ÖZET

Makalemizde, şirketlerin fikri mülkiyet haklarıyla ilgili izledikleri yolun belirlenmesinde hangi faktörlerin belirleyici olduğu, bir buluş için her zaman patent/faydalı model tescili gerekip gerekmediği, ticari sırrın önemi, ticari sırların neden patentle korunamayacağı ve ticari sırların gizli kalması için şirketlerin ne gibi önlemler alması ve yaptırımlarda bulunması gerektiği konuları üzerinde durulmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Ticari Sır, Tescil, Patent, Fikri Mülkiyet, Strateji.

GİRİŞ

Ticari değer taşıyan buluş, tasarım gibi fikri mülkiyetlerin tescil ile taklit edilmekten korunması gerekmektedir. Patent tescili alan buluşlar başvuru tarihinden itibaren başlayan 20 yıllık bir koruma süresi içerisine girmektedir. Böylece başvuru sahibi söz konusu tescil ile ilgili yıllık harç ödemelerini gerçekleştirdiği sürece bu 20 yıllık süre içerisinde yaşanabilecek herhangi bir taklit durumunda ilgili mercilere başvurarak taklitçilere gerekli yaptırımı uygulatabilmektedir. Aynı şekilde, faydalı model tescili başvuru sahibine başvuru tarihinden itibaren 10 yıllık bir koruma süresi verirken, tasarım tescili başvuru sahibine 25 yıllık bir koruma süresi vermektedir. 

10 Ocak 2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 141. maddesinde1 'Patent veya faydalı model hakkına tecavüz sayılan fiiller' adı altında hangi eylemlerin taklitçilik olarak değerlendirildiği ve yaptırımı hakkedeceği belirtilmiştir.

Söz konusu madde düzenlenmesi uyarınca, tescilin sağladığı koruma süresi içerisinde söz konusu buluşun herhangi bir şekilde taklit edilmesinin önü kesilmektedir. Tescil ile her ne kadar belirli bir koruma süresi sağlansa da burada değerli bilginin kamuyla paylaşımı söz konusudur. Koruma süresi bittikten sonra herhangi bir rakip firma tarafından bu bilginin kullanılmasıyla başvuru sahibi firmanın bu konudaki rekabet gücü azalabilmektedir. Bu sebeple firmalar bazı değerli bilgilerini patent ile tescillemek yerine sır olarak saklamayı tercih etmektedir. Bunlar; teknik üretim sırları, üretim yöntemleri, kimyasal formüller, kalite kontrol usulü ve yöntemleri, araştırma geliştirme planları vb. Hatta negatif bilgi bile ticari sır kapsamına girebilmektedir. Örneğin bir ürünün daha hafif olabilmesi için yapılan üretim yöntemi çalışmalarında alınan olumsuz sonuçlar rakiplere ne yapmamalarını göstermesi açısından değerlidir. Bu bilgiyi eline geçiren rakip bu tür bir üretim yönteminin olumsuz sonuç alacağı bilgisine dolaylı olarak ulaştığından bu yöntemi denemeyecektir. Böylece söz konusu üretim yöntemi denemesinin getireceği maliyetlerden kurtulmuş olacağından ortada bir haksız rekabet oluşacaktır.

  1. PATENT/FAYDALI MODEL

Tüm dünyadaki patent ve faydalı model sistemlerinin temel var oluş amaçları, bilginin gizli kalmasının önüne geçerek bilgi akışının ve dolayısıyla teknolojinin gelişiminin hızlanmasıdır. Patent ve faydalı model başvurusu yapmak isteyen bir şirket buluşuyla ilgili teknik bilgiyi ve görselleri patent ofisleriyle paylaşarak söz konusu buluşun dünyada yeni olup olmadığı hakkında bilgi edinmektedir. Dünya literatüründe yapılmış benzer bir çalışma olmadığı durumlarda buluşun tüm teknik ayrıntılarının anlatıldığı bir tarifname, koruma kapsamının belirlendiği bir istem yapısı ve tercihe bağlı olarak buluşun daha iyi anlaşılmasını sağlaması için teknik çizimler bir araya getirilerek patent başvurusunda bulunulur. Görüldüğü gibi patent sistemi ilk aşaması olan 'literatür araştırması' fazında bile bilginin şirket dışındaki kişilerle paylaşılmasını gerektirmektedir. Bu sebeple şirketler, buluşun zaten uzun süre ticari sır olarak saklanmasının mümkün olmadığı, rakip firmalar tarafından kolaylıkla (tersine mühendislik yöntemleriyle) tespit edilebileceği durumlarda patent başvurusunda bulunarak başvuru tarihinden itibaren 20 yıllık koruma almakta böylece rakip firmaların söz konusu buluşlarını taklit ederek kendilerine rekabet üstünlüğü sağlamasının önüne geçmektedirler. Aynı zamanda burada 'tekniğin kamuya ifşası' durumu söz konusu olduğundan bilgi akışı canlı kalmakta ve teknolojik gelişmenin önü açılmaktadır. 

