanun daha sonra kimlik tespitinin nasıl yapılacağı, hangi usul ve esaslara göre uygulanacağı Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın çıkaracağı yönetmeliğe havale etmiştir.

  1. Yükümlüler

Ulusal ve uluslararası düzenlemelerde yukarıda bahsedilen şekilde hüküm altına alınan müşterini tanı yükümlülüğü bakımından sorulacak birkaç soruyla konuyu netleştirmek isabetli olacaktır. Bu soruların en başında kim sorusunu sormalıyız. Kim müşterisini tanımalı diye sorusunun cevabı Kanun'da "yükümlü" olarak verilmiştir. Yükümlünün tanımlandığı düzenleme ise Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik'dir ("Yönetmelik").  

Yönetmelik 4. maddesine göre yükümlülüklere örnek olarak verilebilecek temel kişi ve kuruluşlar;

  • Bankalar,
  • Bankalar dışında banka kartı ve kredi kartı düzenleme yetkisini haiz kuruluşlar,
  • Kambiyo mevzuatında düzenlenen yetkili müesseseler,
  • Finansman, tasarruf finansman, faktoring ve leasing şirketleri,
  • Sermaye piyasası aracı kurumları ve portföy yönetim şirketleri,
  • Sermaye piyasası çerçevesinde takas ve saklama hizmeti veren kurumlar,
  • Ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşları,
  • Yatırım ortaklıkları,
  • Sigorta, reasürans şirketleri ile brokerları ve emeklilik şirketleri,
  • Varlık yönetim şirketleri,
  • Kıymetli madenler ve kıymetli taşlar piyasasına ilişkin saklama hizmeti ile sınırlı olarak Borsa İstanbul Anonim Şirketi
  • Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi,
  • Kargo şirketleri,
  • Cumhuriyet altın sikkeleri ve Cumhuriyet ziynet altınları basma faaliyeti ile sınırlı olmak üzere Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü,
  • Ticari amaçlı taşınmaz alım satımıyla uğraşanlar ve bu işlemlere aracılık edenler,
  • Her türlü deniz, hava, kara nakil vasıtalarının alım satımı ile uğraşanlar ve bu işlemlere aracılık edenler (iş makineleri dahil olmak üzere),
  • Tarihi eser, antika ve sanat eseri alım satımı ile uğraşanlar ve müzayedeciliğini yapanlar,
  • Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, Türkiye Jokey Kulübü ve Spor Toto Teşkilat Başkanlığı dahil talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler,
  • Spor kulüpleri,
  • Noterler,
  • Şirket, vakıf ve dernek kuruluşu, idaresi ve devri, birleştirilmesi, tasfiyesi, finansal işlemlerinin gerçekleştirilmesi, bu tüzel kişiliklerin hesaplarındaki varlıkların idaresi, taşınmaz alım satımı, sınırlı ayni hak kurulması, kaldırılması işler bakımından serbest avukat olarak
  • Kripto varlık hizmet sağlayıcılarıdır.

Son olarak 1 Mayıs 2021 tarihli 31471 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan değişiklikle birlikte 6361 sayılı Kanun'a tabi tasarruf finansman şirketleri ve kripto varlık hizmet sağlayıcıları da yükümlüler arasına dahil edilmiştir. Bu değişiklikle birlikte yükümlüler listesini yukarıdaki kişi ve kuruluşlar oluşturmaktadır.

  1. Kimlik Tespitinin Gerekli Olduğu Haller

Bir üst başlık dahilinde kim sorusuna cevap verilmişti. Bu başlık altında ise aslında ne zaman sorusunun cevabı aranacaktır. Bu sorunun cevabını ise hangi hallerde kimlik tespiti gerekmektedir sorusunu sorarak bulabiliriz. Bu haller Yönetmelik 5. madde kapsamında sayılmıştır. Buna göre:

  1. Sürekli iş ilişkisi halinde tutar gözetmeksizin,
  2. İşlem tutarı veya birbiriyle bağlantılı birden fazla işlemin toplam tutarının 75.000 TL olması halinde, bu işlemlerin elektronik transfer şeklinde olması halinde ise 7.500 TL,
  3. Şüpheli işlem bildirimi gerektiren durumlarda tutar gözetmeksizin,
  4. Daha önce edinilen kimlik bilgilerinin yeterliliği ve doğruluğu konusunda şüphe olması halinde tutar gözetmeksizin,

kimlik bilgilerini almak ve bu bilgilerin doğruluğunu teyit etmek yükümlülerin yerine getirmesi gereken bir zorunluluktur. Bu yükümlülük dolayısıyla müşteri yahut müşteri adına veya hesabına hareket eden kişinin kimliğinin tespiti gerekebilir.

