ÖZET

Birden çok kişi tarafından uğranılan bir hak yahut menfaat kaybının önüne geçilebilmesi ya da meydana gelen zararın gereği gibi tazmin edilebilmesi için kişilerce ileri sürülen talebin hızlı ve etkili bir şekilde incelenmesi ve yargılamanın hakkaniyete uygun sonuçlandırılması şarttır. Adil yargılanmanın sağlanabilmesi adına aynı maddi ve hukuki sebebe dayanan davaların hızlı ve etkili bir şekilde görülebilmesi için hukuk sistemleri içerisinde birçok farklı usul öngörülmüştür. Bu usuller pilot karar usulü, yargısal görüş usulü, grup başvurular ve davaya müdahale ile topluluk davaları olarak adlandırılmakta olup, bu çalışmada anılan usullere değinilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Grup Dava, Pilot Karar, Yargısal Görüş, Grup Başvurular, Davaya Müdahale, Topluluk Davaları, Adil Yargılanma Hakkı.

GİRİŞ

İdari makamlar, herhangi bir (veya birden çok) idari işlem yahut eylemde bulunarak birden çok vatandaşın hayatına aynı anda dokunabilmekte ve bu dokunuşları ile hukuk düzeni altında korunması gereken bazı hukuki menfaatleri kimi zaman kayba uğratabilmektedirler. Vatandaşlar ise bu menfaatlerini korumak adına öncelikle idari makamlara başvurarak yarattıkları bu menfaat kayıplarının idari makam (veya bir üst makamı) tarafından giderilmesini talep etmekte, son çare olarak ise yargı mercilerine başvurarak idarenin yaratmış olduğu bu menfaat kaybının ortadan kaldırılmasını ve/veya uğramış oldukları zararın telafi edilmesini talep etmektedirler.

İdari işlem veya eylem dolayısı ile menfaat kaybına yahut zarara uğramış vatandaşlar, eğer ilgili işlem veya eylem dolayısı ile aynı maddi ve hukuki sebepleri ileri sürmekteyseler yargı mercileri, bu münhasır taleplerin aynı maddi ve hukuki sebebe dayanması sebebiyle, ilgili başvuruları grup dava uygulamaları kapsamında değerlendirmekte ve bu uyuşmazlıkların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin altıncı maddesi kapsamında öngörülen "adil yargılanma hakkı"nın esaslarına uygun bir şekilde hızlı ve etkili bir şekilde karara bağlanmasını sağlamak adına çalışmaktadırlar.

Adaletin hızlı ve etkili bir şekilde dağıtılması, adil yargılanma ilkesinin açık bir gereğidir. Devletin egemenlik hakkının en belirgin şekilde tezahür ettiği yer olan yargı mercileri, kamu gücünü ellerinde bulundurmanın vermiş olduğu kudretle, vatandaşların kaybolan hukuki menfaatlerini mümkün olan en hızlı ve etkili bir şekilde çözüme kavuşturmalıdırlar. Vatandaşların uğradığı hukuki menfaat kayıplarının ortadan kaldırılması amacıyla grup dava uygulamalarını hayata geçirmek durumunda olan yargı mercilerinin bu uygulamalar kapsamında dikkatle hareket etmesini gerektiren birtakım kurallar vardır.

Bu çalışmada, halihazırda yürürlükte olan grup dava uygulamalarından (pilot karar usulü, yargısal görüş kurumu, grup başvurular ve davaya müdahale ve topluluk davası) bahsedilirken aynı zamanda adil yargılanma hakkının grup dava uygulamaları ile olan ilişkisine değinilecektir.

I. GENEL OLARAK GRUP DAVA UYGULAMALARI

Aynı maddi ve hukuki sebebe dayanan ve birbirleri bakımından emsal teşkil edebilecek nitelik ve düzeyde olan davalar grup davalardır. Bu gibi aynı maddi ve hukuki sebebe dayanan uyuşmazlıklarda birden çok kişinin yöneltmiş olduğu veya birden çok kişiye yöneltilmiş olan uyuşmazlıklarda, verilecek karar veya varılacak sonuç, esasen, sebebi aynı olan diğer uyuşmazlıklar bakımından da belirleyici olacaktır.

