I. PATENTE TECAVÜZÜN PATENT HUKUKU YÖNÜNDEN KONUNUN İNCELENMESİ

1. Türk Hukukuna Göre bir buluşun patent ile tescili için gerekli şartlar nelerdir?

Buna göre, bir buluşun patent ile tescili için öncelikle yenilik kriterinin sağlanması gerekir. Yeniliği ileri sürülen patentin koruma alanını istem veya istemler belirler. İstem konu buluş iddiası, tekniğin bilinen durumuna dahil değilse buluş yenidir.

Bir buluşun patent ile tescili için ikinci kriter tekniğin bilinen durumunu aşmaktır. Başvuruya konu buluş iddiasının yeni olduğunun tespiti akabinde bu iddianın tekniğin bilinen durumuna ne kattığına bakılacaktır. Buluş olduğu ileri sürülen öğretinin tekniğin bilinen durumundan zaten belli olduğu ilgili alan teknik uzmanınca saptandığı takdirde buluş basamağı eksik, kısacası, tescil şartı gerçekleşmiyor demektir.

Bir buluşun patent ile tescili için son kriter buluş iddiasının sanayiye elverişli olması gerekir. Buradan anlaşılması gereken buluşun tarım dahil sanayinin herhangi bir alanda üretilebilir veya kullanılabilir olması ve genel olarak sinai türde bir faaliyete elverişli olması ve sanayiye uygulanabilir olmasıdır.

2. Tescilli patent, patent hakkı sahibine hangi hakları sağlar?

Buna göre, patent hakkı sahibi özel hukuk alanına ilişkin inhisari yetkilere sahiptir. Öncelikle patent hakkı sahibi; anılan inhisarilik kapsamında başkalarının serbest kullanımını men edebilme keyfiyetinden gelir. Söz konusu buluş ve onun somutlaştırdığı ürün veya yönetimin kontrolüne sahiptir.

Diğer ilke; ülkesellik ilkesidir. Patent hakkı ülkesel niteliğe haiz olup; Türkiye'de tescilli olan bir patent ancak Türkiye sınırları içinde hüküm ifade eder ve korunur. Yine aynı şekilde, örneğin, Almanya'da tescilli patente dayalı olarak Türkiye'de ihlal eylemi SMK'ya dayalı olarak dava edilemez. Mal ve hizmetlerin sınırlarını aşarak tedavül etmesi, patent sahiplerini yabancı ülkelerde de patent tesciline zorlamaktadır.

3. Patente Tecavüz Ne Şekilde ve Hangi Hallerde Gerçekleşir?

Patent tescili için gerekli olan hususlar ve patent ilkelerini ortaya koyduktan sonra, patente olası tecavüz eylemlerinin ne şekilde gerçekleşebileceğini de belirtmek gerekir. Sinai Mülkiyet Kanunu'nun 141.maddesi uyarınca; tecavüz halleri belirttiğimiz şekilde gerçekleşebilir. Buna göre; i.) patent veya faydalı model sahibinin izni olmaksızın buluş konusu ürünü kısmen veya tamamen üretme sonucu taklit etmek, ii.) kısmen veya tamamen taklit suretiyle meydana getirildiğini bildiği ya da bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla üretilen buluş konusu ürünleri satmak, dağıtmak veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak ya da bu amaçlar için ithal etmek, ticari amaçla elde bulundurmak, uygulamaya koymak suretiyle kullanmak veya bu ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunmak, iii.) patent veya faydalı model hakkını gasp etmek, iv.) patent veya faydalı model sahibi tarafından sözleşmeye dayalı lisans veya zorunlu lisans yoluyla verilmiş olan hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.

