Ceza Muhakemesi Kanununda; Hak Arama, Dilekçe, Şikayet ve İtiraz Hakları Nelerdir?

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), Kıta Avrupası ceza muhakemesi sistemine uygun olarak düzenlenmiş bir kanundur.

Türkiye'de ceza muhakemesini nasıl yapılacağı, bu yargı sürecine katılanların hak ve yükümlülüklerini, korumaya ilişkin tedbirleri ve mahkeme kararlarına karşı denetim yollarını soruşturma ve kovuşturma evrelerinde belirleyen geniş anlamlı kurallar bütününü 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu belirler.

Ceza Muhakemesi Hukuku, kişi hak ve hürriyetleriyle doğrudan ilgili olan bir hukuk dalıdır. Bu nedenle kanunilik ilkesinin hakim olduğu bir hukuk dalıdır. Bir suçun işlenmesiyle birlikte Devlet ile fail arasında, değişik evre ve aşamaları kapsayan bir ilişkinin oluştuğu bilinmektedir.

Bu ilişki suçun ve failinin saptanmasından başlayarak, verilecek hükmün kesinleşmesine kadar uzanmaktadır. İşte Ceza muhakemesi kanunu, suç işleyenle Devlet arasındaki ilişkinin adil yargılama esaslarına uygun olarak sürdürülmesini sağlayan bağlayıcı hukuk kurallarını içermektedir. Bu durumda ceza muhakemesinde hak arama, dilekçe, şikayet ve itiraz hakları önem taşımaktadır.

Ceza Muhakemesi Kanununda Hak Arama Hakkı Nedir?

Anayasa'nın "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, "herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" şeklinde yapılan düzenlemeyle hak arama özgürlüğünün üzerinde durulmuştur. Bu sayede hak arama hürriyeti anayasal boyutta korunmaktadır.

Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" başlıklı 40. maddesine 4709 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkrasında, "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." kuralı yer almış. 40. maddenin 2. fıkrasının gerekçesinde, bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanmasının amaçlandığı, son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline geldiği belirtilmiş.

Dolayısıyla bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi Anayasa'da herkes yasal yolları kullanarak, uygun mercilere başvurup iddia ve savunma yapabilmektedir. Kavramsal olarak hak aramak, kişinin kendisine yüklenen suç hakkında ceza muhakemesinde karar verilmesini isteme hakkı olarak tanımlanabilir. Hak arama, kişilerin hak arama yoluna başvurmada özgür olmasını aynı zamanda da bir hakkın ihlalinde bu ihlalin telafi edilmesi için başvurulabilecek yolları ifade eder.

Hak aramanın kişinin maddi ve manevi varlığının yanında kişi onuru kavramıyla da büyük ilgisi vardır. bu sebepledir ki kişinin onurunu korumak için hukuki birtakım yollar öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesi'nin pek çok kararında da hak arama hürriyetinin hukuk devletinin başlıca ölçütü ve demokrasinin vazgeçilmez şartı olduğundan bahsedilmiştir.

Bu doğrultuda Anayasa'nın 40. maddesinde hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkesin, "yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahip" olduğu belirtilmiştir. Anayasa'nın 74. maddesinde düzenlenen yasama organına dilekçe verme hakkı ile bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakları da anayasal güvence altına alınan hak arama yolları arasındadır.

Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan yargı mercileri önünde hak arama hürriyeti, hakların korunmasını amaç edinen vazgeçilmez meşru yöntemlerin başında gelmektedir. Anayasa'daki temel hakların korunmasında önemli bir teminat olan yargısal hak arama yolu, hakların korunmasında en etkili ve güvenceli yoldur. Hak arama hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde, adalet ve hukuk devleti gibi temel anayasal ilkelerin de göz önünde bulundurulması gerekir.

Bu şekilde bakıldığında hak arama hürriyetinin amacı hak ihlallerini önleyerek kişinin hakkının teslim edilmesini sağlamaktır. Bu doğrultuda hakimlerin bazı hallerde maddi vakıaları değerlendirirken birtakım hatalara düşmesi söz konusu olabilir. Bu sebeple hak arama hürriyetinden adil ve isabetli faydalanabilmek için başka yargı mercii tarafından denetlenmesi gereği ortaya çıkmıştır.

Ceza Muhakemesi Kanununda Dilekçe Hakkı Nedir?

Bireylerin kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında idari makamlara başvuruda bulunmaları ve kendileri veya faaliyet alanlarıyla ilgili konularda bilgi edinme haklarını kullanmaları, eşitlik tarafsızlık ve açıklık ilkeleri temelinde demokratik ve şeffaf bir yönetimin gereğidir.

Dilekçe hakkı, bireylerin, kişisel veya kamusal konularla ilgili dilek ve şikayetlerini yalnız veya başkaları ile birlikte yargı organı dışındaki resmi kuruluşlara sunabilme hakkıdır. Bir talebi, bir şikayeti veya herhangi bir bilgiyi duyurmak için resmi kurumlara yazılan yazılara dilekçe denir. Resmi makamlara dilekçe yazarak hakkını aramak her vatandaşın görevi olduğu gibi aynı zamanda da hakkıdır.

