Kanun yolu, yanlış olduğu iddia edilen kararların yeniden incelenmesine ve yanlışlık iddiası doğru ise değiştirilmesine olanak sağlayan hukuki bir imkandır. Karar, bu kanun yollarına başvurma süresinin geçirilmesiyle veya bu kanun yollarının kullanılması neticesinde kesinleşmektedir. Hakem kararlarına karşı, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu veya 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca kanun yoluna gidilebilmektedir.
Ⅰ. Milletlerarası Tahkim Kanunu Uyarınca Hakem Kararlarına Karşı Kanun Yolu
4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15. maddesi, hakem kararlarına karşı başvurulabilecek tek yolun "İptal Davası" açmak olduğunu belirtmektedir.
İptal Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15. maddesi iptal
davasında yetkili mahkemeyi "iptal davası
yetkili asliye hukuk mahkemesinde
açılır" hükmüyle
düzenlemektedir.
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 3. maddesi ise
"Bu Kanunda mahkeme tarafından
yapılacağı belirtilen işlerde,
davalının yerleşim yeri veya olağan oturma yeri
ya da işyerinin bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesi;
davalının Türkiye'de yerleşim yeri,
olağan oturma yeri veya işyeri yoksa İstanbul Asliye
Hukuk Mahkemesi görevli ve yetkilidir."
hükmü ile görevli ve yetkili mahkemeyi
belirtmektedir.
Değinmek gerekir ki, ticari niteliği haiz iptal
davaları asliye ticaret mahkemelerinin
işbölümüne girmektedir. Bu nedenden
ötürü ilgili dava, asliye ticaret mahkemelerinde
açılmaktadır.
İptal Davası Açma Süresi
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15. maddesi hükmüne göre, hakem kararlarına karşı otuz gün içinde iptal davası açılabilmektedir. Bu süre hakem kararının, düzeltme, yorum veya tamamlama kararının karşı tarafa bildirilmesinden itibaren başlamaktadır.
İptal sebepleri
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15/A maddesinde sınırlayıcı olarak sayılmıştır.
1. Mahkeme Tarafından Re'sen Dikkate Alınacak İptal Sebepleri
a. Uyuşmazlığın Tahkime
Elverişli Olmaması
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15/A/2/a
"Hakem veya hakem kurulu kararına konu
uyuşmazlığın Türk hukukuna göre
tahkime elverişli olmadığı" tespit
edilmesi halinde hakem kararının iptal edilmesi
gerektiğini belirtmektedir.
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun amaç ve
kapsamını düzenleyen 1. maddesinde tahkime
elverişli olmayan uyuşmazlıklar belirtilmektedir. Bu
madde hükmüne göre, "Türkiye'de
bulunan taşınmaz mallar üzerindeki aynî
haklara ilişkin uyuşmazlıklar" ve
"iki tarafın iradelerine tâbi olmayan
uyuşmazlıklar" tahkime elverişli olmayan
uyuşmazlıklar olarak sayılmaktadır.
b. Kararın Kamu Düzenine Aykırı
Olması
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15/A/2/b maddesi
"Kararın kamu düzenine aykırı
olduğunun" tespiti halinde hakem kararının
iptal edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Burada önemi
haiz husus, kamu düzeni kavramından ne
anlaşılması gerektiğidir. Türk
Kanunları kamu düzeni kavramının
tanımını yapmamaktadır. Yargı
kararları ve doktrin tanımlarına göre kamu
düzeni, Türk toplumunun temel yapısı ve
çıkarlarını koruyan, Anayasa'da yer alan
temel hak ve özgürlükleri, Türk
kanunlarının esas prensiplerini, Türk adap ve ahlak
anlayışını, toplumun genel
çıkarlarını koruyan kuralların
bütünüdür. Hakem kararının kamu
düzenine aykırı olup olmadığının
denetlenmesi, hakemlerin doğru karar verip vermediğinin
denetlenmesi anlamına gelmemektedir. Zira, kamu düzenine
aykırılık kararın
yanlışlığı demek değildir. Ancak
hakem kararının ihtiva ettiği
yanlışlık unsuru kamu düzenine
aykırılık ihtiva edecek kadar ağır ise
kararın iptali gündeme gelmektedir.