Patent hakkına tecavüzün mahkeme tarafından nasıl ve ne şekilde tespit edileceği sorusunu da yanıtlamak gerekir. Bir patent ihlali bulunup bulunmadığının tespiti, kural olarak hakimin genel hayat bilgisi ile çözemeyeceği özellikler taşımaktadır. Bu davalarda, ilgili teknik alandan seçilecek bilirkişilerden yardım alınması gereklidir. Mahkeme nezdinde yapılacak yargılamada; bir tecavüz bulunduğu sonucuna varılması için davalının buluşun esaslı önem taşıyan unsurlarını kullanmış olması gereklidir. Mahkemece, bu değerlendirme yapılırken, tekniğin ilgili alanındaki uzman gözüyle amaca uygun değerlendirme yapılmalıdır.

II. PATENTE TECAVÜZÜN HAKSIZ REKABET HUKUKU YÖNÜNDEN KONUNUN İNCELENMESİ

Konunun haksız rekabet yönünü değerlendirmeden önce; öncelikle aşağıdaki sorularının değerlendirilmesi gerekmektedir.

Türk Ticaret Kanununda haksız rekabet müessesi, ticari nitelikte olsun veya olmasın tüm haksız rekabet hallerini kapsayacak şekilde ve son derece ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. TTK'da önce haksız rekabetin amacı gösterilmiş ve tanım niteliğindeki temel ilkeye yer verilmiş, sonra haksız rekabet teşkil eden eylem ve davranışlar ve fiiller tek bir madde altında-ki bu madde aşağıda da inceleyeceğimiz 55.maddedir, altı bent ve her bir bendin altında da toplam 21 bent olacak şekilde sayılmış, ayrıca konumuz özelinde belirtmek gerekirse hukuk davalarına ve cezai sorumluluğa yer verilmiştir. İşbu çalışmamızda, konumuzu ilgilendiren nununda haksız rekabet müessesi, ticari nitelikte olsun veya olmasın tüm haksız rekabet hallerini kapsayacak şekilde ve son derece ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. TTK'da önce haksız rekabetin amacı gösterilmiş ve tanım niteliğindeki temel ilkeye yer verilmiş, sonra haksız rekabet teşkil eden eylem ve davranışlar ve fiiller tek bir madde altında-ki bu madde aşağıda da inceleyeceğimiz 55.maddedir, altı bent ve her bir bendin altında da toplam 21 bent olacak şekilde sayılmış, ayrıca konumuz özelinde belirtmek gerekirse hukuk davalarına ve cezai sorumluluğa yer verilmiştir. İşbu çalışmamızda, konumuzu ilgilendiren 55.maddedeki haksız rekabet halleri ile yine olayımıza uyan TTK 54/II maddesinde yer alan genel hüküm haksız rekabet halini inceleyeceğiz. Ancak öncesinden konunun tüm detayları anlaşılabilmesi için haksız rekabetin ilkelerine çalışmamızda yer vermek istiyoruz.

1. Haksız Rekabetin İlkeleri Nelerdir?

1.1. Haksız Rekabetin Varlığı için tarafların rakip olmalarına gerek yoktur.

Haksız rekabetin tanımını ortaya koyduktan sonra, haksız rekabetin genel olarak ilkelerini de belirtmekte fayda görüyoruz. Buna göre; ilk olarak haksız rekabetin varlığı için tarafların rakip olmalarına gerek bulunmamaktadır.

Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 2017/226 E., 2018/6110 K. Sayılı ve 08.10.2018 tarihli ilamı;

"6100 sayılı TTK'nın 54.maddesi uyarınca, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Somut uyuşmazlıkta davalı tarafın tüzüğünde belirtilen faaliyet alanının davacı ile farklı olması, bir başka deyişle tarafların iktisadi rekabet halinde olmaması davalı taraf eylemlerinin haksız rekabet teşkil etmeyeceğinin kabulünü gerektirmez"

şeklindedir.

Bu kararda, açık bir şekilde, haksız rekabetin söz konusu olması için, davacı ile haksız rekabet yaptığı iddia edilen davalının rakip olması gerekliliği aranmadığı açık bir şekilde ifade edilmiştir.

1.2. Haksız rekabetin ikinci ilkesi ise, failin yarar sağlamasının gerekmemesidir.

Haksız rekabetin gerçekleşmesi için fiili gerçekleştirenin kendi adına veya bir başkası adına menfaat elde etmesi gerekli değildir. Önem arz eder husus; fiilin kanunda sayılan haksız rekabet hallerine uymasıdır.

Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 2005/4006 E., 2006/3778 K. Sayılı ve 10.04.2006 tarihli ilamı;

"Mahkemece verilen kararda bir hususta bir gerekçeye yer verilmemiş olup; gerekçede açıklandığı şekilde haksız rekabetin gerçekleşmesi için fiili gerçekleştiren veya bir başkası yararına menfaat elde edilmesi gerekli olmayıp, bu gerekçe ile manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır"

şeklindedir. Bu karardan da anlaşılacağı üzere, haksız rekabetin gerçekleşmesi için davalı tecavüz edenin menfaat elde etmesinin gerek olmadığı açıkça vurgulanmıştır.

1.3. Haksız rekabetin üçüncü ilkesi ise, eylemi yapanın kusurlu olmasının gerekli olmamasıdır.

Yapılan hareket nedeniyle oluşan neticenin veya fail tarafından amaçlanan gayenin önemi yoktur, bu nedenle failin kusurlu olup olmaması şart değildir. Haksız rekabet sebebiyle açılabilecek davalar incelendiğinde, ikili bir ayrım yapıldığı, tazminat davaları haricindeki davalar için kusur şartının aranmadığı, tazminat davası için kusur şartı arandığı belirtilmektedir.1

1.4. Haksız rekabetin son ilkesi ise, haksız rekabete uğrayanın zarar tehlikesine uğramış olmasının yeterli olmasıdır.

Zarar görmüş olmak sadece tazminat talebinde aranan bir unsurdur. Bu kapsamda, haksız rekabetin varlığı için haksız rekabete uğrayanın zarara uğraması şart olmayıp zarar tehlikesinin yani zarar görme ihtimalinin bulunması yeterlidir.

Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 2003/11057 E., 2004/7032 K. Sayılı ve 24.06.2004 tarihli ilamı;

"Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde her iki tarafa ait sobanın karşılaştırmasında her iki taraf sobalarının şekil yönünden çok benzediği, bu benzerliğin bir teknik zorunluluktan kaynaklanmadığı ve iltibasın mevcut olduğu mütalaa edildiği gibi, dosya arasında bulunan her iki soba resmi karşılaştırıldığında çok küçük farklılıklar dışında birbirinin aynı olduğu tespit edilmiştir. Her iki sobanın farklı markalarla satışa sunulması sobaların farklı olduğunu göstermez. Çünkü alıcı gözünde ilk bakışta uyanan izlenim yanılma için yeterli olabilir. Zaten karıştırılma tehlikesi dahi haksız rekabetin kabulünü gerektirir"

şeklindedir. Bu kararda; haksız rekabetin varlığı için zararın varlığı aranmamış, sadece eylemin haksız rekabet hallerinden birine girip girmediği irdelenmiştir. Tam da bu noktada ifade etmek isteriz ki, hukukumuzda Yerel Mahkeme kararlarını denetleyen üst mahkemelerimiz olan Bölge Adliye Mahkemeleri ile Yargıtay, vermiş olduğu kararlarda "haksız rekabet mevcut ise, ispatlanamamış olsa dahi zarar vardır" bakış açısı ile hareket ederek hakimin bu durumda tazminat tutarını değerlendirmesi gerektiğini belirtmektedir.

2. Patent Hakkına tecavüz durumunda başvurulabilecek haksız rekabet hükümleri nelerdir?

Patent hakkına tecavüz gerçekleştiğinde başvurulacak haksız rekabet hallerini de irdelemek gerekecektir. Türk Ticaret Kanunu'nun 54.maddesinde Haksız Rekabetin Genel Hükmünü oluşturmaktadır. Bu kapsamda TTK 54/2 maddesi; "rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır." şeklindedir. Bu madde haksız rekabetin genel hükmünü ihtiva etmektedir. Genel hüküm niteliğindeki TTK 54/II hükmünün uygulama alanı oldukça geniştir, TTK m.55'te belirtilen ve özel haksız rekabet hallerine girmeyen eylemler genel hüküm niteliğindeki bu madde uyarınca uygulama alanı bulabilecektir.

