Söz konusu Tasarı 5521 sayılı Kanunu yürürlükten kaldırmakta, İş Mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulü ile arabuluculuğu bir dava şartı olarak düzenlemekte, işe iade talepleri yönünden de arabulucuya başvurma zorunluluğu getirildiğinden 4857 sayılı İş Kanunu'nda gerekli değişiklikleri yapmakta, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamındaki feshe bağlı kıdem, ihbar, kötü niyet ve ayrımcılık tazminatları ile yıllık izin ücreti hususlarında dava zamanaşımı süresinin beş yıl olarak değiştirmekte, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nda düzenlenen bazı uyuşmazlıklara ilişkin davaların Yargıtay yerine bölge adliye mahkemesinde kesinleşmesini öngörmekte, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu yürürlüğe girdiği günden bugüne kadar uygulamada ortaya çıkan sorunların çözümüne yönelik bazı düzenlemeler yapılmasını amaçlamaktadır.

Tasarının en dikkat çekici yönü, 3. madde ile düzenlenen zorunlu arabuluculuğun bir dava şartı olarak öngörülmüş olmasıdır. Böylelikle "dava şartı olarak" arabuluculuk kurumu hukukumuzda ilk defa düzenlenmekte ve maddede yer alan uyuşmazlıklar açısından dava açmadan önce arabulucuya başvurulması bir zorunluluk olarak öngörülmektedir. Madde uyarınca kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması bir dava şartı olarak kabul edilmektedir. Düzenleme uyarınca, arabulucuya başvurulmuş olması şartı için alacak veya tazminat talebinin iş ilişkisinden kaynaklanmış olması gerekmektedir.

Madde arabulucuya başvurulmuş olması şartı kanun, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacakları bakımından öngörmüş. Madde lafzında "Kanun" ibaresi kanun koyucu tarafından kasıtlı olarak kullanılmış ve böylelikle arabulucuya başvurma şartının kapsamının geniş olması amaçlanmıştır. Buna göre sadece 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi olan iş ilişkilerinden değil aynı zamanda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'na ve diğer kanunlara tabi olan iş ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurmuş olmak bir dava şartı olarak düzenlenmiştir.

Arabulucuya başvurulmadan dava açılması halinde davanın herhangi bir işlem yapılmaksızın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi öngörülmektedir.

Maddenin 3. Fıkrasında İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunların rücu davaları hakkında arabuluculuğa başvurmuş olmanın dava şartı olarak uygulanmayacağı belirtilmektedir.

Madde, arabuluculuk sürecinin üç hafta içerisinde sonuçlandırılmasını, arabulucunun bu süreyi, sürecin gidişatını dikkate alarak en fazla 1 hafta uzatabileceğini belirtmektedir.

Maddenin 11. Fıkrasında arabulucunun, taraflara ulaşamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varması veya varılmaması hallerinde arabuluculuk faaliyetinin sona erdireceğini ve bunun hakkındaki son tutanağı düzenleyerek durumu derhal arabuluculuk bürosuna bildireceğini düzenlemektedir.

Maddenin 12. Fıkrası ile dava şartı olarak arabuluculuk kurumunun amaçlar doğrultusunda işlevliğe ulaşamasını sağlamak için önemli bir düzenleme getirilmektedir. Bu düzenleme ile işçi ve işveren tarafın bir masa etrafında bir araya gelmesi, aralarındaki uyuşmazlığı müzakere etmesi ve ortak bir sonuç ve karara varmaları için gerekli ortamın hazırlanması amaçlanmaktadır. Düzenleme ile davet edilen tarafın kendisini haklı görerek ve uyuşmazlık mahkemeye intikal ettiğinde haklı çıkacağını hesap ederek masaya ve görüşmelere gelmekten kaçınması, bu müessesenin iş birliğini azaltacağından ve umulan sosyal menfaatin elde edilmemesine sebep olacağından ötürü, müzakere masasına haklı bir neden olmaksızın gelmeyen tarafı cezalandıran hükümler öngörülmektedir. Buna göre fıkra ile geçerli bir mazeret göstermeksizin arabuluculuk görüşmelerine katılmayan tarafın son tutanakta belirtileceği ve bu tarafın, davada lehine karar verilmiş olsa bile, yargılama giderinin tamamını ödemeye mahkûm edileceği hükme bağlanmaktadır.

Arabuluculuk Ücretleri

Maddenin 13. Fıkrasında, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşmaları halinde ödenecek arabulucu ücreti düzenlenmektedir. Buna göre tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları halinde arabuluculuk ücreti, aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanması hükme bağlanmaktadır.

Maddenin 14. Fıkrasında ise arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılmaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hallerinde ödenecek arabulucu ücreti düzenlenmektedir. Fıkrada belirtilen durumların gerçekleşesi halinde iki saatlik ücret tutarı Hazine tarafından ödenmesi öngörülmektedir.

2017 yılı Arabuluculuk Ücret Tarifesi itibarıyla bir saatlik ücret miktarı 120 TL olduğundan, toplam rakam 240 TL'den az olamayacaktır. Şayet görüşmeler iki saatten fazla sürmüş ve sonuçta taraflar anlaşamamış ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret, aksi kararlaştırılmadıkça, taraflarca eşit şekilde karşılanması hükme bağlanmaktadır.

Maddenin 15. Fıkrasına göre, asıl işveren - alt işveren ilişkisinin varlığı halinde işe iade talebiyle arabuluculuğa başvurulması durumunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için asıl işveren ve alt işverenin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması şartları aranmaktadır.

Maddenin 17. Fıkrasında, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımının durması ve hak düşürücü sürenin işlememesi öngörülmektedir. Bu hükmün bir benzeri 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 16. Maddesinde de öngörülmektedir.

Maddede arabuluculuk görüşmelerine tarafların bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilecekleri, işverenin de yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı tarafından temsil edilebileceği hükme bağlanmaktadır.

Türkiye'de yargı sisteminin çok ağır bir şekilde çalışması ve mahkemelerin iş yoğunluğunun olağanüstü hale gelmesi insanların yargı sistemine ve adalete olan inançlarını zedelemektedir. Yargı organlarının üzerindeki yükü hafifletmek adına, tarafların alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine başvurmalarını teşvik eden düzenlemeler kanun koyucu tarafından planlı bir şekilde çıkarılmaktaydı. Ancak bu yasa tasarısı ile arabuluculuk, Türk yargı sisteminde ilk defa bir dava şartı olarak düzenlenmektedir. Böylelikle yargının üzerindeki yükü hafifletilmesi ve insanların adalete olan inançlarının artırılması amaçlanmaktadır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.