Değerli Fortune okuyucularım, bu ay internet üzerinden verilen reklamların vergisel değerlendirilmesi ile ilgili görüşlerimi paylaşacağım.

Bundan 20 yıl önce işletmeler tanıtımlarını gazete, televizyon ve reklam panoları üzerinden vermiş oldukları reklamlar ile sağlamaktaydı. Ancak günümüzde internet üzerinden yapılan reklamlar gittikçe artmakta, özellikle son beş yıllık süreçte internet reklamlarının parasal hacminin hızla büyüdüğü gözlemlenmektedir. İnternet üzerinden yapılan reklamların geleneksel mecralardan en önemli farkı, reklamın belli bir fiziki mekan dışına çıkarak tüm dünyayı kapsıyor olmasıdır.

Örneğin bir gazetede yayımlanan reklam sadece o gazeteyi fiziken satın almış okuyucuya ulaşmakta iken gazetenin internet sitesinde yayımlanan bir reklam tüm dünyadaki okuyuculara ulaşmaktadır. Bu tür reklamlar doğrudan ilgili mecranın web sitesinde, arama motorlarında, sosyal medya, bloglar, oyunlar gibi birçok farklı sitede banner veya adwords olarak yayımlanabilmektedir. Bannerları web sitelerinin içinde yer alan reklam panoları olarak tanımlayabiliriz. Söz konusu reklam panolarına tıklandığında reklamı yapan sitenin web sayfası açılmaktadır. Adwords ise arama motorunda herhangi bir kelime yazıldığında o kelime ile bağlantılı olarak tanımlanan sitenin ilgili sayfada yer almasıdır. Bunun yanı sıra yine sosyal medya olarak adlandırdığımız web siteleri de birer reklam mecrası olarak çok yoğun olarak kullanılmaktadır.

Banner veya adwords hizmetlerini veren arama motoru şirketleri ile sosyal medya şirketleri bazı vergi avantajlarından yararlanmak için Türkiye'de vergi mükellefi olmak yerine özellikle düşük vergi uygulayan veya vergi cenneti olarak tabir edilen ülkelerde kayıtlı olmayı seçebilmektedir. Bu durumda internet mecralarının elde ettikleri kazanç ve işlemlerin vergilendirilmesinde önemli sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu sıkıntı sadece ülkemize mahsus değildir ve giderilmesi yönünde OECD başta olmak üzere çözüm üretilmeye çalışılmaktadır.

Gelir idaresi söz konusu internet mecralarının Türkiye'de mükellef olmaması nedeniyle, bu şirketlerden sağlanan hizmetlerden Türkiye'de faydalanılması halinde, hizmetten faydalanan mükellefin sorumlu sıfatı ile katma değer vergisi hesaplayarak beyan etmesi gerektiği görüşündedir. Örneğin bir internet sitesine adwords olarak verilen reklam için yurt dışından fatura edilen bedelin KDV'ye tabi olup olmadığı konusunda tartışmalar ortaya çıkmaktadır.

Bilindiği üzere Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde Türkiye'de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesindeki teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu belirtilmektedir. Ancak hizmet ifalarının KDV'ye tabi olabilmesi için hizmetin Türkiye'de yapılması veya hizmetten Türkiye'de faydalanılması gerekmektedir. Bu çerçevede teknik olarak herhangi bir kısıtlama yapılmamış ise verilen reklamlar tüm dünyadaki internet kullanıcılarına ulaştığı için hizmetten Türkiye'de faydalanılıp faydalanılmadığı hususu tartışmalı hale gelmektedir. Örneğin Antalya'da otelleri bulunan bir şirket "Antalya" kelimesi ile bağlantılı bir adwords reklamı vermesi halinde bu hizmetten Türkiye'de faydalanılıp faydalanılmadığının tespiti mümkün bulunmamaktadır. Çünkü adwords olarak yayımlanan reklam yurt içi, yurt dışı tüm kullanıcılara açıktır. Bu çerçevede hizmetten Türkiye'de faydalanıldığından bahsetmek oldukça zor olacaktır. Bu konuda Gelir İdaresi Başkanlığı'nca tebliğ düzeyinde bir düzenleme henüz yapılmış değildir.

Biraz önce vermiş olduğum örnekte Antalya'daki otelin adwords reklamı sadece İngiltere için verilmiş olsa bile, hizmet bedeli üzerinden sorumlu sıfatı ile KDV hesaplanması gerektiği bazı vergi müfettişleri tarafından iddia edilebilmektedir. Vergi müfettişlerinin bu konudaki temel argümanları bu reklamı okuyan müşterilerin Antalya'daki otelde kalmış olabilecekleri, dolayısıyla hizmetten Türkiye'de faydalanıldığı iddiasıdır. Bu yorum ile Türkiye'de faydalanılmayan hizmet neredeyse hiç kalmayacağı için, tüm yurtdışı faturalarda KDV sorumluluğunun olduğu sonucuna gidilebilecektir. Ancak bu yorum KDV Kanunu'na bizce aykırıdır.

Ayrıca internet mecralarının Türkiye'de mükellefiyetlerinin olmaması ve bu şirketlerin Türkiye'de daimi temsilci veya işyerlerinin de bulunmaması durumunda dahi elde edilen kazançların Türkiye'den elde edildiği iddiası ile bu kazançların, kazancı sağlayan sıfatıyla reklam verenler tarafından beyan ve vergilendirilmesi gerektiği de iddia edilebilmektedir.

Tüm bu tartışma konularının Gelir İdaresi Başkanlığı'nca tebliğ düzeyinde açıklığa kavuşturulmasının gerekli ve zorunlu olduğu kanaatindeyim.

Originally published by Fortune Turkey.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.