Tam da bu noktada şu soruyu sormak gerekir; TTK 54/II maddesinde belirtilen genel hüküm ile TTK m.55'te yer alan özel hükümlerin uygulanma sırası nasıl olacaktır? Mahkeme önce hangi hükmü irdeleyecektir? Mahkeme ilk olarak eylemin TTK m.55'te sayılan örneklerden herhangi birisine girip girmediğini inceleyecek, şayet eylem bu hükümlerin kapsamına girmiyorsa, ancak bu durumda genel hüküm değerlendirilecektir.

Biz de olası davada mahkemenin yapacağı sıralamaya uyarak öncelikle olayımıza uyan TTK 55.maddede yer alan özel hükümleri akabinde yine olayımıza uygun düşen TTK 54/II maddesinde belirtilen genel hükmü değerlendireceğiz. Şu hususu önemle belirtmemiz gerekir ki; somut olayın durum ve koşullarına göre, TTK' 55.maddede belirtilen diğer haksız rekabet halleri de somut olayda oluşabilir. Ancak biz bu çalışmamızda, genel itibarı ile patent hakkına tecavüz durumun vuku bulabilecek haksız rekabet hallerine yer vermekteyiz.

2.1. Öncelikle, TTK 55/1-c maddesinde belirtilen "başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma" maddesine dayanılarak başvuru yapılmalıdır.

Bu maddede; genel itibarı ile başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak sureti ile bir tarafı rekabette diğer taraf aleyhine öne çıkarmak yönündeki eylemleri konu etmektedir. Madde aynen şu şekildedir;

"Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;

1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,

2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,

3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak."

Şimdi bu maddede belirtilen ve haksız rekabet için aranan koşulları tek tek inceleyelim.

2.1.1. Emanet Edilmiş İş Ürünlerinden Yetkisiz Yararlanma

Bunun için emanet edilmiş bir iş ürünü olması ve bu iş ürününden yetkisiz yararlanılması söz konusudur.

2.1.1.1. Emanet Edilmiş Bir İş Ürünün Olması

Madde kapsamında belirtilen iş ürünü; iş, faaliyet, üretim vs. yönünden önem taşıyan iş ürünleri olmalıdır. Kişiye verilmiş iş ürünün mülkiyetinin geçirilmemesi ve sadece zilyetliğinin geçirilmesi gerekir. İş ürünü emanet edilen kişi, işçi, çalışan, vekil veya yardımcı kişi olabilir.

2.1.1.2. Yetkisiz Yararlanmanın Söz Konusu Olması

Yararlanma, iş ürünlerinden ticari amaçla yapılan her türlü kullanımdır. Bu kullanım bizzat olabileceği gibi başkasına yararlandırma veya devretme şeklinde de olabilir. Kendisine iş ürünü teslim edilen kişi, bu iş ürünleri üzerinde yararlanma yetkisine sahip ise, haksız rekabet söz konusu olmaz. Yararlanmanın yetkisiz olması gerekir. Yetkisiz yararlanmanın bilerek veya bilmeyerek olması önem taşımaz. Yetkisiz yararlananın yetkisiz yararlanmadan menfaat elde etmesi de şart değildir. Yine yetkisiz yararlanma neticesinde, iş ürünü yetkisiz kullanılan kişinin zarara uğraması şart değildir. Zarar tehlikesi yeterlidir.

2.1.2. Yetkisiz tevdi edilmiş veya sağlanmış iş ürünlerinden yararlanma

TTK 55/1-c-2 bendi; "Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak" şeklinde olup, bu maddenin hüküm ve koşulları aşağıdaki şekildedir. Bu madde kapsamında haksız rekabet söz konusu olabilmesi için; Üçüncü kişilere ait iş ürününün başkası tarafından kişiye yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olması ve kendisine tevdi edilmiş veya sağlanmış iş ürününün yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesinin gerekmesi ve ayrıca anılan iş ürünlerinden yararlanılması aranır.

