Evlilik öncesi veya sonrasında eşler tarafından belirli şekil şartlarını sağlayan seçimlik mal rejimi sözleşmesi akdedilmemişse yasa gereği eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır.1

Edinilmiş mallara katılma rejiminde değer artış payı alacağının kanuni dayanağı TMK'nun 227. maddesidir. TMK madde 227'ye göre, “Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.

Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması hâlinde hâkim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.

Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler' demektedir.”

Doktrinde değer artış payı alacağı için yapılan çeşitli tanımlamalar mevcut olmakla beraber değer artış payı alacağı için ortak tanım bir eşin, diğer eşin malvarlığı unsurlarına yönelik yaptığı, karşılığından vazgeçmediği katkı için talep edebileceği bir alacak hakkı şeklindedir.2 Değer artış payı alacağı ayni bir hak niteliğini haiz olmayıp nispi nitelikte bir alacak hakkıdır.3 Bundan ötürü, sadece katkıda bulunulan malın maliki olan eşe karşı ileri sürülebilir.

Değer artış payı alacağı ile katkı payı alacağının çeşitli açılardan farkları söz konusudur. Bu farklar, katkı payı alacağı davasında dava konusu malın dava tarihindeki değeri esas alınırken değer artış payı alacağı davasında malın tasfiye tarihindeki değerinin esas alınması, nominal değer garantisinin değer artış payı alacağında var olmasına rağmen katkı payı alacağında söz konusu olmaması, katkı payı alacağı davalarında dava tarihinden itibaren faiz işletilmekte iken, değer artış payı alacağında karar tarihinden itibaren faiz işletilmesi şeklinde sayılabilir.4

“Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet katkısında bulunulmalıdır.”5

TMK'nun 227.maddesi uyarınca değer artış payı alacağının talep edilebilmesi için aranan şartlardan ilki eşlerden birinin diğer eşin belirli bir malına katkıda bulunmuş olmasıdır.

Söz konusu kanun hükmünün amacı hukuki anlamda eş sıfatı taşıyan kimselerin malvarlıklarına yaptıkları katkılar nedeniyle taraflara bir alacak hakkı tanımaktır. Dolayısıyla katkı yapan eşin yaptığı katkının evlilik birliği içinde yapılmış olması ve bu kimsenin eş sıfatını taşıması gerekmektedir. Bu şartların varlığı ise hukuken var olan bir evliliğe bağlıdır. Bununla birlikte, taraflar arasındaki evliliğin geçersiz olduğu ihtimalde dahi geçersizlik (butlan) davası açılıncaya kadar eşlerden birinin diğerinin malvarlığına katkı yapması, diğer koşulları da mevcut ise TMK m.227'ye dayanılmasına cevaz verecektir.6

Değer artış payı alacağının talep edilebilmesi için eşlerin gerçekleştirdikleri katkının mal rejiminin devamı sırasında yapılması şarttır. Bu anlamda nişanlılık döneminde yapılan katkı her ne kadar nişanlılık dönemi evlilikle sonuçlanmış ve evlilik birliğinin devamı sırasında katkı yapılan malvarlığındaki sürüm değerinde bir değer artışı meydana gelmiş olsa dahi değer artış payı alacağı talep edilemeyecektir.7

Eşin ailesi tarafından diğer eşin malvarlığına yapılan katkının TMK 227 kapsamında talep edilebilirliği konusunda Yargıtay 2.HD. 11.03.2002 T., 2002/2359 E., 2002/3294K., sayılı kararında özetle, ‘…….Davacının bileziklerinin satılıp evin yapımında kullanıldığına ilişkin delil yoktur. Ancak davacının babasının davacı adına verdiği 5 milyon TL. nın evin yapımında kullanıldığı toplanan delillere göre sabittir. Bu hale göre mahkemece yapılacak iş bilirkişi görüşü de alınarak evin yapım tarihindeki davacıya ait 19/28 hisse değerinin oranını bulmak, aynı hissenin dava tarihindeki sürüm değeri belirlenip yapım tarihindeki oranı bu sürüm değerine uyarlamaktır. Bu yön göz önünde tutulmadan eksik tahkikat ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…' demektedir. Dolayısıyla Yargıtay'ın bu konudaki yaklaşımı, eşin ailesi tarafından yapılan katkının eş adına yapılması şartıyla değer artış payı alacağı talebine konu edilebileceği şeklindedir.8

Son olarak belirtilmelidir ki, eşlerden birinin diğer eşin belirli bir malına yaptığı katkının niteliği mutlaka eşin birliğin giderlerine katılma borcunu ifa amacı dışında gerçekleştirilmelidir.

