Makale Özeti:

Uluslararası ihracatta sıkça kullanılan akreditifler hem ihracatçı hem de ithalatçı açısından sağladığı çift taraflı güvence ile ön plana çıkmaktadırlar. Fakat akreditiflerin sınırlayıcı doğası bakımından özellikle belirli türleri akreditif ile gerçekleştirilen ithalat/ihracat ilişkisi bakımından hareket özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olabilmektedir. Devredilebilir akreditifler yönünden devir sıkıntısı problem olmasa dahi, bu ibareyi özellikle taşımayan diğer pek çok tür akreditifin devri ancak sınırlı birkaç şekilde gerçekleşebilmektedir. İşbu makale, devredilebilir akreditifler ve devredilemez akreditifler açısından alternatif yolları ele almaktadır.

Yazarın Yorumu:

İşbu makalede yer alan her bir öneri ve maddenin, genel akreditif şartları ve kullanılan akreditif türünün özellikleri göz önünde bulundurularak, en önemlisi de olay ve vaka bazında değerlendirilerek, akreditif dokümanında açıkça yazılı şartlar dâhilinde yorumlanması gerekmektedir.

Giriş

Akreditifler ödeme şekli ve özelliklerine göre türlere ayrılmaktadır. Akreditifin devri ise bu türlerden özellikle devredilebilir (transferable) kategorisinde olmasıyla mümkün olmaktadır. Sağladığı şartlı güvenceler nedeniyle sıklıkla kullanılıyor olsalar da, akreditiflerin devri kısıtlı durumlarda gerçekleşebilmektedir. Akreditifin devrinin söz konusu olması durumunda çoğunlukla önceden bu durumun öngörülmüş ya da belirlenmiş olması gerekmektedir. Devredilebilir kategorisinde bulunmayan akreditiflerin ise alternatif işlemler ile devirlerinin sağlanabilmesi bazı şartlar dâhilinde mümkün olabilmektedir. İşbu makale devredilebilir akreditifler ve devredilemez akreditifler için kullanılabilecek alternatif çözüm önerileri üzerinde fikir sunmaktadır.

Akreditifler ve Çeşitleri

Akreditifler bilindiği üzere ithalat ve ihracatta kullanılan ve şartlı taahhüt belgesi niteliğinde olan dokümanlardır. Akreditif, ithalatçının talebi üzerine bir bankanın hazırladığı, akreditif şartlarına uygun olarak düzenlediği ve akreditif üzerinde yer alan şartların ve istenilen evrakların doğru olarak teslim edildiği noktada, mal bedelini ihracatçıya ödeyeceğini taahhüt eden belgedir.

Akreditif belgesi hem ithalatçı hem de ihracatçı açısından temel bazı güvenceler sağladığından ve ikin tarafı da koruduğundan dolayı uluslararası ticarette pek çok alan ve sektörde sıklıkla kullanılmaktadır.

İhracatçı açısından, akreditif belgesi ihraç ettiği malın bedelinin kendisine ödemesinin yapılacağı açısından bir garanti sunar. İhracatçı bankanın ödeme güvencesine sahip olur. Bunun yanı sıra, politik risklere karşı da güvence sağlamış olur. İthalatçı açısından ise talep etmiş olduğu malın sevkiyatının yapılacağına dair ve uygun mal gönderildiğini kanıtlayan belgeyi ihracatçı bankaya sunmadan önce bankanın ödemeyi yapmayacağına dair bir garanti sunar. Akreditifte yer alan koşulların yerine getirilip getirilmediğini ayrıca banka alıcı adına incelediğinden, ithalatçı bu yükten de kurtulmuş olmaktadır.