2. İptal Davası Açan Tarafça Kanıtlanması Gereken İptal Sebepleri
a. Taraflardan Birinin Ehliyetsiz Olması veya
Tahkim Anlaşmasının Geçersiz
olması
Bir uyuşmazlığın tahkim yolu ile
çözülebilmesi için tarafların tahkim
anlaşması yapmış olmaları gerekmektedir.
Buna göre geçerli bir tahkim anlaşmasından
bahsedilmek için bu tahkim anlaşmasını
imzalayan tarafların gerekli ehliyeti haiz olmaları
gerekmektedir.
Tahkim yargılamasında Türk mahkemeleri ehliyet ile
ilgili bir hususu Türk hukuku uygulanarak
çözümlenmektedir. Tarafların ehliyetli olup
olmadıkları hususunda hangi hukukun
uygulanacağı meselesi 5718 sayılı
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında
Kanun tarafından belirlenmektedir. Bu kanuna göre hak ve
fiil ehliyeti kişinin milli hukukuna tabidir.
Tahkim anlaşmasının geçersizliği
şekil, irade bozuklukları veya anlaşmanın
yetkisiz bir kişi tarafından imzalanmasının
hallerinin varlığı halinde ileri
sürülebilmektedir.
Tahkim anlaşmasının geçersizliği
konusunda uygulanacak hukukta ise tarafların
seçmiş oldukları hukuka öncelik
tanınmakta, eğer taraflar hukuk seçimi
yapmamışlarsa Türk hukuku uygulanmaktadır.
Hukuk seçiminin yapılmaması durumunda Türk
hukuk kuralları uygulanırken, kanunlar ihtilafı
kuralları dikkate alınmamaktadır. Bu husus
"Tahkim anlaşması, ...hukuk
seçimi yoksa Türk hukukuna uygun olduğu
takdirde geçerlidir" hükmüyle kanunda
belirtilmektedir.
b. Hakem Seçiminin Usule Aykırı
Olması
Hakem seçimi yapılırken uygulanması gereken
usul, tahkim anlaşmasında belirlenmiş hakem
seçimi kurallarına, bu konuda tahkim
anlaşmasında belirleme yapılmamış ise
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nda
öngörülmüş olan kurallara uygun olarak
yapılmalıdır.
Milletlerarası Tahkim Kanunu UNCITRAL Model Kanunu'nda
olduğu gibi, taraflara hakem sayısını
seçme konusunda sebest bırakmıştır. MTA
bu konuda uyulması gereken tek kuralın, hakem
sayısının tek sayı olarak belirlenmesi
olduğunu belirtmiştir.
Milletlerarası Tahkim Kanunu uyarınca taraflarca aksi
kararlaştırılmamışsa izlenmesi gereken
usul uyarınca davacının kendi hakemini
seçtikten sonra davalıya bu konuda bildirimde
bulunması gerekmektedir. Davalı bu bildirimi izleyen 30
gün içinde kendi hakemini belirlemelidir.
Davalının hakem seçmemesi durumunda hakem, asliye
hukuk mahkemesi tarafından seçilmektedir.
Seçilen bu iki hakem daha sonra üçüncü
bir hakem seçmektedirler. Üçüncü
hakem, başkan olarak görev yapmaktadır.
Anlatılan bu usule aykırılık halinde iptal
davası açılabilmektedir.
c. Kararın Tahkim Süresi İçinde
Verilmemesi
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 10/B maddesi
"Taraflar aksini kararlaştırmadıkça,
tek hakemli davalarda hakemin seçildiği, birden
çok hakemli davalarda ise hakem kurulunun ilk toplantı
tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren
bir yıl içinde hakem veya hakem kurulunca esas
hakkında karar verilir" hükmü ile hem
tahkim yargılama süresi hem de bu sürenin
başlangıç anı belirtilmektedir.
d. Hakemlerin Kendi Yetkilerine İlişkin
Kararların Yanlış Olması
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 7/H maddesi
"Hakem veya hakem kurulu, tahkim
anlaşmasının mevcut veya geçerli olup
olmadığına ilişkin itirazlar da dahil olmak
üzere, kendi yetkisi hakkında karar verebilir. Bu karar
verilirken, bir sözleşmede yer alan tahkim
şartı, sözleşmenin diğer
hükümlerinden bağımsız olarak
değerlendirilir." hükmüyle hakemlerin
kendi yetkilerine ilişkin kararları verebileceği
belirtilmektedir.