  1. TİCARİ SIR

Ticari sır denince en başarılı örneklerden birisi olarak herkesin aklına öncelikle Coca Cola örneği gelmektedir. Bilindiği gibi Coca Cola'nın formülü 100 yıldan uzun zamandır korunmaktadır. 100 yıl içerisinde yüzbinlerce AR-GE ve üretim çalışanının bu şirketten gelip geçtiği düşünüldüğünde burada firmalara örnek olacak bir doğru insan kaynakları uygulaması, tedarikçi ve personel gizlilik sözleşmesi, yaptırım ve önlemlerin uygulandığı ortadadır. Oysa söz konusu formül için patent alınmış olsaydı bu formül çoktan anonim olacağından firmaya belli bir süre sonra hiçbir rekabet üstünlüğü sağlamamaya başlayacaktı.

Coca Cola örneğinden de çok iyi anlaşıldığı gibi bir şirketin izlediği fikri mülkiyet stratejisinin belirlenmesinde birçok faktör etkili olmaktadır.  Özellikle otomotiv sektörü gibi tersine mühendisliğin çokça söz konusu olduğu alanlarda ticari sırların çok uzun süre saklanması mümkün olmadığından şirketler genellikle patent ve faydalı model alma yoluna gitmektedir. Patent ve faydalı model başvurusunda bulunan şirketler her ne kadar patent/faydalı model sisteminin birinci şartı olan 'tekniğin açıklanması' prosedürüne uymak zorunda kalsalar da patent veya faydalı model tescil belgeleriyle sağlayacakları koruma süreleri hızla ilerleyen bu teknoloji çağında söz konusu buluşları üzerinden yatırım yapmak ve rekabet üstünlüğü sağlamak için oldukça yeterli sürelerdir.

Kısacası bir buluşun patentle mi korunacağı yoksa ticari sır olarak mı kalması gerektiği pek çok değişkenin analiz edilmesini gerektiren oldukça stratejik bir karardır.

  1. BİLGİNİN TİCARİ SIR OLARAK NİTELENEBİLMESİ İÇİN TAŞIMASI GEREKEN UNSURLAR

Şirketlerin sahip olduğu bilgilerin ticari sır olarak nitelendirilebilmesi için söz konusu bilginin taşıması gereken beş temel unsur bulunmaktadır. Bunlar:

  1. Ticari Bir Değer İfade Etmesi

Bir bilginin ticari sır olarak nitelendirilebilmesi için temel kriter, o anda veya gelecekte ticari değer ifade etme potansiyelinin olmasıdır. Herhangi bir değer ifade etmeyen ve gelecekte de böyle bir ihtimali olmayan bir bilgi ticari sır olarak nitelendirilemez. Ancak, henüz bir değer ifade etmeyen ancak ileride değer ifade etme ihtimali söz konusu olan tüm Ar-Ge çalışmaları ticari sır olarak nitelendirilmelidir.

  1. Genel Olarak Bilinmemesi

Bilginin genel olarak bilinmemesi kriterinin sağlanması için bilgiyi oluşturan parçaların ayrı ayrı bilinmesinde herhangi bir problem olmamakla beraber bu bilgi parçalarının bir araya gelmesiyle oluşan yeni bilginin bilinmiyor olması gerekmektedir. Burada, özellikle sır sahibi ile rakip konumda olanların aynı bilgiye sahip olup olmadığı belirleyici faktör olmaktadır.

Ayrıca, burada bilginin sahibi dışında kimse tarafından değil de genel olarak bilinmemesi şartı arandığından söz konusu bilginin birden fazla kişi tarafından (örneğin lisans verilmesi veya gizlilik sözleşmesi yoluyla üçüncü bir kişiyle paylaşılması) bilinmesi de onun sır niteliğini ortadan kaldırmamaktadır. Ancak, her bir kişi ile tek tek gizlilik sözleşmesi yapılması yoluyla dahi bile olsa bilginin genel olarak kamuya açıklanması söz konusu bilginin artık genel olarak bilinmesine ve sır niteliğinin yok olmasına sebep olacaktır.