Sözü edilen bu güvencelerden de anlaşılacağı üzere, akreditif prosedüründe sistemin temel dayanağı olan kuruluşlar aslında bankalar olarak ortaya çıkmaktadır. Akreditif işlemlerinde genellikle görevli olan iki banka bulunmaktadır. Bunlar ithalatçı tarafın bankası olan Amir Banka ve İhracatçı tarafın bankası olan Muhabir (İhbar) Bankası olmaktadır. Amir ve muhabir bankanın yanı sıra ihracatçı ekstra bir güvence olarak açılan kredinin üçüncü bir banka tarafından teyit edilmesini isteyebilmektedir. Bu durumun talep edilmesi halinde üçüncü banka teyit eden banka olarak yer alabilir. Teyit Bankası Amir Bankanın taahhütleri açısından bir anlamda sigorta görevi görmektedir. Amir Banka akreditifi açar ve ihracatçı akreditifte belirtilen vade içerisinde ödemesini yaptığı takdirde ödemeyi yapmakla görevlidir.

Akreditif işlemleri alıcı ve satıcı taraf arasından ödemenin akreditifle yapılacağına ilişkin bir satış sözleşmesinin ardından, ithalatçının akreditifi açtırması ve muhabir bankasının ihracatçıya bildirim yapması ile başlar. Belirlenen vade içerisinde mallar sevk edilmelidir. Ardından sevkiyatı kanıtlayan belgeler amir bankaya iletilir ve burada akreditif ile kıyaslanarak kontrolleri sağlandıktan sonra şartlar dâhilinde ödeme gerçekleştirilir.

Akreditiflerin belli çeşitleri bulunmaktadır ve prosedürler ve tarafların sahip oldukları haklar ve tasarrufları bakımından kullanılan akreditifin hangi tür akreditif olduğu büyük önem taşımaktadır. Bunun nedeni akreditif belgesinin, örneğin taraflar arasında akdedilmiş olan bir sözleşmeye kıyasla çok daha katı ve kuralcı bir doküman oluşudur.

Akreditif çeşitleri ödeme şekilleri ve belli özellikleri bakımından aşağıdaki türlerde olabilmektedir. Bu sayılanlar dışında akreditif türleri mevcut olsa dahi en sık rastlananları aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür.

Görüldüğünde Ödemeli Akreditif (Sight Payment Letter of Credit),
Vadeli Akreditif (Deferred Payment Letter of Credit),
Kabul Kredili Akreditif ( Acceptance Credit Letter of Credit),
İştira (Müzakere Edilebilir) Akreditif (Negotiation Letter of Credit),
Dönülebilir (Kabili Rücu) Akreditif (Revocable Letter of Credit),
Dönülemez (Gayri Kabili Rücu) Akreditif (Irrevocable Letter of Credit),
Teyitli Akreditif (Confirmed Letter of Credit),
Teyitsiz Akreditif (Unconfirmed Letter of Credit) ve
Devredilebilir Akreditif (Transferable Letter of Credit)

Devredilebilir yada Tranfer Edilebilir (Transferable) Akreditifler ve Devir Prosedürü

Kural olarak akreditiflerin devir edilebilmesi için üzerinde özellikle "transferable" ibaresi yer almalı ve akreditif en baştan devredilebilir olarak açılmalıdır. Bu tür akreditifler lehtarı tarafından ikinci bir lehtara (second beneficiary) devredilebilen akreditif türüdür. Transfer edilebilir akreditifler ihracatçının kendisi lehine açılmış olan akreditifi, başka bir lehtara devretmesine olanak vermektedir.

Transferable akreditifler International Chamber of Commerce (ICC) tarafından düzenlenen UCP 600 içerisinde 38. maddede düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca "transferable" ibaresi içeren akreditif ile, asıl ihracatçının (lehtarın) talebi ile kredinin belirli bir kısmı yada tamamı belirtilenden ayrı olarak ikinci bir lehtara devredilebilmektedir. Bu şekilde akreditifin belirli bir kısmı yada tamamı devredilebilir. Bir kez devredilmiş olan bir akreditifin aksine bir hüküm akreditif metninde yer almadığı sürece tekrar devir edilemez olduğu kabul edilmekle beraber eğer kısmı yüklemelere izin veren bir akreditif var ise, bir akreditif birden fazla ikinci lehtara devredilebilir görüşü mevcuttur.

Devir edilebilir akreditifler söz konusu olduğunda bir transfer bankası, üçüncü bir banka olarak akreditif şemasına dahil olabilir. Bu durumda amir banka devredilebilir akreditifi bu transfer bankasına bildirir. Devredilen akreditifin, asıl akreditifin şartlarını taşıması gerekmektedir.