Hakemlerin yetkisizliğine ilişkin itirazın, en
geç ilk cevap dilekçesinde yapılması
gerekmektedir.
Hakemlerin kendi yetkilerine dair vermiş oldukları
kararların hukuka aykırılık ihtiva ettiği
iddiası iptal davası ile ileri
sürülebilmektedir.
e. Hakemlerin Tahkim Anlaşması
Dışında Kalan Bir Konuda karar vermeleri veya
Yetkilerini Aşmaları ya da İstemin Tamamı
Hakkında Karar Vermemeleri
Hakemler ancak tahkim anlaşması ile
belirlenmiş olan konularda karar verebilmektedirler.
Hakemlerin yetkisiz olarak verdikleri karar, kendi yetkilerine
giren bölümden ayrılabildiği
ölçüde iptal davasına konu
olabilmektedir.
Hakemler iki tarafın talep ve iddialarından her birini
incelemek suretiyle hükme bağlamaktadırlar. Bir
tarafın talep etmiş olmasına rağmen, talep
edilen konunun hükme bağlanmamış olması
hakem kararının iptaline sebep olabilmektedir.
f. Tahkim Yargılamasının Usule
Aykırı Olması
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15/A/1/f maddesi
"Tahkim yargılamasının, usul
açısından tarafların anlaşmalarına
veya bu yönde bir anlaşma bulunmaması halinde, bu
Kanun hükümlerine uygun olarak
yürütülmediğini ve bu durumun kararın
esasına etkili olduğunun" ispat edilmesi
halinde hakem kararının iptal edilebileceğini
belirtmektedir.Buna göre hakem kararının
yargılama usulüne aykırılık sebebiyle
iptal edilebilmesi için iki şart gerekmektedir.
i. Tahkimin usule uygulanması gereken kurallara göre
yürütülmemesi
ii. Usule aykırılığın kararın
esasına etkili olması
g. Tarafların Eşitliği İlkesinin
Gözetilmemesi
Tarafların eşitliği, basitçe tarafların
yargılama sonunda verilen karara eşit şekilde etki
edebilme, bunun için eşit biçimde iddiada
bulunabilme ve karşı tarafın iddialarına
karşı savunma yapabilme olarak tanımlanabilmektedir.
Bu hususlara riayet edilmeden yapılmış olan tahkim
yargılaması iptal davasına konu olabilmektedir.
İptal Davasında Harç
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nda hakem kararlarına
karşı iptal davası açılması
durumunda ödenecek harçla ilgili herhangi bir
hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenden
ötürü, hakem kararının iptalinde
ödenmesi gereken harcın maktu şekilde mi yoksa nispi
şekilde mi hesaplanacağı sorunu ortaya
çıkmaktadır.
Harçlar Kanunu'nun 3. maddesinde hakem kararlarıyla
ilgili "hakem kararlarının infazı
lazım geldiğine dair mahkeme başkanı veya hakim
tarafından verilen şerhlerden, hakem
kararlarının mahiyetine göre, karar ve ilam
harcı alınır" hükmüne yer
verilmektedir.
Mezkur maddede yabancı hakem kararlarının tenfizi
ile ilgili "yabancı hakem kararları ile, kanun
gereğince tahkim yolu ile halli mecburi olan davalardan da
aynı suretle harç alınır"
hükmü yer almaktadır.
Harçlar Kanunu'na göre, konusu belli bir
değerle ilgili bulunan uyuşmazlıklarda
"esas hakkında karar verilmesi halinde, nispi
harç alınacağı" ifade edilmektedir.
Hakem kararlarının iptali yargılamasında
mahkeme işin esasına girmemekte, sadece iptal
sebeplerinin varlığını inceleyecek şekilde
yargılama tesis etmektedir.
Sonuç olarak, iptal davasına bakan mahkemede,
uyuşmazlığın esası hakkında bir karar
verilmesi söz konusu olmayacağı için, nispi
harç alınması gerekmektedir.
Buna rağmen uygulamada mahkemelerin, hakem
kararlarının iptali davalarında maktu harç
alınması yönünde karar vermektedirler.