Değer artış payı alacağının talep edilebilmesi için mevcut bulunması beklenen ikinci şart belirtilen bu katkının eşin bir malının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına yönelik olmasıdır. Bu şart bakımından malın edinilmesine yönelik katkıdan anlaşılması gereken bir malın mülkiyetini edinirken yapılan her türlü edinme masrafıdır.9 Malın iyileştirilmesine yönelik katkı ise eşin, diğer eşe ait bir malının kullanma ve faydalanma işlevini pozitif yönde etkileyen, malı olumlu yönde değiştiren, malın değerini arttıran ve bu amaçla yapılan her türlü faydalı veya lüks masrafları kapsamaktadır.10 Son olarak, malın korunmasına yönelik katkılar ise bir malın belirli bir zaman dilimi içindeki kullanımı neticesinde meydana gelen değer kaybını önlemek adına gerçekleştirilen bakım, onarım ve diğer her türlü fonksiyonunu sürdürmeye yönelik yapılan katkılardır.11

Söz konusu alacağın talep edilebilirliği bakımından üçüncü şart ise yapılan katkının karşılığında hiç ya da uygun bir karşılık alınmamış olmasıdır. Eşin yaptığı katkı karşılığında bir ivaz almış olması ihtimalinde değer artış payı alacağı talebi mümkün değildir. Önemle belirtmek gerekir ki, eşlerin birbirlerine yaptığı karşılıksız kazandırmaların bağış olmadığı yargı kararları ile fiili karine olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla bağış niteliği taşımayan söz konusu ivazsız karşılıksız kazandırmaların TMK 227 kapsamında değer artış payı alacağı şeklinde katkıda bulunan eşin malvarlığına dönmesi söz konusu olabilecektir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin bir kararında bu husus şu şekilde vurgulanmıştır: “Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşüncesiyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır. Bu açıklamalar nedeniyle, devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir. Bağışlamanın yukarıda açıklanan öğeleri gözetildiğinde, bir eşin diğer eşe ait bir malvarlığına yaptığı her katkının ya da kazandırmanın bağışlama olmayacağı kabul edilmektedir (Gümüş, M. Alper: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'na göre Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. 1, 3. B., İstanbul 2013, s. 205; Zeytin, Zafer:Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, 2.B., ...2008, s. 144).”12

Değer artış payı alacağının talep edilebilmesi bakımından son şart ise eşlerin değer artış payından vazgeçmemiş olmasıdır. Değer artış payı alacağı ile ilgili düzenlemeler emredici nitelikte değil tamamlayıcı niteliktedir. Dolayısıyla eşler yazılı olarak yapacakları bir anlaşma ile değer artış payı alacağından vazgeçebileceği gibi buna ilişkin pay oranını da serbestçe kararlaştırabilirler.13 Keza hakim tarafından resen gözetilip hüküm altına alınamayacağından ötürü değer artış payı alacağının mutlaka eşler tarafından talebi gerekmektedir.14

Değer artış payı alacakları bakımından değinilmesi gereken son husus muacceliyeti ve ifası meseleleridir. Değer artış payı alacağı “mal rejiminin tasfiyesi anında” muaccel olacaktır. Yargıtay kararlarında, “tasfiye tarihi boşanma ve mal rejiminin sona erdiği tarih olmayıp, tasfiye veya değer artış payı alacağına yönelik açılmış bulunan davanın karar tarihidir.” şeklindeki değerlendirmeler uyarınca tasfiye anı değer artış payı alacağına yönelik ilgili davanın karar tarihi olarak anlaşılmalıdır.15

TMK'nun 239. maddesi uyarınca, “değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir.” İfanın türünü seçme hakkı ve yetkisi borçlu eşe ait olup alacaklı eşin hakkın kötüye kullanılması durumu söz konusu olmadığı müddetçe itiraz hakkı yoktur. Öte yandan, katılma alacağının bir kısmının ayın bir kısmının para olarak ifası da mümkündür. Borçlu tarafından ayın cinsinden ifanın tercih edildiği takdirde, malların rayiç fiyatı esas alınarak gereken hesaplamalar yapılacaktır. Önemle vurgulanmalıdır ki, TMK'nun 241. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca borçlu eşin malvarlığının katılma alacağını karşılayamaması halinde, belirli şartlarla üçüncü kişilerden ifa yapılması talep edilebildiği halde, değer artış payı alacağı yönünden üçüncü kişilerden böyle bir talepte bulunulması mümkün değildir.16

