Türkiye'nin Taraf Olduğu İki Taraflı Ve Çok Taraflı Yatırım Anlaşmaları

  1. GENEL OLARAK

Günümüzde ülkelerin gelişimi için yerli sermaye yeterli olmamakta, borç veya sermaye olarak ev sahibi devlete giren yabancı yatırımlar gelişmekte olan ekonomiler için önemli mali kaynaklar oluşturmaktadır.

Devletler, özellikle de gelişmekte olan devletler, gelişmeleri için gerekli olan ancak sahip olmadıkları ya da sınırlı olarak sahip oldukları teknolojik altyapı, sermaye ve uzmanlık gibi çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak, ekonomilerini güçlendirmek ve gelişimlerini sürdürebilmek için yabancı yatırıma, dolayısıyla da yabancı yatırımcıya ihtiyaç duymaktadırlar. Bedelleri çok yüksek olan ve uzmanlık gerektiren enerji, alt yapı ve doğal kaynaklar yatırımlarının gerçekleştirilmesi için yabancı yatırımcılar finansman ve teknolojinin transferi açısından vazgeçilmez görülmektedir.

Yabancı yatırımlar ülkelerin gelişimi için önemli olmakla birlikte, bu yatırımlara ilişkin kararlar siyasi ve ekonomik pek çok unsurdan etkilenir. Diğer bir deyişle yabancı yatırımcılar kendi ülkeleri dışında bir ülkeye yatırım yapma kararlarını verirken pek çok değişkeni göz önünde bulundurur ve bu doğrultuda karar verirler.

Yabancı yatırımcı için yüksek kar potansiyeli, doğal kaynakların zenginliği, ucuz iş gücü gibi unsurlar yatırım kararı alması için yeterli değildir. Yabancı yatırımcı yatırım yapacağı ülkede hem kendisini hem de yatırımını güvence altına almak, siyasi ve ekonomik risklerden olabildiğince kendisini korumak ve soyutlamak isteyecektir.

Ülkenin yatırım iklimi, siyasi ve ekonomik istikrar dışında, ülkenin yabancı yatırıma ilişkin sahip olduğu hukukî düzenlemeler, geçmişte gerçekleşmiş yatırımlarda yatırımcılar ile devlet arasındaki ilişkiler ya da çıkmış sorunlar ve çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde devletin kabul ettiği uygulamalar da yabancı yatırımcıların bir ülkede yatırım yapma konusundaki kararında önemli rol oynamaktadır.

Yatırımcı, yabancı bir ülkeye yatırım yaptığında, yatırımı hakkında, ev sahibi ülke ile arasında, mallarına el konulması veya kamulaştırma ya da karın transferi konusunda bir uyuşmazlık çıkması halinde, adil ve etkili yargı yollarına başvurabileceğine güvenmelidir.

Tüm bu sebeplerle, ülkeler bir yandan yabancı yatırımları ülkelerine çekmek adına bir yandan da ev sahibi devlette yatırım yapan kendi yatırımcılarını korumak gayesiyle iki taraflı ve çok taraflı yatırım anlaşmaları imzalamaktadırlar.  

Bu anlaşmalar sayesinde devletlerarası hukuki ve ekonomik alanda adil, şeffaf, objektif ve yeknesak uygulamalar meydana gelir. Uluslararası hukuk kapsamında korunan hukuki ve ekonomik bir düzlemde yatırımcı, kamu gücünden kaynaklanan bir zararının meydana gelmeyeceğini bilerek güvenli biçimde yatırım yapabilecektir.

Uluslararası yatırım anlaşmaları, taraf devletlerde yapılacak yatırımları ve yatırımcıyı teşvik etmeyi ve korumayı hedefler. Bu anlaşmalarda kullanılan yatırım teriminin ortak bir tanımı olmadığından, belirli bir yatırım veya işlemin koruma kapsamına girip girmediğini belirlemek için iki taraflı ve çok taraflı yatırım anlaşmaları özellikle dikkate alınmalıdır.

Bu bağlamda uluslararası yatırım anlaşmaları, iki taraflı ve çok taraflı olarak ayrı ayrı ele alınacaktır.

  1. İKİ TARAFLI YATIRIM ANLAŞMALARI

İki taraflı yatırım anlaşmaları, bir devletin tabiiyetindeki gerçek ve tüzel kişilerin başka bir devlette yapacakları yatırımların, hukuki anlamda korunmasını ve teşvikini amaçlayan uluslararası anlaşmalardır. Bu anlaşmalar Türkiye'de Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmaları (YKTK Anlaşmaları), dünyada ise Bilateral Investment Treaties (BITs) olarak adlandırılırlar.

İkili yatırım anlaşmaları 1950'li yılların sonlarından itibaren imzalanmaya başlanmış, özellikle 80'li ve 90'lı yıllardan itibaren büyük hız kazanmıştır.

Türkiye'de ise 1954 yılında 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra, yabancı yatırımcıların ülkeye çekilebilmesi konusu daha çok gündeme gelmeye başlamıştır. Bu bağlamda, ilk kez 1962 yılında Almanya ile YKTK Anlaşması imzalanmış, 1985 yılından itibaren de bu anlaşma müzekkerelerine hız verilmiştir.

Çok taraflı yatırım anlaşmalarının yapılmasının zorluğu ve dünya çapında kabul gören bir anlaşma olmaması, devletlerin iki taraflı yatırım anlaşmalarını daha çok tercih etmelerine neden olmuştur. İkili yatırım anlaşmalarının, standart bir formu yoktur ancak çoğu genel olarak benzer korumalar içermektedir.