İptal Davasının Hakem Kararının İcrasına Etkisi
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15/A maddesi
"İptal davasının açılması,
kendiliğinden hakem kararının icrasını
durdurur" hükmü ile bu hususu
düzenlemektedir.
Hakem kararına karşı süresi içerisinde
iptal davası açılmaması üzerine, hakem
kararının icra edilebilir olduğuna dair belge
istenebilmektedir.
Keza, Milletlerarası Tahkim Kanunu'nda tarafların
iptal davası açmaktan feragat edebileceklerine
hükmedilmektedir. Bu durumda iptal davası süresinin
geçmesi beklenmeden hakem kararının icra
edilebilir olduğuna ilişkin belge
istenebilmektedir.
Hakem kararının icra edilebilir olduğuna
ilişkin belge mahkemeden istenmektedir. Bu talep üzerine
mahkeme iptal davasının süresinin
geçtiği veya iptal davasından feragat
edildiği hususlarını incelemektedir. Ayrıca
mahkeme bu hususların yanında,
"uyuşmazlığın Türk hukukuna
göre tahkime elverişli olmaması" ve
"kararın kamu düzenine aykırı
olması" durumlarının söz konusu olup
olmadığını incelemektedir.
Hakem kararının icra edilebilir olduğuna
ilişkin belgenin istenmesi harca tabi değildir.
İptal Davası Açma Hakkından Feragat
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15. maddesi
"taraflar, iptal davası açma hakkından
kısmen veya tamamen feragat edebilirler"
hükmüne yer vererek iptal davası açma
hakkından feragat konusunu düzenlemektedir.
İptal davası açma hakkından feragat,
tarafların tahkim anlaşmasına koyacakları bir
hükümle kararlaştırılabileceği gibi,
daha sonraki bir aşamada da
gerçekleştirilebilir.
Kanun, feragatin geçerlilik koşullarını
açık bir şekilde ve yazılı olarak
yapılaması olarak belirlemiştir.
Sadece tek bir tarafın iptal davası açma
hakkından feragat edip edemeyeceği hususu kanun
tarafından net bir şekilde
açıklanmamaktadır. Ancak kanunun lafzı
dikkatle incelendiğinde kanun koyucunun, iptal davası
açma hakkından feragat edebilen
kişileri "taraflar" ifadesiyle
belirtmeyi tercih ettiği görülmektedir. Kanunun
sistematiği de dikkate alındığında, kanun
koyucunun iptal davasından vazgeçme hakkının
taraflar arasında eşitsizliğe yol açacak
şekilde kullanılmasını kabul ettiğini
söylemek mümkün görünmemektedir.
Sonuç olarak tek bir tarafın iptal davası
açma hakkından feragat etmesi geçerli bir irade
açıklaması olarak sayılmamaktadır.
Tüm bunlarla birlikte, Milletlerarası Tahkim
Kanunu'na göre feragat edilmesi mümkün olmayan
iptal sebepleri de bulunmaktadır. Milletlerarası Tahkim
Kanunu'nun 15/B maddesinde "İptal davası
için öngörülen sürenin
geçtiği veya tarafların iptal davası
açmaktan feragat ettiği hâllerde, hakem
kararının icra edilebilir olduğuna ilişkin
belgenin verilmesi sırasında (A)
fıkrasının 2 nci bendinin (a) ve (b) alt bent
hükümleri mahkemece re'sen dikkate
alınır." hükmüne yer verilmektedir.
Bu hüküm uyarınca iptal davasından feragat
edilmiş olsa bile, mahkemeden hakem kararının icra
edilebilir olduğuna dair belge talep edildiğinde,
mahkemenin "Hakem veya hakem kurulu kararına konu
uyuşmazlığın Türk hukukuna göre
tahkime elverişli olmadığı" ve
"Kararın kamu düzenine aykırı
olduğu" incelemesini resen yapmakta ve bunların
uygunluğunu tespit ettikten sonra ilgili belgeyi
vermektedir.
İptal hakkından feragat, kanun tarafından taraflar
açısından da
sınırlandırılmaktadır. Buna göre
sadece "yerleşim yerleri veya olağan oturma
yerleri Türkiye dışında bulunan
taraflar" iptal davası hakkından feragat
edebilmektedirler.
Bu madde uyarınca merkezi Türkiye'de bulunan bir
şirketin, iptal davasından feragat etmesi
mümkün gözükmemektedir. Yukarıda
açıklandığı üzere iptal
hakkından feragat tek taraflı yapılamamaktadır.