2.1.2.1. Üçüncü kişilere ait iş ürününün başkası tarafından kişiye yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olması

Bu bent hükmünün TTK 55/1-c-1 yani yukarıdaki 55.maddedeki ilk açıklamalarımızdan farklı yönü; ilk fıkrada bizzat işi ürünü sahibinden kişiye emanet edilmiş bir ürün varken, TTK 55/1-c-2'de iş ürünü sahibi tarafından bizzat verilmemekte, kişi bu ürünleri başkasından tevdi almakta veya bu ürünler başkası tarafından kendisine sağlanmaktadır. Burada bir kişiye verilen iş ürünün bu kişi tarafından başkasına verilmesi ve başkası tarafından iş ürününden izinsiz faydalanılması durumu söz konusudur.

2.1.2.2. Kendisine tevdi edilmiş veya sağlanmış iş ürününün yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesinin gerekmesi

Kendisine tevdi edilmiş veya sağlanmış iş ürünü üzerine başkasına ait olduğuna dair sahiplik işaretleri bulunmasa dahi, TTK 18/II'deki basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü kapsamında iş ürününün yetkisiz olarak tevdi edildiğinin veya sağlandığının bilindiği varsayılacaktır.

2.1.2.3. İş Ürünlerinden Yararlanılması

Yararlanma, iş ürünlerinden ticari amaçla yapılan her türlü kullanımdır. Bu kullanım bizzat olabileceği gibi başkasına yararlandırma veya devretme şeklinde de olabilir.

2.1.3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak

Bu bent kapsamında haksız rekabetin gerçekleşmesi için i.) ortada başkasına ait pazarlanmaya hazır bir çalışma ürünü olmalıdır, ii.) bu çalışma ürününü kullanan bu ürüne uygun bir katkı olmamalıdır, iii.)çalışma ürününün teknik çoğaltma yöntemleriyle devralınması gerekir, iv.) devralan kişi bu üründen faydalanmalıdır.

Şimdi bu bent kapsamında haksız rekabetin gerçekleşmesi için gerekli olan şartları irdeleyelim.

2.1.3.1. Pazarlanmaya Hazır Çalışma Ürünü

Pazarlanmaya hazır çalışma ürününden kasıt, başkaca bir katkı sunmaya gerek olmaksızın piyasaya ticari amaçla sunulmaya elverişli olmayı ifade eder. Bir işletmenin faaliyeti kapsamında üretimini yaptığı makinelerin, ekipmanların tasarım ve çizim modelleri pazarlamaya hazır çalışma ürünü sayılır.

2.1.3.2. Kullananın Çalışma Ürününe bir katkısının olmaması

Bu haksız rekabet halinde, iş ürününü kullanan kişi izinsiz olarak iş ürününü teknik çoğaltma yöntemi ile devralıp olduğu gibi kullanmaktadır. Bu iş ürününe bir katkı sunulması, yani, iş ürününü değiştirme, taklit etme, benzetme ve sair şekilde aynısı olmayan bir yararlanma varsa bu bent kapsamında haksız rekabet gerçekleşmez. Bu halde TTK 55/1-a-4 maddesinde yer alan haksız rekabet türü gerçekleşir. 2

2.1.3.3 Çalışma Ürününün Teknik Çoğaltma Yöntemiyle Devralınması

Teknik çoğaltma, çoğaltmaya yarar araçlarla yapılan çoğaltma olabileceği gibi e-posta yolu ile de gönderme olabilir. Başka bir deyişle çoğaltma iş ürünün aynen bir nüshasını çıkartmaktır. İş ürününün iş ürünü sahibi tarafından veya yetkisiz bir kişi tarafından verilip verilmemesi önemli değildir. Her iki durumda da iş ürünü teknik çoğaltma ile elde edilip bundan yararlanılmışsa haksız rekabet fiili gerçekleşir.

Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 2018/1989 ., 2019/3491 K. Sayılı ve 07.05.2019 tarihli ilamı;

"..davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra üretimi yapılan ürünlerin teknik resimlerinin hazırlanması için hiçbir emek ve çaba sarf etmeden herhangi bir katkı sağlamadan yeni bir işyeri açarak davacıya ait tasarım ve üretimlerini direk kullanarak üretim ve akabinde satış yapması eyleminin haksız rekabet oluşturduğu"

hükme bağlanmıştır.

Bu karardan da görüleceği üzere, davacıya ait tasarım ve ürünlerin direkt kopyalanmak sureti ile ticari amaçla kullanılması açık bir haksız rekabet hali olarak düzenlenmiştir.

TTK 55/1-c kapsamında patente tecevüzün haksız rekabet oluşup oluşmadığını değerlendirdiğimizde;

Şayet mahkemeler somut olayın durum ve koşullarına göre patente konu iş ürünlerinin bir ticari sır olduğuna kanaat getirirse, bu madde kapsamında haksız rekabetin gerçekleştiği kanaatindeyiz. Aşağıdaki Yargıtay kararına konu olayda iş ürünlerinin ticari sır olduğuna karar verilerek haksız rekabet tespiti yapılmaktadır.

Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 2018/1989 E., 2019/3491 K. sayılı ve 07.05.2019 tarihli ilamı;

" davalının davacı şirkette yaptığı iş karşılığı ücret aldığı ve bu işlemleri davacı şirket adına yaptığı, çalıştığı süre zarfında yapılan üretim bilgi ve modellerini bilgisayarına yüklediği ve işten ayrılırken yanında götürdüğü, davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra üretimi yapılan ürünlerin teknik resimlerinin hazırlanması için hiçbir emek ve çaba sarf etmeden herhangi bir katkı sağlamadan yeni bir işyeri açarak davacıya ait tasarım ve üretimlerini direkt kullanarak üretim ve satış yapması TTK'nın 54 ve 55/1-c maddeleri uyarınca haksız rekabet oluşturduğu"

şeklindedir.

2.2. TTK 55/1-a-4 maddesi uyarınca (iltibas) başvuru yapılmalıdır.

TTK 55/1-a-4 bendine göre, "başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak" haksız rekabet sayılmaktadır.

Karıştırılma (iltibas) ticari alandaki faaliyetlerde, şeyler arasında bir benzerliği veya karışımı ifade etmekte olup; satın alınan iki mal arasında veya kullanılan iki unvan arasında veya iş mahsullerinde birbirinden ayrılamayacak derecede benzerliğe istinat ettirilmesidir. 3İltibas, piyasada tanınan ve tutulan bir işletmenin adından, unvanından, markasından ya da üretilen malın şeklinden, ambalajının renk ve kompozisyonundan yararlanarak bunun aynısının ya da benzerinin kullanılması sureti ile başkasının emeğinden haksız olarak yararlanmak şeklinde ortaya çıkar.4 Maddenin önlemeye çalıştığı haksız yararlanma, başkasının emek harcayarak yarattığı, ürettiği malların, iş ürünlerinin, faaliyetlerinin sahibi lehine oluşturduğu artı değerin bir kısmını veya tamamını ele geçirmeye yönelik uygulamada en çok karşılaşılan haksız rekabet halidir. Uygulamada en çok karşılaşılan haksız rekabet olmasının sebebi ise, kolay yoldan emek sömürerek kazanç sağlama amacına yönelik olmasındadır. 5

Şimdi bu maddenin unsurlarını inceleyelim;

2.2.1 Sahipleri farklı mal, iş ürünü, faaliyet, iş vb. olması

Konumuz için önemi itibarı ile ifade etmemiz gerekir ki, doktrinde bir görüşe göre, bu madde, özellikle bir iş ürününün patent koruma süresi sona ermişse her halükarda uygulama bulur. Nitekim Suluk'a göre, üçüncü kişilerin koruma süresi dolan tasarımları kullanmaları kural olarak haksız rekabet oluşturmazken, söz konusu tasarımların kamuyu yanıltacak biçimde kullanılması haksız rekabet teşkil edecektir.6