Anayasa'nın 74. maddesine göre, Türkiye Cumhuriyet vatandaşları ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydı ile Türkiye'de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Hem hukuk hem ceza yargılamalarında dilekçenin önemi çoktur. Bir adli veya idari işlemin başlayabilmesi için dilekçe şarttır.

Ceza Muhakemesi Kanununda Şikayet Hakkı Nedir?

Bir kişinin hukuken korunan hakkı bir başka kişi tarafından ihlal edilirse hakkı ihlal edilen kişi olan müştekinin bu hakkını koruması için hakkı ihlal edeni yani şüpheliyi yetkili makamlara bildirmesi gerekir. Özel hukukta dava yoluyla kamu hukukunda ise şikayet yoluyla hak ihlalinin soruşturma makamlarına bildirilmesi şarttır.

Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlardan zarar görenlerin, soruşturma ve kovuşturma yapılması ve failin cezalandırılması iradesini ortaya koymak suretiyle, yetkili makamlara yaptıkları başvuruya şikâyet denir. Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar istisnayı oluşturdukları için, şikâyete tabi suçlarda şikâyet şartının mutlaka ilgili kanun hükmünde açıkça belirtilmiş olması gerekir. Suçtan zarar gören şikâyet hakkını belli bir süre içerisinde kullanmalıdır.

Bu süre hak düşürücü bir süredir. Yani süresi içerisinde şikâyet hakkının kullanılmaması, bu hakkın kaybolmasına neden olur. Şikâyet süresi fiilin ve failin öğrenilmesi anından itibaren altı aydır. Soruşturma aşaması Cumhuriyet savcısının ilgili ihbar, şikâyet yahut suç duyurusu üzerine delil toplama işlemleri üzerine şüpheli tarafından suç işlendiğine ilişkin yeterli şüphe varsa iddianame düzenlemesi ile kamu davası açılır. Soruşturması şikâyete tabi suçlarda 6 aylık zamanaşımı bulunmaktadır.

Bu süre içerisinde suçtan zarar görenin fiil veya faili öğrenmesinden itibaren polis, jandarma gibi kolluk kuvvetleri yahut Cumhuriyet savcılığı aracılığıyla şikâyetçi olduğunu bildirmemesi durumunda söz konusu şikâyet süresi dolduğundan işlendiği beyan edilen suç kovuşturulamaz hale gelmektedir. Şikâyete konu fiilden dolayı birden fazla kişi zarar görmüş ise, şikâyet süresi her bir suçtan zarar gören için ayrı olarak hesaplanır.

Bu yüzden, olayda birden fazla suçtan zarar gören var ise, biri için sürenin dolmuş olması nedeniyle diğerlerinin hakları düşmez. Şikayet bir hak olduğu gibi şikayetten vazgeçmek de bir haktır. Şikâyetten vazgeçilebilir veya şikâyet geri alınabilir. Vazgeçme, doğmuş fakat henüz kullanılmamış olan şikâyet hakkının kullanılmayacağının, hakkın kullanılabileceği süre içerisinde açıklanmasıdır. Yapılmış olan şikâyet ise, ancak geri alınabilir. Şikâyetten vazgeçme tek taraflı bir irade beyanı iken; şikâyetin geri alınmasının sonuç doğurabilmesi için, şüpheli veya sanığın şikâyetin geri alınması beyanını kabul etmesi gerekir. Şikâyetten vazgeçme ve şikâyetin geri alınması ancak bir kere söz konusu olur.

Eğer şikayet soruşturma evresinde geri alınmışsa, savcılık kovuşturmaya yer olmadığı kararı vererek, soruşturma evresini sonlandıracaktır. Kovuşturma evresinde şikâyet geri alınmışsa mahkeme davanın düşmesi kararı verecektir.

Ceza Muhakemesi Kanununda İtiraf Hakkı Nedir?

Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir. Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde CMK md. 268'de yapılan atıf ile 35'inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır.

Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir. İtiraz, kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu doğurmaz. Ancak, kararına itiraz edilen makam veya kararı inceleyecek merci, geri bırakılmasına karar verebilir.

İtirazı inceleyecek merci, yazı ile cevap verebilmesi için itirazı, Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilir. Merci, inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılmasını da emredebilir. Yapılan itiraz üzerine Cumhuriyet savcısından görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya müdafine bildirilir. Şüpheli, sanık veya müdafi üç gün içinde görüşünü bildirebilir. Kanunda yazılı olan hâller saklı kalmak üzere, itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir.

Ancak, gerekli görüldüğünde Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafi veya vekil dinlenir. İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir. Karar mümkün olan en kısa sürede verilir. Merciin, itiraz üzerine verdiği kararları kesindir; ancak ilk defa merci tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.


Kaynakça ve İlgili Mevzuat

  • (https://www.hukukihaber.net/ceza-muhakemesinde-hak-arama-dilekce-sikyet-ve-itiraz-haklari-makale,9482.html).
  • (http://www.ankara.gov.tr/dilekce-ve-bilgi-edinme-hakkinin-kullanilmasina-iliskin-genelge).
  • 5271 sayılı CEZA MUHAKEMESİ KANUNU.

İlginizi Çekebilir:  Hakaret, Tehdit ve Şantaj Suçları.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.