Giriş

Bir borç ilişkisi kapsamında, borcu ifa edecek kişinin belirli şartlar altında değişebilmesi mümkündür. Türk Borçlar Kanunu ("TBK") madde 196-204 kapsamında düzenlenen borcun üstlenilmesi hükümleri uyarınca söz konusu durumun gerçekleşmesi mümkündür.

Kanunda bu hususta ikili bir ayrım yapılmış olup borcun üstlenilmesi, borcun iç üstlenilmesi ve borcun dış üstlenilmesi olmak üzere iki farklı şekilde yapılabilmektedir. Bu makale kapsamında, borcun iç üstlenilmesi ve borcun dış üstlenilmesi kavramları ve borcun üstlenilmesi kavramının alacağın devri kavramından farkı incelenecektir.

I. Borcun İç Üstlenilmesi

Borcun üstlenilmesi türlerinden birisi olan borcun iç üstlenilmesinde borçlu ile üçüncü kişi bir sözleşme akdetmekte ve bu sözleşmeyle birlikte üçüncü kişi borçluyu borçtan kurtarma yükümlülüğü altına girmiş olmaktadır. Bu sözleşmenin kurulabilmesi için, sözleşmelere ilişkin genel nitelikteki geçerlilik şartlarının mevcut olması gerekir. Borcun iç üstlenilmesi TBK madde 195'te düzenlenmiştir.

TBK madde 195 uyarınca; borcun iç üstlenilmesi durumunda üçüncü kişi, borçluyu borcundan kurtarma yükümlülüğü altına girmiş olacaktır.

Aynı madde uyarınca borçlu, iç üstlenme sözleşmesinden doğan borçlarını ifa etmedikçe; diğer taraftan yükümlülüğünü yerine getirmesini isteyemeyecektir.

Yine aynı madde uyarınca; borçlunun, borcundan kurtarılmamış olduğu durumda; borcun iç üstlenilmesi sözleşmesinin tarafı olan kişiden güvence isteyebilmesi mümkündür.

II. Borcun Dış Üstlenilmesi

Borcun üstlenilmesinin diğer bir türü olan borcun dış üstlenilmesinde, alacaklı ile üçüncü kişi bir sözleşme akdetmekte ve bu sözleşme ile birlikte üçüncü kişi borcu üstlenmiş olmaktadır. Bu sözleşmenin kurulabilmesi için, sözleşmelere ilişkin genel nitelikteki geçerlilik şartlarının mevcut olması gerekir. Borcun dış üstlenilmesi TBK madde 196 ve 197'de düzenlenmiştir.

TBK madde 196 uyarınca; borcun dış üstlenilmesi durumunda borçlunun borcundan kurtarılması, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olacaktır.

Aynı madde uyarınca; iç üstlenme sözleşmesinin, üstlenen veya onun izni ile borçlu tarafından alacaklıya bildirilmesi; borcun dış üstlenilmesi sözleşmesinin yapılmasına ilişkin öneri anlamına gelir. Bu durumda alacaklının kabulü açık veya örtülü olabilecektir. Eğer alacaklı, çekince ileri sürmeksizin üstlenenin ifasını kabul ederse veya onun borçlu sıfatı ile yaptığı diğer herhangi bir işleme rıza göstermiş olursa, borcun üstlenilmesini kabul etmiş sayılır.

TBK madde 197 uyarınca, borcun üstlenilmesine ilişkin öneri alacaklı tarafından her zaman kabul edilebilir. Ancak üstlenen kişi veya önceki borçlu, kabul için belirli bir süre koyabilir ve alacaklı bu sürenin bitimine kadar susarsa, öneri reddedilmiş sayılabilir.

Aynı madde uyarınca; önerinin alacaklı tarafından kabul edilmesinden önce yeni bir iç üstlenme sözleşmesi yapılır ve bu ikinci iç üstlenmeye ilişkin olarak alacaklıya öneride bulunulursa, ilk öneride bulunan, önerisi ile bağlı olmaktan kurtulacaktır.

III. Alacağın Devrinden Farkı

Alacağın devri TBK madde 183-194 arasında düzenlenmiştir. TBK madde 183 uyarınca, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilecektir.

Borcun üstlenilmesinde borcu ifa edecek olan kişi değişmekte olup alacağın devrinde ifayı kabul edecek kişi değişmektedir. İki hukuki kurum, her ikisinde de borç ilişkisinin taraflarının değişiyor olması nedeniyle benziyor olsa da; dayanakları ve sonuçları itibariyle birbirinden farklıdır.

Sonuç

Bir borç ilişkisi kapsamında borcu ifa edecek kişinin değişebilmesi mümkündür. TBK madde 196-204 kapsamında düzenlenen borcun üstlenilmesi hükümleri uyarınca bu durum gerçekleşebilecektir. Kanunda, borcun iç üstlenilmesi ve borcun dış üstlenilmesi olmak üzere iki farklı tür öngörülmüştür. Bu makale kapsamında, borcun iç üstlenilmesi ve borcun dış üstlenilmesi kavramları ve borcun üstlenilmesi kavramının alacağın devri kavramından farkı incelenmiştir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.