Akreditifin devir masrafları genellikle, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, birinci lehtar tarafından karşılanmaktadır.

"Transferable" yani devredilebilir ibaresi akreditif dokümanında yer almıyor ise akreditifin devri yapılabilir mi?

Kural, akreditiflerin yukarıda belirtildiği üzere, "transferable/devredilebilir" ibaresi taşımadan devrinin mümkün olmamasıdır. Fakat bu ibarenin yer almaması durumunda ikinci bir yol olarak akreditiften doğan alacağın devri söz konusu olabilir.

UCP 600 39. Maddesi, devredilebilir olduğu belirtilmese dahi akreditiften elde edilecek olan hak ve fonların devrine imkân vermektedir. Herhangi bir akreditif konusunda taraflar haklarını UCP hükümlerine dayandırmadan önce, bu hükümlerin emredici olmadığı göz önüne alınması gereken bir faktördür. Dolayısıyla, 39. maddenin sağladığı imkânlar ancak taraflar aksini bir sözleşme üzerinde kararlaştırmadıysa mümkün olabilecektir. Bu nedenle en başta akreditif sözleşmesine bakılması gerekmektedir.

Sözleşmede aksine bir düzenleme yer almadığı takdirde ve eğer ödeme bankası bir Türk Bankası ise Türk Hukuku'nun konuya uygulanması baskın görüş dâhilinde mümkün olabilmektedir. Bu şartlar dâhilinde Türk Borçlar Kanunu 184.maddesi uyarınca yazılı şekilde yapıldığı takdirde devir işlemi geçerli olacaktır.

Bu şartlara ek olarak, akreditif taraflarından herhangi biri tarafından ödeme bankası ve akreditif bankasına bildirim yapılması önemlidir.

Son olarak dikkat edilmesi gereken husus alacağın doğmuş olup olmadığı konusudur. Eğer belgeler bankaya sunulmuş ve banka ibrazın uygun olduğu şeklinde karar almış ise lehtarın alacağı doğmuş olur. Fakat eğer devri talep eden ilk lehtar henüz gerekli belgeleri ibraz etmemiş ise bu durumda ancak olası bir alacağın devrinden bahsedilebilecektir. Bu ikinci durumda risk kıyasen daha fazla olacaktır çünkü devreden lehtar eğer belgeleri süresi içerisinden ibraz etmez ise devralan ikinci lehtarın ödemeyi talep etme konusunda zorlanması ihtimali söz konusu olacaktır.

Sonuç

Sonuç olarak, eğer devredilebilir ibaresi yer almayan, yani kural olarak devredilemez bir akreditif için, akreditiften doğan hakların devri şeklindeki alternatif yola başvurulması olanağı söz konusu olabilir. Alternatif yol olan alacağın devrine başvurulması halinde, birinci lehtar belgeleri devir öncesi ibraz etmiş olmalı ve alacak doğmuş olmalıdır. Ek olarak, her iki bankaya da bildirim yapılmış olmalı ve alacağın devri yazılı şekilde düzenlenmiş olmalıdır. Akreditiften doğan alacağın devri durumunda riski minimuma düşürmek açısından bu işlemler elzemdir.

Bu işlemler yapılırken, devredilenin akreditif değil, akreditiften doğan alacak olduğu göz önünde bulundurulmalı, devredilebilir ibaresi yer almadıkça akreditifin direk devri söz konusu olamamaktadır.

İşbu makalede değinmiş olduğumuz alternatif çözüm önerilerine rağmen, eğer akreditifin devrinin yapılabileceği konusu ilişkinin başlangıcı itibariyle gündemde ya da taraflardan biri için ihtimal dâhilinde ise, düzenleme aşamasında akreditifin "devredilebilir" ibaresi ile transfere olanak tanıyacak şekilde düzenlenmesi kanaatimizce tercih edilmesi gereken şekil olmalıdır. Bu şekilde olası anlaşmazlık ve risklerin önüne geçilmesi daha muhtemel olacaktır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.