“Ne bis in idem” ilkesi hukukun evrensel ilkelerinden birisidir. Anayasamızda bu ilkeye dair açık bir düzenleme bulunmasa da, Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu, diğer bazı mevzuatlarımız ile yargı kararlarında “ne bis in idem” ilkesinin etkisine rastlamak mümkündür.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (“AİHS”) 7. Nolu Protokolün 4. Maddesinde “ne bis in idem” ilkesine yer verilmiş ve hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkûm edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkûm edilemez” hükmü düzenlenmiştir. Anılan bu hüküm, bireyin sadece aynı suça ilişkin iki kez cezalandırılmama hakkıyla sınırlı olmayıp, beraat kararı olsa bile iki kez yargıla(n)mama veya yargılanmaya tabi olmama haklarını da kapsayacak şekilde üç farklı güvenceye sahiptir1.  

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin “ne bis in idem” ilkesine yönelik vermiş olduğu çok sayıda ve farklı kararları mevcuttur. Farklı kararların sebep olduğu hususlardan birisi, hiç şüphesiz aynı olaylardan kaynaklı fiillere ilişkin farklı ceza yargılama süreçlerinin paralel yürütülüp yürütülemeyeceği, söz konusu yargılama süreçlerinin herhangi birisinin diğerinden önce kesinleşmesi halinde devam eden dava yönünden mükerrerliğin söz konusu olup olmayacağı ile bu durumun “ne bis in idem” ilkesine aykırılık teşkil edip etmeyeceğidir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları çerçevesinde farklı ceza yargılama süreçlerinin paralel yürütülmesi kural olarak “ne bis in idem” ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır. Ancak, paralel yargılamalardan birinin kesin hükümle sonuçlanması halinde diğer yargılamaya devam edilmesi “ne bis in idem” ilkesine aykırılığı gündeme getirecek midir?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bazı kararlarında2; paralel şekilde devam eden yargılamalardan birinin kesinleşmesi halinde ikinci davanın mükerrer olacağı gerekçesi ile AİHS 7. Nolu Protokolün 4. Maddesinin ihlaline karar verilmişse de, bu yöndeki içtihattan dönülmüştür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin güncel içtihatları çerçevesinde, iki farklı yargılama arasında esas ve süre yönünden yeterince yakın bağlantı kurulması halinde mükerrerlikten bahsedilmeyecektir3. Ancak, bu yakın bağlantının tespiti için bir takım kriterlerin4 varlığı gereklidir. Buna göre;

(i)öncelikle, farklı yargılama süreçlerinin bütüncül amaçlara yönelik olması, (ii) Suça konu davranışlara ilişkin farklı yargılama süreçlerinin hukukta ve uygulamada öngörülebilir olması, (iii)(Mümkün olduğunca tekrara yer verilmeksizin) delillerin elde edilmesi ve değerlendirilmesi gibi yargılama süreçlerinin birbirleri ile etkileşim halinde olması, (iv) son olarak, bireyin orantısız bir ceza ile karşı karşıya kalmaması adına kesinleşen yargılama sürecinin diğer yargılama sürecinde dikkate alınması, gerekmektedir.

Yukarıda ifade edilen kriterlerin varlığı halinde, adli/idari ceza süreçlerinin birlikte yürütülmesi ve akabinde bir sürecinin kesinleşmesine rağmen diğer sürecin devam ettirilmesi ve karara bağlanması “ne bis in idem” ilkesine aykırılık oluşturmayacaktır.  Aksi halde ise, ihlal sonucu doğuracaktır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yeni tarihli Nodet/Fransa kararında, “yargılama süreçlerindeki delil toplama tekrarları ile yargılama süreçlerindeki zaman farklılıkları” gerekçe gösterilerek her iki sürecin yakın bağlantıya sahip olmadığı, bu nedenle AİHS 7. Nolu Protokolün 4. Maddesinin ihlaline karar verilmiştir.  