Söz konusu uyuşmazlıklar bakımından farklı yönde kararlar verilmesi ihtimalinde gerek yargıda birlik ilkesinin gerekse kişilerin adil yargılanma hakkının zedeleneceği su götürmez bir gerçektir. Bu sebeple yargı mercileri arasında farklı kararların çıkmasının engellenmesi, hukuki güvenliğin sağlanması gibi amaçlarla maddi ve hukuki sebebi aynı olan birden fazla talebin ileri sürüldüğü davalar grup davası çatısı altında görülmektedir.

Usul Ekonomisi: Usul ekonomisi, uyuşmazlıkların hızlı, ucuz, bürokratik engellerden uzak ve adil bir yargılama ile çözümlenmesine ve bu çerçevede yargılamada emekten, zamandan ve masraflardan olabildiğince tasarruf edilmesine ilişkindir. Grup dava uygulamaları kapsamında bireylerin münhasıran ikame edecekleri birçok davanın açılmasının önüne geçilmekte ve bu uyuşmazlıklara ilişkin bağlayıcı karar alma mekanizması hızlandırılmaktadır.

Öngörülebilirlik: Grup dava uygulamaları ile uyuşmazlıkların yeknasak bir şekilde sonuçlandırılması amaçlanmaktadır. Örneğin, pilot karar usulünde aynı maddi ve hukuki sebebe dayanan uyuşmazlıklardan birinin pilot olarak seçilmesi, diğer benzer uyuşmazlıkların söz konusu pilot kararda belirtilen ilkeler çerçevesinde çözümlenmesidir. Bu noktada grup davalar, mahkemelerde farklı şekillerde sonuçlanabilecek çelişkili kararlardan koruma işlevine sahiptir.

Bu anlamda pilot karar usulü, yargısal görüş bildirme usulü, üçüncü kişiler yanında yer alma ve topluluk davası gibi uygulamalar, grup davası uygulamaları olarak sayılabilecek usullerdir.

A. Pilot Karar Usulü

Öncelikle belirtmek gerekir ki, Türk hukukunda pilot karar usulü grup davası uygulaması henüz yer edinmiş değildir. Pilot karar usulünde, yargı mercilerinin aynı hukuki olaya ilişkin olarak, seri bir biçimde yapılmış olan başvuru veya uyuşmazlık hakkında farklı kararlar vermesi engellenmektedir.1 Böylece söz konusu usul ile, yargı mercilerinin birbirlerinden haberdar olmaları ve farklı kararlara imza atmalarının engellenmesinin sağlanması yanında, söz konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak ilk derece yargı mercii, istinaf ve temyiz aşamalarında sürat kazanımı sağlanmaktadır. Bu usul ile bir defa içtihat oluşturulduktan sonra, söz konusu içtihat, hukuki sebebi aynı olan diğer uyuşmazlıklar bakımından da esas alınmaktadır.2 Buna göre, aynı anda benzer sebeplerden doğan uyuşmazlıklar farklı yargı mercilerine iletildiğinde, gerekli yönlendirme yapılarak pilot merci belirlenir. Buna göre, diğer merciler tarafından herhangi bir karara varmadan pilot merci kararının verilmesi beklenir.3

Bu usulün uygulanması ile yargı mercilerinin birbirleri ile olan iletişimi ve bağı mecburi olarak sıkılaşmakta, böylece kişiler bakımından hak ve menfaatlerin korunması daha etkin bir yolla sağlanmaya çalışılmaktadır. Hal böyle olunca tek bir hukuki olay bakımından tek bir hukuki karar ve uygulama sağlanmaktadır. Söz konusu durumun hukuki güvenceye bağlanmasına hizmet eden grup dava usulünün kişilerin adil yargılanma hakkına da doğrudan katkı sağladığı açıktır.