TMK'nun 239. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, “Katılma alacağının ve değer artış payının derhâl ödenmesi kendisi için ciddî güçlükler doğuracaksa, borçlu eş ödemelerinin uygun bir süre ertelenmesini isteyebilir.” Söz konusu madde uyarınca hakim, TMK'nun 2. maddesini göz önünde bulundurmak suretiyle eşler arasındaki menfaat dengesini de gözeterek somut olayın şartları çerçevesinde yapacağı değerlendirme neticesinde borçlu eşin ödemelerini uygun bir süre erteleyebilme yetkisini haizdir. Derhal ödemenin ciddi ekonomik güçlükler doğuracağına dair ispat külfeti borçlu eş tarafından yerine getirilmelidir. Eklemek gerekir ki, işbu hüküm borçlu eşi koruyucu bir hüküm olduğundan, eşler önceden yapacakları bir sözleşme ile bu hükmün sağladığı imkandan vazgeçemezler.17

Edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan değer artış payı alacağı için öngörülen zamanaşımı süresi ise her ne kadar alacağın talep edilebilirliğini etkilemese de zamanaşımı defi ile karşılaşılması ihtimali düşünüldüğünde oldukça önem arz eden bir konudur. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi bir kararında edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan değer artış payı alacağı için öngörülen zamanaşımı süresini değerlendirmiş ve süregelen değişik içtihatlar çerçevesinde verilen Hukuk Genel Kurul kararı uyarınca benimsenen son zamanaşımı süresinin on yıl olduğunu belirtmiştir. Şöyle ki, “Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nca, (17.04.2013 T. ve 2013/8-375 E, 2013/520 K sayılı) edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma ve değer artış payı alacakları için 4721 sayılı TMK'nun 178 maddesinin iş bu davalarda uygulama yerinin olmadığı, zamanaşımı süresinin BK 125 ve TBK 146 maddelerine göre on yıl olacağı kabul edilmiştir.”18

Değer artış payı alacak miktarının hesaplanması bakımından malların hangi tarihteki değerlerinin göz önüne alınacağı hususu da bilhassa önem arz eder. Bu konuya ilişkin Yargıtay 8. Hukuk Dairesi bir kararında şu şekilde hüküm kurmuştur, “Artık değere katılma veya değer artış payı alacak miktarları hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihdeki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır. (TMK 227/1, 232 ve 235/1 m.). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.”19

Son olarak, değer artış payı alacağına işleyecek olan faizin başlama anına da değinmek gerekmektedir. Bu konuyu değerlendiren Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 24.06.2014 tarihli, E. 2014/5161, K. 2014/13288 sayılı ilamında, edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan değer artış payı (01.01.2002'den sonraki Katkı Payı) ve katılma alacağı isteğine ilişkin olup bu tür davalarda, 239/2. maddesi uyarınca karar tarihinden geçerli olarak faize hükmedilmesi gerekmektedir şeklinde hüküm kurulmuştur.20

Footnotes

1 DEMİR, Mehmet, TÜRK MEDENİ KANUNU'NA GÖRE EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNDE DEĞER ARTIŞ PAYI VE DENKLEŞTİRME ALACAĞI, TBB Dergisi, Sayı 61, 2005, s. 293.

2 KILIÇ, Ezgi, EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNDE DEĞER ARTIŞ PAYI ALACAĞI, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2017, s.8.

3 Kılıç, Ezgi, s.8 & Yargıtay 8. HD., E. 2016/9822 K. 2018/16651 T. 02.10.2018 (www.lexpera.com)

4 Kılıç, Ezgi, s. 16-17.

5 Yargıtay 8. HD., E. 2013/23955 K. 2015/6541 T. 20.3.2015

6 Kılıç, Ezgi, s.22. & Uyanık, Mesut, EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNİN TASFİYESİNDE DEĞER ARTIŞ PAYI ALACAĞI, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 2010, s. 21.

7 Kılıç, Ezgi, s.23.

8 Kılıç, Ezgi, s. 24.

9 Kılıç, Ezgi, s. 26.

10 Kılıç, Ezgi, s. 28.

11 Kılıç, Ezgi, s. 28.

12 Yargıtay 8. HD., E. 2015/3492 K. 2016/12417 T. 19.9.2016. (www.lexpera.com)

13 Uyanık, Mesut, s. 31.

14 Uyanık, Mesut, s. 31.

15 Kılıç, Ezgi, s. 50 & Yargıtay 2. HD., E. 2008/896 K. 2008/2616 T. 3.3.2008 (www.lexpera.com)

16 Uyanık, Mesut, s. 56.

17 Günarslan, Banu Fatma, s. 192.

18 Yargıtay 8. HD., E. 2014/670 K. 2014/4467 T. 18.3.2014 (www.lexpera.com)

19 Yargıtay 8. HD., E. 2013/23955 K. 2015/6541 T. 20.3.2015 (www.lexpera.com)

20 Yargıtay 8. HD., E. 2014/5161 K. 2014/13288 T. 24.6.2014 (www.lexpera.com)

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.