Anayasa Mahkemesi ise bu konuyu biraz daha farklı değerlendirmektedir. Anayasa Mahkemesinin bir kararında, “hukuk devleti ilkesi ve ceza hukukunun temel ilkeleri arasında yer alan 'aynı fiilden dolayı iki kez yargılama olmaz (ne bis in idem)' ilkesi gereğince, kişi aynı fiil nedeniyle birden fazla yargılanamayacağı ve cezalandırılamayacağı, ancak, bu ilke mutlak olmayıp, korunan hukuki yararı, unsurları, amacı ve neticesi farklı olması nedeniyle ayrı hukuk disiplinleri kapsamında aynı fiilin farklı şekillerde mütalaa edilmesi mümkün olacağı, bu ilke sadece ceza davalarına ilişkin olduğu için aynı fiilden dolayı ceza soruşturması yanında ayrıca hukuk davası veya disiplin soruşturması açılmasına engel teşkil etmeyeceği, dolayısıyla bir fiilin söz konusu hukuk disiplinlerinin öngördüğü farklı yaptırımlarla cezalandırılması hukuk devleti ve 'aynı fiilden dolayı iki kez yargılama olmaz' ilkesine aykırılık oluşturmayacağı” şeklinde hüküm tesis etmiştir5.  

Yine, Anayasa Mahkemesi, sahte fatura düzenleme fiiline bağlı olarak vergi zıyaı ve özel usulsüzlük cezası verilmesi ile aynı zamanda vergi kaçakçılığı suçundan cezalandırılmasına ilişkin olayda, “cezai süreçlerine neden olan hareketlerin, amaç, zaman ve mekân yönlerinden birbirine bağlı şekilde kendi içinde bir bütünlük oluşturduğu, bu sebeple hukuki anlamda aynı fiil olarak değerlendirildiği, ancak farklı amaç ve hukuki yararları gerçekleştirmeye yönelik olarak hem idari süreç sonunda vergi cezası hem de adli süreç sonunda mahkûmiyet verilebilmesinde aynı fiil nedeniyle yeniden yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesine aykırı bir yön bulunmadığına” karar vermiştir6.

Anayasa Mahkemesi de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarına uygun olarak olay temelli bir fiil değerlendirmesi yaptığı gözlemlemek mümkündür. Ancak, Anayasa Mahkemesi yukarıda ifade ettiğimiz gibi esas ve süre yönünden “yeterli yakın bağlantı” kriterlerince bir değerlendirme yapmaksızın doğrudan farklı amaç ve hukuki yararları gerçekleştirmeye yönelik olduğu gerekçesiyle “ne bis in idem” ilkesine aykırı olmadığı sonucuna ulaşmaktadır.

Son olarak, “ne bis in idem” ilkesi aynı kişiye ilişkin aynı suçtan cezalandırmama veya yargıla(n)mama hakkı vermektedir. Bu itibarla, örneğin; kişi hakkında adli süreç sonunda mahkumiyet kararı verilmesi, idari süreç sonunda kişinin sahibi veya yetkilisi olduğu tüzel kişi şirkete idari ceza verilmesi  “ne bis in idem” ilkesine aykırılık teşkil etmeyecektir7.  

Footnotes

1 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Zolotukhin/Rusya Büyük Daire Kararı , B. N: 14939/03, par. 110;       Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Nikitin/Rusya Kararı, B.N: 50178/99, par.37

2 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Glantz/Finlandiya Kararı, B.N: 37394/11, par.57-64

3 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin A ve B/ Norveç Büyük Daire Kararı, B.N: 24130/11 -29758/11, par. 130; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Österlund/Finlandiya Kararı, B.N: 53197/13, par. 48,

4 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin A ve B/Norveç Büyük Daire Kararı, B.N: 24130/11 -29758/11, par. 132; Bahçeci, Barış: “İham'ın Vergi Cezalarında Ne Bis İn İdem İçtihadı İle Türk Hukukunun Uyum Sorunu”, TBB Dergisi, 2018, syf. 159

5 Anayasa Mahkemesinin 31.05.2017 tarih ve  2017/28 E., 2017/107 K. Sayılı İlamı, par.15

6 Anayasa Mahkemesinin Ünal Gökpınar Genel Kurul Kararı, B.N: 2018/9115, par. 56-57

7 Anayasa Mahkemesinin Mehmet Turgay Özbekler Kararı, B.N: 2017/20779, par. 23

Originally published 08 July, 2020

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.