AİHM İç Tüzüğünün 61. maddesinde AİHM'de uygulanan pilot karar usulü düzenlenmiştir. AİHM'ye yapılan başvurunun temelindeki olaylar, benzer başvurulara neden olan veya neden olabilecek yapısal veya sistematik, diğer bir ifade ile sistemden kaynaklanan bir sorunun veya benzer diğer bir işlev bozukluğunun üye devletteki mevcudiyetini ortaya çıkardığında AİHM, pilot karar usulü uygulayabilmekte ve pilot karar verebilmektedir. Pilot karar kapsamında ise seri uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin temel ilkeler belirlenmektedir. Pilot karar usulü ile, yapısal veya sistemik sorunun "ikincillik ilkesi "4 uyarınca ulusal planda çözümünde sözleşmeye taraf devletlere yardımcı olunması, başvuruculara daha hızlı bir iyileştirme sağlanması ve AİHM'nin iş yükünün azaltılması amaçlanmaktadır.5

Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan "İdari Yargıda İş Yükünün Azaltılması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Taslağı"nın ("Taslak") 23. maddesi uyarınca ise idare ve vergi mahkemeleri ile ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı davalar bakımından Danıştay tarafından pilot dosyanın karara bağlanmasından sonra, söz konusu kararın konusuna göre İdari Dava Daireleri Kurulunda veya Vergi Dava Daireleri Kurulunda incelenmesi neticesinde verilen bağlayıcı karar uyarınca diğer dosyaların karara bağlanması öngörülmüştür. Mezkur düzenlemede, grup dava kapsamında Danıştay'a gönderilen ve ilgili dava daireleri kurulunca grup dava olduğu kabul edilen dosya ile ilgili işin esası hakkında üç ay içerisinde kesin olarak karar verileceği, söz konusu karara ilişkin toplantıya uyuşmazlık konusuda görevli dava dairesinin başkanı ve iki üyesinin katılımının zorunlu olduğu belirtilmiştir.

B. Yargısal Görüş Usulü

Günümüzde Fransa'da etkin olarak uygulanmakta olan yargısal görüş usulünde, ilk derece idari yargı mercileri veya istinaf mercilerinin, ciddi bir zorluk içeren ve çok sayıda uyuşmazlık kapsamında ortaya çıkan yeni bir hukuki sorunla karşılaşmaları halinde söz konusu uyuşmazlık Danıştay gibi üst düzey bir merciye tevdi edilir.

Bu süreçte üst düzey yargı merci söz konusu uyuşmazlığa ilişkin hukuki görüşünü bildirene kadar ilk derece mercii tarafından esasa ilişkin bir karar verilemez. Üst düzey yargı merci tarafından varılan sonuç bir görüş olarak ilk derece yargı mercine iletilir. Söz konusu görüş yargısal nitelikte değildir. Bu anlamda üst düzey yargı merci tarafından verilen karar bağlayıcı olmayıp, yalnızca diğer yargı mercileri bağlamında hukuksal ve yargısal kararların bütünlüğünü sağlamaya yönelik bir araç olarak nitelendirilmelidir.6 Bu noktada üst düzey yargı mercinin kararı her ne kadar bağlayıcı nitelikte olmasa da, esasen kendisinden daha alt düzeyde bulunan ilk derece yargı mercileri tarafından etkin olarak uygulanacaktır. Böylece ülkesel olarak aynı hukuki olaya ilişkin olarak üst düzey yargı merci çatısı altında bir görüş ortaya konularak uygulamanın da bu yönde şekillenmesinin önü açılmış olmaktadır. Üst düzey yargı merci tarafından ortaya konulan söz konusu görüş çerçevesinde gelişen içtihadın aynı durumdaki birden çok kişi bakımından uygulamaya konulması ise adil yargılanma hakkına doğrudan katkı sağlayacaktır. Zira bu halde eşitler arasında eşitlik tam anlamıyla ortaya konulabilecektir.