2.2.2 Öncelik Unsuru

Karıştırma (iltibas)'ın varlığı için davacının tanıtma işaretini davalıdan önce " haklı olarak kullanmış" olması gerekir. 7 Haklı kullanma için kullanılan ad, unvan, marka, işaretin tescil edilmiş gerekli değildir, hükmün amacı tescili yaptırmayanı cezalandırmak değil, haksız rekabette bulunan şahsı bundan men etmektir. 8

2.2.3 Dış görünüş veya duyuruş yönünden aynı veya benzer olması

Hüküm, karıştırılmayı dış görünüş (tanıtım, takdim ve görsellik) ve duyuruş (ses yönünden benzerlik) bağlamında düzenler. Burada önem arz eder husus; ürünlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Dürüstlük kurallarına aykırı olmamak kaydıyla, herkes, başkasının emeğinin sonuçlarından yararlanarak daha iyisini gerçekleştirmek ve rekabet katılmak hakkını haizdir.9 Böyle bir durumda da haksız rekabetten söz edilemeyeceği aşikardır.

2.2.4 Eylemin başkasının mal, iş ürünü faaliyeti veya işleri ile karıştırılma yaratma niteliğinin bulunması

Yapılan eylemin başkasının mal, iş ürünü faaliyeti veya işleri ile karıştırılma yaratma niteliğinin bulunması gerekir. Eylemin karıştırılma niteliği yoksa bu madde kapsamında haksız rekabet gerçekleşmez.

İltibasın gerçekleşmesi için gerekli unsurları inceledikten sonra, şimdi konunun anlaşılması için aşağıda belirttiğimiz alt başlıkları da inceleyelim.

2.2.5 İltibas incelemesi mahkeme tarafından her iki iş ürününün incelemesi sureti ile yapılır. Bu incelemenin nasıl yapılması gerektiği Yargıtay kararlarında açıkça ifade edilmiştir.

Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 1988/5517 E., 1989/1602 K. Sayılı ve 14.03.1989 tarih sayılı ilamında;

"Bilirkişilerden her iki fırın arasında gözle görünür bir benzerlik bulunup bulunmadığı, aşikar bir benzerlik varsa bu benzerliğin teknik bir zaruretten ileri gelip gelmediği, benzerlik teknik bir zaruretin sonucu değilse davalının imal ettiği ideal fırınının ne sebeple davacının Matador tipi fırınına benzetilmek istendiği, bu fırınların müşterileri ekmek fırını işleticileri gibi belirli vasıfları haiz kimseler olmasına göre bunların sırf şekil benzerliği yüzünden birinin yerine diğerini alıp alamayacakları, yani aldanıp aldanmayacakları, yoksa bu benzerliği bilmelerine rağmen müşterilerin marka, kalite ve fiyat gibi diğer unsurları mı nazara alarak tercihte bulunacakları hakkında mütalaaları alınıp hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm kurulmalıdır"

şeklindedir. Bu karara göre; iltibas iddiasına dayalı haksız rekabet davasında; i.) her iki ürün arasında gözle görünür bir benzerlik bulunup bulunmadığı, ii.) aşikar bir benzerlik varsa, bu benzerliğin teknik bir zaruretten ileri gelip gelmediği, iii.) benzerlik teknik bir zaruretin sonucu değilse davalının imal ettiği ürününün ne sebeple davacının ürününe benzetilmek istendiği, iv.) bu ürünlerin müşterileri belirli vasıfları haiz kimseler ise bunların sırf şekil benzerliği yüzünden birinin yerine diğerini alıp alamayacakları, yani aldanıp aldanamayacakları, yoksa bu benzerliğe rağmen müşterilerin marka, kalite ve fiyat gibi diğer unsurları mı nazara alıp tercihte bulanacakları inceleme konusu yapılır.

