Haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın işveren tarafından iş akdi feshedilen işçinin, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18, 19, 20 ve 21'inci maddeleri kapsamında düzenlenen iş güvencesi hükümlerine istinaden şartlarının varlığı halinde işe iade davası açması ve buna dayalı ücret ile tazminatlara hak kazanması mümkündür.

Diğer yönden iş güvencesi kapsamında olmayan işçilerin belirsiz süreli iş sözleşmelerinin işveren tarafından kötü niyetli olarak feshedilmesi halinde işçi lehine tazminat ödenmesine ilişkin olarak çeşitli kanunlarda düzenlemeler bulunmakta olup 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17'inci maddesi gereğince "...18 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektirir."

Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu da yeknesak bir düzenlemeyi barındırmakta olup "Feshe karşı koruma" başlığı altında düzenlenen 434'üncü madde şöyledir: "Hizmet sözleşmesinin fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işveren, işçiye fesih bildirim süresine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür."

854 sayılı Deniz İş Kanunu'nun 16'ıncı maddesinde de kötü niyet tazminatına yer verilmiş olup ilgili hüküm fıkrası gereğince "Gemiadamının sendikaya üye olması, şikayete başvurması gibi sebeplerle işinden çıkarılması hallerinde ve genel olarak hizmet aktini bozma hakkının kötüye kullanıldığını gösteren diğer durumlarda "B" bendinde yazılı önellere ait ücretlerin üç katı tutarı tazminat olarak ödenir."

Çalışma hayatındaki her işçinin, 4857 sayılı İş Kanunu'nda sayılan şartların bulunmaması nedeniyle iş güvencesi kapsamında olmadığı ve iş güvencesi hükümlerinden yararlanamadığı düşünüldüğünde, işverenin kötü niyetli feshine karşı, işçinin işbu hükümler ile korunması ve ihbar süresinin üç katı tutarında tazminata hak kazanacak olması iş akdinin güçsüz tarafında bulunan işçi bakımında son derece önem arz etmektedir.

Kötü niyetli feshin ise hangi hallerde mevcut olacağı bakımından yasada her hangi bir düzenleme yapılmamış olup 4857 sayılı İş Kanunu'nun ilgili madde gerekçesinde işverenin kötü niyetli feshine ilişkin olarak örnekler verilmiş olup işveren aleyhine dava açmak, şikayette bulunmak, tanıklık yapmak gibi durumların varlığı halinde işveren tarafından işçi akdinin feshedilmesi durumunda kötü niyetli feshin varlığından bahsedileceği ve işçinin ihbar süresinin üç katına kadar da tazminata hak kazanmasının mümkün olacağı anlaşılmaktadır. Ancak kötü niyetli feshe yol açabilecek örnekler sınırlı olmayıp genel olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2'inci maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olacak fesihlerin de bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün gözükmektedir.

Son olarak ihbar tazminatı ile kötü niyet tazminatının birbirinden bağımsız haklar olduğunu ve ayrı ayrı her iki tazminata hak kazanılmasının da mümkün bulunduğu göz ardı edilmemelidir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.