C. Grup Başvurular ve Davaya Müdahale

Türk yargılama usulünde kural tek dilekçe ile dava açılmasıdır. Ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık veya sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla idari işleme karşı aynı dilekçe ile dava açılması İdari Yargılama Usulü Kanunu ("İYUK")'nun 5. maddesinin birinci fıkrası uyarınca mümkündür. Bunun yanında davacıların hak ve menfaatlerinde iştirak bulunması ve davaya sebep olan maddi olay veya hukuki sebeplerin de aynı olması gerekmektedir. Tek dilekçe ile dava açılabilmesi için idari işlemlerin denetimi bakımından aynı yargı yerinin de görevli olması gerekmektedir. Öğrenci disiplin yönetmeliğine karşı yüksek öğretim öğrencilerinin tek bir dilekçe ile birlikte dava açması bu duruma örnek olarak gösterilebilir.7

Bunun yanında dava neticesinde verilecek kararlar davaya taraf olmayan üçüncü kişilerin de hukuki durumunu etkileyebilir. Bu sebeple üçüncü kişiler davanın tarafları yanında yer almayı talep edebilirler. Bu ise davanın ihbarı sonucu veya davaya fer'i yahut asli müdahil sıfatı ile üçüncü kişilerin davaya müdahil olmaları ile mümkün olabilmektedir. Davanın ihbar edilmesi Türk hukuku bakımından Hukuk Muhakemeleri Kanunu ("HMK") ve İYUK'un HMK'ya yapmış olduğu atıf sebebiyle her iki prensip bakımından da uygulama alanı bulmaktadır. Davanın ihbarı ile taraf olmayan üçüncü kişi davaya fer'i müdahil olarak katılım sağlamış olmaktadır.8 Örneğin, davalı idareye karşı açılmış olan tam yargı davası sonucunda ödenecek tazminatın rücu edileceği kamu görevlisinin davaya dahil edilmesi bu anlamda örnek olarak gösterilebilecektir.9 Böylece birbiri ardına açılan davaların önüne geçilerek mahkemelerin dava yükünün artmasının önüne geçilmektedir. Birbirleriyle alakası ve bağlantısı bulunan kişi ve olayların aynı dava içerisinde yürütülen tahkikat kapsamında çözüme kavuşturulması yargılamaya ilişkin hız kazandırmaya hizmet etmektedir. Hal böyle olunca da asıl davaya taraf olmayan kişilerin davaya katılımı ile süreden kazanım sağlanarak adil yargılanma hakları da korunmuş olmaktadır.

D. Topluluk Davası

Grup dava uygulamasının sonuncusunu ise topluluk davaları oluşturmaktadır. Kıta Avrupası'nda geniş ölçüde uygulama alanı bulan topluluk davaları usulüne Türk hukukunda da yer verilmiştir. Örneğin HMK'nın 113. maddesine göre, dernekler ve diğer tüzel kişiler, statüleri çerçevesinde, üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak amacıyla, kendi adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya hukuka aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin gelecekteki haklarının ihlâl edilmesinin engellenmesi için dava açabilir. Buna göre kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, tüketici örgütleri, işçi ve işveren sendikaları ile konfederasyonları, kamu görevlileri sendikaları ile konfederasyonları gibi kuruluşların üyelerinin veya temsil ettikleri kesimin menfaatlerini gözetmek ve korumak amacıyla açacakları davalar topluluk davası olacaktır.10

Avrupa Sosyal Şartı'nın 1995 tarihli Ek Protokolü uyarınca toplu şikayet mekanizması çerçevesinde Avrupa Sosyal Haklar Komitesi'ne toplu şikayette bulunmak mümkündür. Uluslararası işçi ve işveren kuruluşlarının Avrupa'daki en üst düzey örgütleri, ilgili devletteki işçi ve işveren sendikaları, Avrupa Konseyi bünyesinde bulunan ve Hükümet Komitesi tarafından oluşturulan listeye alınmış uluslararası hükümet dışı kuruluşlar ve devletlerin kabul ettiği ulusal hükümet dışı kuruluşlar bu mekanizmayı işletebilmektedir. Başvuruda bulunulabilmesi için ise iç hukuk yollarının tüketilmesi veya başvuruda bulunan kuruluşun ileri sürülen ihlalin mağduru olması aranmamaktadır.11

SONUÇ

Grup dava uygulamalarının adaletin hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunacağı şüphesizdir. Zira bu uygulamalar kapsamında yapılan yargılamalar ile birden fazla vatandaşın mevcut yahut olası hukuki menfaatlerinin ihlal edilmesinin önüne geçilmekte ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkına ve Anayasa'mızın 36. maddesinde yer alan hak arama özgürlüğüne uygun bir pratik geliştirilmektedir.