  1. Gizli Tutulması İradesi

Bir bilginin ticari sır olabilmesi için aranan diğer unsurlardan biri ise bilgi sahibinin bilgiyi gizli tutmayı amaçlamış olmasıdır. Sırrı paylaştığı kişilerle arasında gizlilik sözleşmesi akdedilmiş olması beklenmektedir. Ayrıca hukuka uygun yollarla sır niteliğindeki bilgiyi öğrenmiş kişinin söz konusu bilginin asıl hak sahibi tarafından gizli tutulmak istendiğini veya gerekliliğini bilmesi ve bilebilecek durumda olması gerekmektedir. Aksi taktirde, söz konusu bilginin gizli tutulmak istendiğini veya gerekliliğini bilmeyen ve bilebilecek durumda olmayan kişi için bu bilginin sır olma niteliği ortadan kalkacaktır.

  1. Rekabet Üstünlüğü Sağlaması

Şirketlerin bilgiyi sır olarak saklama isteği altında yatan en büyük sebep, söz konusu bilginin kendilerine rakipleri karşısında rekabet üstünlüğü sağlaması veya gelecekte sağlama potansiyeline sahip olmasıdır. Bu sebepledir ki, şirket için o anda rekabet üstünlüğü sağlamayan veya gelecekte de böyle bir ihtimali içinde barındırmayan bilginin ticari sır kategorisine alınması mümkün değildir.

Yabancı mahkemelerin bir bilginin ticari sır niteliğini sorgularken dikkate aldıkları kıstas genellikle söz konusu bilginin sahibine rakipleri karşısında rekabet üstünlüğü kazandırıp kazandırmadığıdır. Ayrıca, ilk unsur olan, bilginin 'ticari bir değer ifade etmesi' kıstası temel bir unsur olmakla beraber bir bilginin ticari değerinin somut bir şekilde belirlenmesi çoğu zaman mümkün değildir. Bilginin ticari değerinin belirlenmesinde direkt olarak ekonomik değerinin varlığı belirlenemediği veya belirlenmesinin mümkün olmadığı durumlarda söz konusu bilginin sahibine rekabet üstünlüğü sağlayacak olması onun ticari bir değer taşıdığı şeklinde yorumlanmaktadır.

Ayrıca, çok sayıda rekabetin olduğu ve rakip sayısının oldukça fazla olduğu bir sektörde birkaç firmanın aynı bilgiye sahip olması veya bilginin yalnızca birkaç rakiple paylaşılmış olması söz konusu bilginin sır niteliğine zarar vermemektedir. Bahsi geçen bilgi, sınırlı sayıdaki sahiplerine sektörde rekabet üstünlüğü sağlamaya devam ettiği sürece sır niteliği devam edecektir. Ancak, sektördeki sınırlı bir kitle tarafından bilinmesine rağmen söz konusu sınırlı çevre tarafından bilinmenin bilginin sektörde sağladığı rekabet üstünlüğü durumunu yok etmesi halinde bilginin ticari sır niteliği kalmamaktadır. Rekabetin olmadığı veya ileride olma ihtimalinin olmadığı bir sektörde ise sahip olunan bilginin ticari sır olarak nitelendirilmesi zaten mümkün değildir.

  1. Kolay Ulaşılabilir Olmaması

Alanda uzman birinin kayda değer bir emek ve para harcamasına gerek olmaksızın yalnızca sahip olduğu yeterli bilgi ve beceriyi kullanarak bir bilgiye ulaşmasının mümkün olması, bu bilginin kolay ulaşılabilir bir bilgi olduğunu göstereceğinden söz konusu bilgi ticari sır kapsamında nitelendirilmemektedir.

Kısaca, konu yargıya yansımadıkça bilginin ticari sır olup olmadığının belirlenmesi mümkün değildir. Ancak bu nedenle kamu kurumlarına bilgi açıklayan şirketin bunun ticari bir sır olduğu ve açıklanmaması gerektiği uyarısını en başta yapması tavsiye edilmektedir. En başta söz konusu uyarı yapılmadığı taktirde kamu kurumu söz konusu bilginin ticari bir sır olabileceğini ve açılanmasında herhangi bir sakınca olabileceğini düşünmeyebilmektedir.

  1. TİCARİ SIRLARIN KORUNMASI İÇİN ŞİRKETLERİN UYGULAYACAĞI POLİTİKALAR

Ülkemizde ticari sırrın korunmasına ilişkin genel hükümler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 54. maddesinde 'Haksız Rekabet' başlığı altında verilmekte ve devamındaki 55. maddesinde haksız rekabet halleri altı ana başlık altında incelenmektedir2.