Müşterinin tanınmasına ilişkin yükümlülüğün ne zaman yerine getirileceğine ilişkin şartlardan üçü açık ve net olsa da şüpheli işlem bildirimine ilişkin olan şartın tam anlaşılması adına şüpheli işlem bildiriminin hangi hallerde yapılması gerektiğini anlamak adına başka hususlara da bakılması gerekmektedir. Şüpheli işlem bildirimi kanun kapsamında düzenlenmiştir. Kanun'un 4. maddesine göre, "işlemlere konu malvarlığının yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlar için kullanıldığına dair bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek başka bir hususun bulunması halinde" bu işlemlerin yükümlüler tarafından bildirilmesi mecburi tutulmuştur. Dolayısıyla bir işlemin şüpheli olması için yasadışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlar için kullanılacağına ilişkin belirli emareler gerekmektedir.

Yönetmelik ise şüpheli işlemi örneklendirici bir biçimde ele almıştır. Yönetmelik 27. maddeye göre şüpheli işlem: "...yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işleme konu malvarlığının; yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına, bu kapsamda terörist eylemler için ya da terör örgütleri, teröristler veya terörü finanse edenler tarafından kullanıldığına veya bunlarla ilgili ya da bağlantılı olduğuna dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halidir". Yönetmelik maddesi terörizme ilişkin örnekler vermiş olsa da elbette şüpheli işlemler ancak bununla sınırlı değildir. Dolayısıyla Kanun'da da ifade edildiği gibi yasadışı yollardan elde etme veya yasa dışı amaçlarla kullanma bilgisi şüphesi veya şüphe gerektirecek husus, şüpheli işlem bildirimi için yeterli olacaktır.

  1. Kimlik Tespitinin Yapılış Yeri ve Şekli

Müşterinin tanınması adına yapılacak işlemlerin yeri ve şekli ise diğer bir bahistir. Kimlik tespitinin nasıl yapıldığına ilişkin soruya cevap verilmesi halinde aslında nerede yapılacağı sorusuna da büyük oranda cevap vermiş oluruz. Bu noktada kimlik tespiti yüz yüze yapılabileceği gibi uzaktan da yapılabilmektedir. Tahmin edileceği gibi asıl olan kimlik tespitinin yüz yüze yapılmasıdır. Ancak aynı zamanda belirli şartların gerçekleşmesi halinde uzaktan da kimlik tespiti yapılabilmektedir. Yönetmelik'in gerçek kişilerde uzaktan kimlik tespiti başlıklı 6/A maddesi şöyledir:

"Yükümlünün asli faaliyet alanı ile ilgili mevzuatta müşteri ile yüz yüze gelinmeksizin kimliğinin doğrulanmasına imkân verecek yöntemlerle sözleşme kurulmasına cevaz verilmiş olması halinde, gerçek kişilerle sürekli iş ilişkisi tesisinde müşteri kimliğinin doğrulanması amacıyla uzaktan kimlik tespiti yöntemleri kullanılabilir. Bakanlık, uzaktan kimlik tespitinde uygulanacak yöntemler ve müşterinin tanınması kapsamındaki diğer tedbirler ile uzaktan kimlik tespiti yapılabilecek diğer işlem türlerini yükümlüler itibarıyla belirlemeye yetkilidir."

Uzaktan kimlik tespiti için kendi mevzuatında buna izin veren hüküm olması şart koşulmuştur. Bu şekilde mevzuatında izin olan kuruluşlardan birisi bankalardır. 01 Nisan 2021 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Bankalarca Kullanılacak Uzaktan Kimlik Tespiti Yöntemlerine ve Elektronik Ortamda Sözleşme İlişkisinin Kurulmasına İlişkin Yönetmelik ile 01 Mayıs 2021 tarihi itibariyle bankaların uzaktan kimlik tespitini gerçekleştirme imkânı sağlanmıştır. Aynı şekilde 6361 sayılı Kanun'a tabi kuruluşlar bakımından da benzeri bir yönetmelik taslak halindedir. Bankaların uzaktan kimlik tespitini aktif bir şekilde kullanmaya başladığını görmeye başladık. Taslak kabul edildiğinde çok yakın bir zamanda da 6361 sayılı Kanun kapsamındaki finans kuruluşlarının kullanmaya başlayacağı söylenebilir.

  1. SONUÇ

Müşterini tanı prensibi, birçok kuruluşa ve kişiye getirilmiş bir yükümlülüktür. Kanun ve Yönetmelik kapsamında kimlik tespiti yapmaları için yükümlü kılınan birçok kuruluş suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi amacıyla oluşturulan düzenlemelerde yükümlü olmaları dolayısıyla kimlik tespiti yapmaktadırlar. Ancak kimlik tespiti her halde gerekli olmayan ve bazı şartların varlığı halinde yapılan bir işlemdir. Burada belirli limitlerin üzerindeki işlemlerin olması ya da şüpheli işlemin varlığı gibi şartlar mevcuttur. Bu şartların gerçekleşmesi halinde kimlik tespiti gerekmektedir. Müşterinin tanınmasının ne şekilde ve nerede yapılacağı ise diğer bir bahistir. Bu noktada ise Yönetmelik 6/A maddesi kimlik tespitinin yapılışının gerçek kişiler bakımından uzaktan da yapılabileceğini düzenlemiştir. Dolayısıyla kimlik tespiti gerçek kişiler bakımından yüz yüze yapılmak durumunda değildir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.