2.2.6 Bu haksız rekabet halinde "ortalama yetenekteki olağan muhatap/müşteri/alıcının" haksız rekabetin tespitinde geçerli temel ölçüttür.10

Buna göre, ürünün veya hizmetin türüne göre müşterinin kim olduğu belirlenir, haksız rekabetin varlığı araştırılırken bu ürünün özel bir tüketici grubu varsa, o gruba göre değerlendirme yapılır.

2.2.7. İltibasın aynı zamanda Haksız Rekabet Teşkil Edip Etmeyeceğinin Değerlendirilmesi

Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 1999/6877 E., 2000/381 K. Sayılı ve 27.01.2000 tarihli ilamı;

"davalının milimetrik ölçülerde ve teknik bir zorunluluk olmadığı halde davacı ürünlerini aynen taklit etmesinin haksız rekabet oluşturacağının zorunlu olması"

şeklinde belirtilmiştir. Bu kararda ürünlerin aynen taklit edilmesi iltibas ve dolayısıyla haksız rekabet olarak değerlendirilmiştir.

Yargıtay 7.Ceza Dairesi'nin 1986/6879 E., 1986/6536 K. Sayılı ve 02.10.1986 tarihli ilamı;

"..yağların fiziksel ve kimyasal özelliklerinde ve üzerinde bulunan muhafazaya mahsus kağıtta bir değişiklik yapılmaksızın bu paketler daha küçük folyolara konulmuş ve bu kolilerin üzerine sanığın firma unvanı yazılarak satışa arz edilmiştir. Bu durumun, Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesi içinde mütalaası icap eder"

şeklindedir. Anılan karara konu olayda da; ürünlerin kimyasal ve fiziksel özellikleri aynen taklit edilmiş olup, sadece ürünlerin konulduğu paket farklılık arz etmektedir. Yargıtay, bu kararında ambalajın farklı olmasının önem arz etmediği, fiziksel ve kimyasal özelliklerinin aynı olmasının iltibas nedeniyle haksız rekabetin oluşumu için yeterli olduğunu ifade etmiştir.

2.3. TTK m.55'te yer alan ve yukarıda belirttiğimiz özel hükümler tüketildikten sonra TTK 54/II maddesinde yer alan genel haksız rekabet hükmü uyarınca da başvuru yapılmalıdır.

Yukarıda da belirttiğimiz üzere, bir eylemin haksız rekabet olarak değerlendirilmesinde öncelikle özel hükümler akabinde genel hüküm nazara alınmaktadır. Genel hüküm niteliğindeki haksız rekabetin oluşma şartları ile genel itibarı ile aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.

Bu maddenin unsurları;

  1. Rekabeti etkileyen bir davranış olmalı
  2. Bu davranış dürüstlük kuralına aykırı veya aldatıcı olmalı,
  3. Bu davranış rekabeti bozmalı,
  4. Dürüstlük kuralına aykırı olup rekabeti bozan bu davranışın zarar vermesi şart değildir.

Footnotes

1. ÜLGEN, HELVACI, KAYA, ERTAN, "Ticari İşletme Hukuku", s.566

2. Engin Erdil, Haksız Rekabet Hukuku, s.265

3. Nisim Franko, İltibas Sebebiyle Haksız Rekabet, Prof.Dr. Mahmut Tevfik Birsel'e Armağan, s.116

4. Şükrü Yıldız, Bilirkişi Raporları ve Hukuki Mütalaalar-3, Fikri Mülkiyet Hukuku, s.71

5. Erdil, s.160

6. Cahit Suluk, Avrupa Birliği ve Türk Hukukunda Tasarımların Kümülatif Olarak Korunması, s. 63.

7. Halil Fahri Örs, Türk Hususi Hukukunda Haksız Rekabet, s.43

8. Y.TD. T.16.2.1948 E. 1947/800, K. 1948/782 (Sungur/Boran, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, s.5252)

9. Erdil, s.167

10. Ülgen, Helvacı, Kaya. Nomer Ertan, Ticari İşletme Hukuku, s.573

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.