YKTK Anlaşmaları, yabancı yatırımcılara bazı imkanlar ve korumalar sağlamaktadır. Genel olarak bu anlaşmalar, yabancı yatırımcılara milli muamele (national treatment principle) ve en çok gözetilen ulus kaydı (most favored nation clause) çerçevesinde muamele edilmesini sağlar. Milli muamele, başkalarına kendi vatandaşlarıyla aynı muameleyi gösterme ilkesidir. En çok gözetilen ulus kaydı ise devletlerin başka devletlere tanıdıkları ayrıcalıkları birbirlerine de tanıyacaklarını ifade eden prensiptir.

Bunların yanında bu anlaşmalar; yatırımcının temel hak ve menfaatlerinin uluslararası hukuk temelinde korunmasını, kamulaştırma veya devletleştirme halinde yatırımın gerçek bedelinin gecikmeksizin ödenmesi ve transferini, transferlerin gecikmeksizin yapılmasını, savaş veya iç karışıklık hallerinde milli muamele ilkesi çerçevesinde zarar gören yatırımcılara tazminat ödenebilmesini ve uluslararası tahkim imkanlarının tanınmasını garanti altına almaktadır.

Ayrıca, Türkiye'nin taraf olduğu YKTK Anlaşmalarında sıklıkla uygulanan bazı standartlar söz konusudur. Bunlar genel olarak; milli muamele prensibi (national treatment principle), en çok gözetilen ulus kaydı (most favoured nation clause), gerekli özeni gösterme prensibi (due dilligence), tam koruma ve güvenlik standardı (full protection and security standard), adil ve eşit muamele prensibi (fair and equitable treatment) şeklinde sayılabilir.

YKTK Anlaşmalarında ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümü için ise genel olarak uluslararası tahkim mekanizması öngörülmektedir. Yürürlükteki anlaşmalar incelendiğinde özellikle iki tahkim mekanizmasının ön plana çıktığı görülmektedir. Bunların ilki ad hoc tahkim, ikincisi ise ICSID tahkimidir. Türkiye'nin de 24 Haziran 1987 yılında ICSID Konvansiyonu'nu (Washington Sözleşmesi) imzalayarak yetkisini kabul ettiği ICSID uluslararası tahkim mekanizması, bu tarihten sonra imzalanan tüm YKTK Anlaşmalarında yer almıştır.

Bunların dışında, üçüncü bir seçenek olarak, özellikle Avrupa'nın çeşitli büyük ekonomik merkezlerinde kurulmuş olan uluslararası tahkim merkezleri de yatırım uyuşmazlıklarının çözümü için bir mekanizma olarak kabul edilmektedir.

Türkiye, 2021 Mayıs ayı itibari ile 108 YKTK Anlaşması imzalamıştır ve bu anlaşmaların 81'i halen yürürlüktedir.

  1. ÇOK TARAFLI YATIRIM ANLAŞMALARI

Çok taraflı yatırım anlaşmaları, ikiden fazla ülke arasında yapılan ve birbirlerinin topraklarında gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılan yatırımları korumaya ve geliştirmeye yönelik hükümler içeren anlaşmalardır. İki taraflı yatırım anlaşmalarına benzer biçimde; milli muamele, en çok gözetilen ulus kaydı, adil ve eşit davranma, kamulaştırma durumunda tazminat ödenmesi gibi hükümler içerir.

Günümüzde 2800'den fazla iki taraflı yatırım anlaşması ve 300'den fazla serbest ticaret anlaşması mevcuttur. Birbirlerinden bağımsız ve parçalı bir koruma sağlayan bu anlaşmalara karşı, çok taraflı anlaşmaların daha yeknesak uygulamalar meydana getireceği öğretide öne sürülmektedir. Bu eğilime paralel olarak, son zamanlarda dünya ticaret akışının çoğunu kontrol eden devletler çok taraflı yatırım anlaşmaları imzalamışlardır.

Önemli çok taraflı yatırım anlaşmalarının bazıları şunlardır;

  • Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) (Yerini ABD-Meksika-Kanada Ticaret Anlaşması'na (USMCA) bıraktı.),
  • Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN),
  • Güney Ortak Pazarı (MERCOSUR),
  • Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP).

Bölgesel bazda koruma sağlayan bu anlaşmaların yanı sıra, sektörel bazda koruma sağlayan “Enerji Şartı Anlaşması (Energy Charter Treaty)” da bulunmaktadır. Türkiye de bu sözleşmeye taraftır.

Bunların yanında, yatırım uyuşmazlıkları genel olarak Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıklarının Çözüm Merkezi'nde (ICSID) sonuca kavuşturulur. Bu tahkim merkezi “Devletler ve Diğer Devletlerin Uyrukları arasındaki Yatırım Anlaşmazlıklarının Çözümü için Sözleşme” ile kurulmuştur. Türkiye de bu sözleşmeye taraftır ve bu kurumun bir üyesidir.

Ayrıca Dünya Bankası Grubu'nun bir üyesi olan Çok Taraflı Yatırım Garanti Kuruluşu (MIGA), yatırımcıları ticari olmayan risklere karşı koruma misyonuna sahiptir. Türkiye 1988'den bu yana MIGA üyesidir.

Bunlara ek olarak Dünya Ticaret Örgütü (WTO), üyelerinin ulusal ticaret düzenlemelerini nasıl yapacakları hususunda yasal bir çerçeve ortaya koymak, üyeleri arasında ticari ilişkilerin geliştirilmesi sağlamak, gelecekte gerçekleştirilecek çok taraflı ticaret müzakereleri için bir platform oluşturmak amaçlarına sahiptir ve bu kuruluş, uluslararası yatırım anlaşmaları açısından önemli bir figürdür. Türkiye de WTO'nun bir üyesidir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.