Ancak, bu pratik geliştirilirken zihinlerdeki adalete ulaşma emelinin sarsılmamasına gayret gösterilmelidir çünkü amaçlanan ideale ulaşılması yolunda gerçekleştirilmesi planlanacak faaliyetlerin vatandaşların adil yargılanma hakkına ve hak arama özgürlüğüne aykırı olmaması esastır. Bu doğrultuda grup dava uygulamaları hayata geçirilirken yargılamanın her safhası özenle oluşturulmalıdır. Mesela, Adalet Bakanlığı tarafından öngörülen Tasarı kapsamında birden fazla vatandaşa aynı usul ile adalet dağıtılması amaçlanmış ancak bazı sorular da cevapsız bırakılmıştır. Örneğin, pilot karar usulünde pilot olarak seçilen davadan feragat durumunda sorunun nasıl çözüleceği, kanun yollarına başvuru usullerinin nasıl şekilleneceği, pilot davaya ait harç ve masrafların kim tarafından ödeneceği ya da hükmedilecek vekalet ücretinin neye göre hesaplanacağı konularında ayrıntılı düzenleme yapılması şarttır.

Footnotes

1. ÖNÜT Lale Burcu, İdari Yargılama Hukukunda Adil Yargılanma İlkesi Çerçevesinde Grup Dava Uygulaması, Seçkin Yayınları, Ankara, 2018, s.87.

2. AKBABA Ahmet, "Fransız İdari Yargı Sistemine Bir Bakış", Ankara Barosu Dergisi, 2014/2, s.444.

3. ÖNÜT Lale Burcu, İdari Yargılama Hukukunda Adil Yargılanma İlkesi Çerçevesinde Grup Dava Uygulaması, Seçkin Yayınları, Ankara, 2018, s.87.

4. AİHS'de açıkça yer almayan, AİHM içtihatları ile geliştirilen bir ilkedir. Sözleşme'ye taraf bütün devletler tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek olan 15 Numaralı Protokol çerçevesinde ikincillik ilkesinin Sözleşme'nin giriş kısmında yer alması öngörülmektedir. İkincillik ilkesi uyarınca, AİHS'ye taraf devletler ihlal iddialarına konu durumları öncelikle kendi imkanlarıyla ve kendi hukuk sistemleri çerçevesinde düzeltme imkanına sahip olmalıdır.

5. KABOĞLU İbrahim, Özgürlükler Hukuku 1- İnsan Hakları Genel Kuramına Giriş, İmge Kitabevi, Ankara 2013, s. 208.

6. KAPLAN Gürsel, Fransız İdari Yargılama Hukukunda Kararlara Karşı Başvuru Yolları, Ekin Yayınevi, Bursa 2016, s.28

7. a.g.e, ÖNÜT, s.121-122.

8. KAPLAN Gürsel, İdari Yargılama Hukuku, Ekin Basım Yayın, Bursa 2017, s.433.; ÇAĞLAYAN Ramazan, İdari Yargılama Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2017, s.351.

9. ÇAĞLAYAN Ramazan, İdari Yargılama Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2017, s.356

10. KURU Baki, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Legal Yayıncılık, İstanbul 2016, s.223-224.; TUĞSAVUL Melis, Kollektif Hukuki Yarar Çerçevesinde Topluluk Davaları, On İki Levha Yayınları, İstanbul, 2016, s.105 vd.

11. a.g.e, ÖNÜT, s.133.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.