Öte yandan, şirket içerisinde alınacak önlemlerden ilki, söz konusu bilginin paylaşıldığı çalışanlara bu bilginin gizli olduğunun ve kimseye açıklanmamasının gerektiğinin bildirilmesidir. Hatta bu kişilerle gizlilik sözleşmesinin imzalanması gerekmektedir. Ayrıca şirket içerisinde alınacak ekstra önlem ve uygulamalar ile söz konusu ticari sırların korunabilmesi için daha uygun ortam oluşturulabilmektedir. Örneğin, 1891 yılında Dr. John Pemberton tarafından bulunan ve ilk başta yazılı bir belgeye dönüştürülme gereği duyulmayan, alınan ekstra önlemlerle (banka kasasında saklanması, dünyada yalnızca iki kişinin bilmesi, bu iki kişinin formülün yalnızca yarısını bilmesi gibi) 127 yıldır ticari sır olma özelliğini devam ettiren Coca Cola'nın gizli formülünü büyük başarıyla saklamaya devam eden şirketin politikaları arasında sırrı bilen iki kişinin aynı uçakta seyahat etmemesi ve diğer tehlikeli olabilecek yerlerde aynı anda bulunmaması gibi ekstra önlemler bulunmaktadır.

SONUÇ

Başarıya giden yolda, şirketlerin, ellerinde bulunan bilgilerin değerlerini iyi tespit edebilmesi ve söz konusu bilgilerin patent/faydalı model şeklinde mi yoksa ticari sır olarak mı korunması gerektiğinin belirlenmesinde birçok değişkeni hesaba katarak en doğru fikri mülkiyet stratejisini sergilemeleri beklenmektedir.

Footnotes

1 MADDE 141-  (1) Aşağıdaki fiiller, patent veya faydalı model hakkına tecavüz sayılır:

a) Patent veya faydalı model sahibinin izni olmaksızın buluş konusu ürünü kısmen veya tamamen üretme sonucu taklit etmek.

b) Kısmen veya tamamen taklit suretiyle meydana getirildiğini bildiği ya da bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla üretilen buluş konusu ürünleri satmak, dağıtmak veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak ya da bu amaçlar için ithal etmek, ticari amaçla elde bulundurmak, uygulamaya koymak suretiyle kullanmak veya bu ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunmak.

c) Patent sahibinin izni olmaksızın buluş konusu usulü kullanmak veya bu usulün izinsiz olarak kullanıldığını bildiği ya da bilmesi gerektiği hâlde buluş konusu usulle doğrudan doğruya elde edilen ürünleri satmak, dağıtmak veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak ya da bu amaçlar için ithal etmek, ticari amaçla elde bulundurmak, uygulamaya koymak suretiyle kullanmak veya bu ürünlerle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunmak.

ç) Patent veya faydalı model hakkını gasp etmek.                 

d) Patent veya faydalı model sahibi tarafından sözleşmeye dayalı lisans veya zorunlu lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.

(2) Patent konusunun, bir ürün veya maddenin elde edilmesine ilişkin bir usul olması hâlinde mahkeme, aynı ürün veya maddeyi elde etme usulünün patent konusu usulden farklı olduğunu ispat etmesini davalıdan isteyebilir. Patent konusu usulle elde edilen ürün veya maddenin yeni olması hâlinde, patent sahibinin izni olmadan üretilen aynı her ürün veya maddenin, patent konusu usulle elde edilmiş olduğu kabul edilir. Aksini iddia eden kişi bunu ispat etmekle yükümlüdür. Bu durumda, davalının üretim ve işletme sırlarının korunmasındaki haklı menfaati göz önünde tutulur.

(3) Patent başvurusunun veya faydalı model başvurusunun 97nci  maddeye göre yayımlandığı tarihten itibaren, patent başvurusu veya faydalı model başvurusu sahibi, buluşa vaki tecavüzlerden dolayı dava açmaya yetkilidir. Tecavüz eden, başvurudan veya kapsamından haberdar edilmiş ise başvurunun yayımlanmış olmasına bakılmaz. Tecavüz edenin  kötü niyetli  olduğuna mahkeme tarafından hükmolunursa, yayımdan önce de tecavüzün varlığı kabul edilir.

(4) Mahkeme, 99 uncu maddenin üçüncü veya yedinci fıkrası ile 143ü ncü maddenin onuncu veya  on ikinci fıkrası uyarınca yapılan yayımdan önce, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak karar veremez.

2 "MADDE 54- (1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır."

(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.

MADDE 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:

  1. Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar...
  2. Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek...
  3. Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma...
  4. Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek...
  5. İş şartlarına uymamak...

Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak...

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.