4857 sayılı İş Kanunun "Fazla Çalışma Ücreti" başlığını taşıyan 41. Maddesine göre ülkenin genel yararları yahut işin niteliği veya üretimin artırılması gibi nedenlerle fazla çalışma yapılabilir. Yine aynı maddede fazla çalışmanın tanımı yapılarak haftalık 45 saati aşan çalışmaların fazla mesai olduğu belirtilmektedir.

Bilindiği gibi fazla mesai yapan işçilere bu çalışmalarının karşılığı normal ücretlerine oranla daha yüksek ücret ödenerek verilmelidir. 4857 sayılı İş Kanunun 41. Maddesindeki ifadesi ile "her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde elli yükseltilmesi suretiyle ödenir."

Fazla mesai ücretinin ödenmemesi veya yasada belirtilene göre daha düşük oranda ödenmesi başlı başına fazla mesai alacağı davasının konusu olabildiği gibi, personellerin bu sebebe dayanarak haklı nedenle iş akitlerini feshetme ve bu doğrultuda kıdem tazminatı talep etme haklarını doğurmaktadır.1

Yargılama esasları çerçevesinde; fazla mesai yaptığını iddia eden işçi iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Buna karşılık, işveren işçinin fazla mesai yapmadığını veya fazla mesai yaptı ise ücretlerinin ödendiğini ispat etmekle yükümlüdür. İşçinin çalışma saatleri, işveren tarafından puantaj vb. yazılı delil ile ispat edilemediği takdirde işçiler tarafından fazla mesai iddiası her türlü delil ile ispatlanabilmektedir ki bu delillerin başında tanık anlatımları gelmektedir.

Fazla mesai alacağının hesaplanmasındaki temel sorun ise fazla mesai tahakkuku bulunan bordrolar karşısında işçinin daha fazla sürelerle fazla mesai yaptığını iddia etmesi durumunda yaşanmaktadır. Örneğin; 15 saatlik fazla mesai tahakkuku içeren bordroya ve ilgili fazla mesai alacağının banka kanalı ile ödendiğine ilişkin kayıtlara karşın, işçi o ayda 30 saat fazla mesai yaptığını iddia edebilir ve dinlenen tanıklar 30 saatlik fazla çalışma olgusunu teyit eder şekilde beyanda bulunarak davacının iddiasını doğrulayabilir. Böyle bir durumda bordrolara ve banka kayıtlarına karşın tanık anlatımlarına itibar edilmesi mümkün müdür?

Yargıtay'ın geçmiş yıllardaki emsal kararlarında2; bordrolarda imza olup olmadığı ayırt edilmeksizin, bordrolarda görülen fazla mesai ücretinin ödendiğini gösterir banka kayıtları varsa ve işçinin bordrolara karşı herhangi bir ihtirazı kaydı söz konusu değilse; işçinin daha fazla mesai yaptığı iddiasının ancak ve ancak yazılı belge ile ispatlayabileceği, bu konuda tanık anlatımlarına itibar edilemeyeceği kabul edilmiştir. Bu doğrultuda bordrolar imzalı olsun olmasın, tahakkuk bulunan ve karşılığı banka kanalı ile ödenen aylar için fazla mesai alacağı hesaplanmayacağı, ilgili dönemlerin hesaplamada dışlanması esası benimsenerek karar verilmiştir. Diğer bir ifade ile bordrolar imzasız olsa da bordroyu destekler banka kayıtları karşısında tanık beyanlarının dikkate alınmayacağı görüşü benimsenmiştir.

Ne var ki, Yargıtay'ın güncel kararlarında ilave bir değerlendirme ile bordroların imzalı olup olmamasına göre ayrıma gidildiği görülmektedir. Buna göre son dönem Yargıtay kararları gereği; bordrolarda fazla mesai tahakkuku olsa ve ödemesinin yapıldığı banka kayıtları ile ispatlansa dahi şayet bordrolar imzasız ise tanık beyanları esas alınarak hesaplama yapılmalı, bordrolarda görülen ve banka kanalı ile ödenen fazla mesai ücretleri tanık beyanlarına göre yapılacak bu hesaplamadan mahsup edilmelidir. Bir örnek ile açıklamak gerekirse; işçinin herhangi bir ay bordrosunda 15 saatlik fazla mesai tahakkuku mevcut olup bu hak edişin ödendiği banka kayıtları ile ispatlansa dahi, bordro imzasız ise tanıklar tarafından davacı iddiası doğrulanarak 30 saatlik fazla mesai yapıldığı beyan edildiği takdirde 30 saat üzerinden fazla mesai ücreti alacağı hesaplanacak, ödenen 15 saatlik fazla mesai ücreti bu hesaptan mahsup edilecektir. Konuyla ilgili güncel kararlardan bazılarına aşağıda yer verilmektedir.

YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ, E. 2016/18064, K. 2020/6693, T. 30.6.2020

"İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.

İşçinin imzasını içermeyen bordrolarda fazla çalışma tahakkuku yer aldığında ve tahakkukta yer alan miktarların karşılığı banka hesabına ödendiğinde, tahakkuku aşan fazla çalışmalar her türlü delille ispatlanabilir. Tahakkuku aşan fazla çalışma hesaplandığında, bordrolarda yer alan fazla çalışma ödeme tutarları mahsup edilmelidir."

YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ, E. 2017/37115, K. 2020/8584,T. 2.7.2020

"Dosyaya sunulan imzalı ve imzasız ücret bordroları ve ücret hesap pusulalarının bir kısmında fazla mesai ücreti tahakkukları bulunmakta olup imzalı ücret bordroları ve hesap pusulalarında fazla mesai tahakkuku bulunan dönemler dışlanmalı, imzasız ücret bordroları ve ücret hesap pusulalarında fazla mesai tahakkuku olan dönemlerin ise banka kayıtları getirtilerek banka aracılığıyla ödenip ödenmediğinin tespitinden sonra banka kayıtlarıyla uyumlu olması halinde o dönemlere ilişkin mahsup yoluna gidilmesi gerekir."

Son olarak, bordrolar imzasız olduğu halde ilgili ayda görülen fazla mesai tahakkuku banka kanalı ile ödenmişse işçinin daha fazla mesai yaptığı iddiasına karşılık işverenin bordro tahakkukunu teyit eder şekilde imzalı puantaj sunması halinde tanık beyanları ile daha fazla mesai yapıldığının ispatlanamayacağı, birbirini teyit eden (imzalı) puantaj, bordro ve banka kayıtlarının esas alınması gerektiği düşünülmektedir. Buna karşılık imza içermeyen puantaj kayıtları yetersiz kalacağı gibi, imza içermeyen giriş-çıkış saatlerini gösterir kart okuma vb. kayıtlar bakımından da işçinin kayıtların gerçeği yansıtmadığı veya kayıtlarda oynama yapıldığı iddiasının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekecektir. 3

Günümüzde, mikro ölçekteki küçük işletmelerde bordroların düzenli olarak imzalatıldığı görülmekte ise de çalışan sayısının yüksek olduğu ve/veya farklı ilçelerde, illerde işyerleri ve çalışanları olan işverenler açısından bordroların düzenli imzalatılmasının çok mümkün ve kolay olmadığı bilinmektedir. Özellikle gelişen teknolojinin avantajlarından da yararlanmak isteyen işverenlerin bordroları e-mail vb. yollarla çalışanlarına ilettikleri bilinmektedir. Ne var ki, Yargıtay'ın bu yazımızda aktardığımız güncel kararlarında bordroların imzalı ve imzasız olması arasındaki fark açıkça ortaya konmuş olup buna göre; fazla mesai tahakkuku içeren bordro imzalıysa ve karşılığı banka kanalı ile işçiye ödendi ise işçi kayıtları aşan fazla mesai iddiasını tanıkla ispatlayamayacak, ancak ve ancak eşdeğer yazılı bir belge ile bu iddiasını ispatlayabilecektir. Buna karşılık bordrolarda işçinin imzası mevcut değilse, işçi daha uzun sürelerle fazla mesai yaptığını tanıkla ispatlayabilme imkanına sahip olacaktır. İçtihatlar bu açıdan dikkate alındığında, işverenler için bordroların çalışanlara düzenli olarak imzalatılması daha da önemli hale gelmiş görünmektedir.

Footnotes

1.  4857 Sayılı İş Kanunu 24/II-e maddesi uyarınca işveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse işçi iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir. 4857 Sayılı Kanun'un 24/II-e bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, primi, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların da ödenmemesi işçiye haklı fesih imkanı verir. (Yargıtay 22. HD. E.2018/796, K.2020/8269, T.01.07.2020

2. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Bu durumda bordro veya banka yolu ile ödenen ayların hesaplama dışında tutulması gerekir. (Yargıtay 9. HD. E. 2014/22643, K. 2015/36649, T. 23.12.2015)

3. Yargıtay Kararı - 9. HD., E. 2015/4899 K. 2016/20072 T. 15.11.2016

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.