Bundan ötürü taraflardan birinin, merkezi
Türkiye'de bulunan bir şirket yahut mutad meskeni
Türkiye olan bir gerçek kişi olduğu
durumlarda iptal hakkından feragat sözleşmenin her
iki tarafı içinde mümkün
olmamaktadır.
Kanun, feragatin kısmen veya tamamen
yapılabileceğini belirmektedir.
Ⅱ. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Uyarınca Hakem Kararlarına Karşı Kanun Yolları
Milletlerarası Tahkim Kanunu kapsamına girmeyen hakem
kararlarına karşı iptal davası, eğer
diğer şartlarda uygunsa 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu'nun 439. maddesi hükmüne
göre açılabilmektedir. HMK'nın 439.
maddesinde sayılmış bulunan iptal sebepleri
Milletlerarası Tahkim Kanunu ile büyük benzerlikler
taşımaktadır. HMK'da da hakem kararlarına
karşı sadece iptal davası
açılabileceği hükmedilmekte ve iptal
sebepleri sınırlayıcı biçimde
sayılmaktadır.
HMK'nın 439. maddesi hükmüne göre hakem
kararlarının iptali davasında yetkili mahkemenin,
tahkim yerindeki mahkeme olduğu belirtilmektedir.
HMK'nın 439. maddesinde yer alan iptal sebepleri
şunlardır:
a) Tahkim sözleşmesinin taraflarından birinin
ehliyetsiz ya da tahkim sözleşmesinin geçersiz
olduğu,
b) Hakem veya hakem kurulunun seçiminde,
sözleşmede belirlenen veya bu Kısımda
öngörülen usule
uyulmadığı,
c) Kararın, tahkim süresi içinde
verilmediği,ç) Hakem veya hakem kurulunun, hukuka
aykırı olarak yetkili veya
yetkisiz olduğuna karar verdiği,
d) Hakem veya hakem kurulunun, tahkim sözleşmesi
dışında kalan bir konuda karar verdiği veya
talebin
tamamı hakkında karar vermediği ya da yetkisini
aştığı,
e) Tahkim yargılamasının, usul
açısından sözleşmede veya bu yönde
bir sözleşme bulunmaması hâlinde, bu
kısımda yer alan hükümlere uygun olarak
yürütülmediği ve bu durumun kararın
esasına etkili olduğu,
f) Tarafların eşitliği ilkesi ve hukuki dinlenilme
hakkına riayet edilmediği,
g) Hakem veya hakem kurulu kararına konu
uyuşmazlığın Türk hukukuna göre
tahkime elverişli olmadığı,
ğ) Kararın kamu düzenine aykırı
olduğudur.
Yukarıda sıralanan HMK uyarınca hakem
kararlarının iptali sebepleri, Milletlerarası Tahkim
Kanunu ile büyük oranda benzerlik
taşımaktadır. Bu hususta ikisi arasındaki en
büyük fark, HMK uyarınca mahkeme bu sebepleri
re'sen incelemekteyken, Milletlerarası Tahkim
Kanunu'na göre görülen davalarda mahkeme bu
sebepleri re'sen inceleyememekte, bu sebeplerin taraflar
tarafından ileri sürülmesi gerekmektedir.
HMK'da dava açma hakkı hakem kararının
karşı tarafa tebliği tarihinden itibaren 1
aylık hak düşürücü süre ile
sınırlandırılmaktadır. Milletlerarası
Tahkim Kanunu'nda da aynı hak
düşürücü süre
öngörülmektedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hakem kararlarına
karşı iptal davası açılması,
kararın icrasını kendiliğinden
durdurmamaktadır. Bunun için mahkemeye bu yönde
bir talep yöneltilmesi gerekmektedir. Ancak
Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15. maddesi
hükmüne göre iptal davası
açılması durumunda hakem kararının
icrası durmaktadır.
HMK uyarınca verilmiş olan iptal davalarına
karşı kanun yolu açıktır.
HMK'nın 439. maddesi uyarınca iptal kararları
temyiz kanun yoluna konu edilebilmektedir. Yargıtay, bu
yargılamayı kanunda sayılan sınırlı
sebepler doğrultusunda yapacaktır.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.